O ilk kişi var ya o ilk kişi...

Rezilliği ilk alkışlayan... Lider yaptı diye beş para etmez esprisine ilk gülen... Şef, reis, başkan her neyse iri lâf edince ilk ayağa kalkan... Huzurda ilk eğilen... Sloganı ilk patlatan... İşler ters gidince ve fırsatı yakalayınca taşı ilk fırlatacak olan...

Hep onlar dikkatimi çeker... Meselâ bir Devlet Başkanı karısını Başkan Yardımcısı olarak ilân ettiğinde, şaşkınlık geçiren o heyette ilk ayağa kalkıp alkışlayan ve diğerlerini de ayağa kalkmak ve alkışlamak zorunda bırakan var ya... İşte o...

Genel Başkan grup toplantısında hiç de değeri olmayan lâflar ederken, son hecede sesini yükseltince ayağa fırlayan ve elleri çatlayıncaya kadar alkışlayan ve grubu da 'sürü'ye dönüştüren var ya... İşte o...

Lidercikler bir şey açıklarken omuz başında toplanan kurmaycıklar vardır... 'Hayır' demeyi bilmeyen, liderciğin ağzından her çıkana 'hikmet' muamelesi yapan, varlıkları o liderciklerin eteklerine tutunma potansiyeline bağlı olan tipler... Başlarındaki, sinirli pozlara yatmışsa eğer, onların kameralara takılan yüzleri de asıktır... Baştaki gülümsüyorsa onların yüzlerinde de plastik sırıtışlar oluşur... Onlar var ya... İşte onlar, o ilkler...

Elinde para olan daha zekidir... Daha güçlüdür... Daha yakışıklıdır... Daha cesurdur... Eğer espriyi patron yapıyorsa mutlaka daha kalitelidir... O espriye ilk gülen var ya, ilk gülen... İşte o...

Komutan yanlış yönetimle orduyu ateşe atıyor veya 'kutsal' bir ricat söz konusu... İlk itaat eden var ya ilk itaat eden... Veya "Ne güzel buyurdunuz" diye ilk teslim olup, diğerlerinin de direnme duygusunu ilk kıran... İşte o...

Kimi cahil tarikat önderlerine 'kutup' muamelesi çeken, Allah'ın peygamberlere vermediği yetkileri veren, hatta onların çocuklarına, hatta torunlarına, hatta yeğenlerine 'doğuştan mübarek' ve 'tartışılmaz' sıfatını yapıştıran ilk var ya... İşte o...

Mühür kimdeyse, o mührü büyük bir şevkle ilk hohlayıp duran... Kendi aklını, vicdanını ve şahsiyetini 'yok' derecesine indirip, hepsini önderin, şefin, imamın, başkanın, diktatörün, reisin vs. arka cebine postalayan var ya... İşte o...

Beşerî cehennemin odun taşıyıcıları... İşte onlar... O ilkler...

***

Son nefeste "Bunu saymıyorum ve bir şans daha istiyorum" diyemeyeceğimiz topu topu bir tek hayatımız var... Neden 'o ilkler'den olarak bu tek hak izzetsizce heba edilir?

Oysa tarihi sadece tahtakurusu gibi hayat sürenler yazmıyor... Ya da tarih onları anarken diğer 'ilkler' gibi ayrıcalıklı yere koymuyor...

26 yaşındaki August Landmesser de o kalabalığın içinde bir ilkti, hatta tekti... Hitler faşizminin güç gösterisi yaptığı o gemi indirme töreninde Nazi selâmı vermeyen ilk ve tekti... Selâma durmuş diğer on binler yok oldu ama bugün Landmesser'i biliyoruz...

İşgalcilere sıkılmış 'ilk kurşun'un sahibi Hasan Tahsin'i biliyoruz... Hem de çok iyi biliyoruz... Türk'ün tutunmak kavgasındaki millî mücadelecileri hain gösteren, uçkura göre fetvacı ilkleri de...

Firavun'a rağmen bebek Musa'ya sahip çıkan Asiye'yi bildiğimiz gibi... Hz. Ömer'e kılıç göstereni ismen bilmesek de rûhen bildiğimiz gibi...

***

İlk alkışlayan olmak yerine ilk "Senden büyük Allah var" demek... İlk keramet atfeden olmak yerine ilk adaleti hatırlatan olmak...

"Ne güzel buyurdunuz" diyen ilk olmak yerine yanlışa ilk yanlış diyenler arasına katılmak... "Fikirde hür, emirde robot" safsatası yerine "Fikrim varsa ben varım, fikrim yoksa ben yokum" diyebilmek...

Haksızlık bizim mahalleden kaynaklandığında, tek başına kalmak pahasına da olsa, o mahallenin hüküm sahiplerine karşı çıkıp mazlumun yanında ilk yer alan olmak... Hakkı başkası temsil ediyorsa, mahalle baskısından, taassuptan ve cahiliyeden korkmadan, 'atalar dini'ne esir düşmeden o hakkı sahibine teslim etmek...

Ne mutlu diğer ilklerden olanlara... Ne mutlu diğer ilklerin yanında ve yolunda saf tutanlara...

Yazarın Diğer Yazıları