“Nuh’un gemisi yeniden yola çıkıyor!”
Bizim kuşak, çocukken dünyada neler olup bittiğini bilemese de hayatta başarılı olmanın dürüst çalışarak mümkün olduğuna inanırdı. Devlete, parlamentoya, orduya, yargıya, polise, eğitim camiasına, bürokrasiye güven vardı. Haksızlığa uğrayanlar da olurdu elbette ama mücadele sonunda hakkın teslim edileceği kabul edilirdi...
Üniversite sınavları, hak edenin kazandığı çok sıkı bir sisteme bağlıydı. Dershane sitemi yok gibiydi. Bir defasında üniversite sınavları iptal edilmiş, yeniden yapılmıştı. Devlet kadrolarında ilerlemek liyakate bağlıydı. Tabii o zamanlar da torpil ve rüşvet vardı ama ortaya çıkarsa, bunu yapanlar rezil olurdu. Üniversitelerdeki akademik kadrolaşmada ise Masonik örgütler o kadar gizli çalışırdı ki kimsenin ruhu bile duymazdı.
Kapitalizmin vahşeti, sosyal devlet uygulamalarıyla giderilmeye çalışılırdı. Yabancılardan destek alarak iktidarı hatta devleti ele geçirmek gibi projeler o zamanlar başlamıştı ama henüz emekleme dönemindeydiler.
***
Önce İnönü, daha sonraki adıyla Mithat Paşa Stadyumu’nda, (Şimdi ise Beşiktaş’ın Tüpraş Stadyumu) her 19 Mayıs’ta Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri, çok anlamlı bir gösteri yapardı. Zeytinburnu Yeşiltepe İlkokulu öğrencisiyken, öğretmenimiz Şakir Şakar, Mithat Paşa Stadyumu’ndaki bir 19 Mayıs gösterisine beni ve sıra arkadaşım Muzaffer Tuncer’i de götürmüştü...
Kuleli öğrencileri, Türkiye sınırlarını çizerek, futbol sahasının etrafına birer metre arayla dizilir ve elde tüfek nöbet tutardı. Düşman askerlerini temsil edenler ise yerde sürünerek ilerler ve nöbet tutan askerlerin arasından geçerek, Türk vatanına sızar ve içerde sabotajlara, katliamlara girişirdi. Sınırların içinde işiyle gücüyle meşgul olan halk, tehdidi fark ederek, düşmanla mücadeleye girişir, sınırları bekleyen askerle birleşerek, içeri sızmış düşmanı alt ederdi...
***
Türkiye’ye çok ciddi sızma girişimleri olacağı biliniyordu ki böyle bir gösteri hazırlanmıştı...
Sızma girişimi Diyanet İşleri’nden başlatıldı. Önce Diyanet İşleri İkinci Başkanlığını ele geçirdiler, sonra komünizmle mücadele gibi bir gerekçeyle devlet içinde örgütlenmeye başladılar. Derken polis okullarına, askerî okullara ve yargıya sızdılar. 10 yıldan daha fazla süreyle üniversite sınavları dâhil bütün sınav sorularını çalarak, dershane sistemiyle yetiştirdikleri kadrolarla devletin kilit noktalarını ele geçirdiler. Aynı menzile farklı yollardan yürüyen iktidar kadrolarıyla iş birliği içinde devlete hâkim oldular. Artık devlette veya özel sektörde varlık göstermek için cemaatin oluru gerekiyordu.
Siyasi iktidarla, kaynakların paylaşımı yüzünden sorun çıkmasa bu sistem devam edecek ve devlet tamamen ele geçirilecekti. Siyasi iktidar, görünürde onları tasfiye ederken yerlerine başka cemaatleri koydu. Siyasi iktidar, küresel proje sahipleri ile iş birliği içinde, Türkiye’ye milyonlarca yabancının sızmasını da sağladı. Afganistan’da Taliban öncesi orduda görev yapan bütün askerler, çocukluğumuzdaki 19 Mayıs gösterisinde olduğu gibi sınırlardan yürüyerek içeri sızdırıldı. Suriye’ye dünyanın dört bir tarafından gönderilen teröristlerin bir kısmı Afganistan’a gönderildi, bir kısmı da sığınmacı diye gönderilen milyonlarca insan arasına karışarak, Türkiye’ye sızdırıldı.
Bu arada küresel kapitalizm de yol aldı, Türkiye ekonomisini özelleştirme programıyla ele geçirdiler, iş birlikçilerle birlikte toprağa ve suya bile el koymaya başladılar. Gençler, ülkede bir gelecek umudu göremediğinden yurt dışına gitmeye başladı. Doktorları bile kaçırdılar.
***
Peki bu düzen hep böyle mi devam edecek?
Konuşurken de yazarken de Maçka dereleri gibi gürül akan dostum Nihat Genç, “Yeni bir dünya kurulurken” başlıklı yazısının bir bölümünde “Nuh’un gemisi yeniden yola çıkıyor, kendini gemiye atan insan türü ayakta kalacak, vicdan ve Allah korkusu ve kamu yararı ayakta kalacak ve sıcak paraya, finans kurumlarına bağımlı yaşayanlar büyük felaketin altında helak olacak!
Erdem, onur, kişilik, gurur, millî kimlik gibi insani değerlere sahip çıkanlar öne çıkacak ayakta kalacak!
İki yüzyıldır aşağılık satılmış iş birlikçi türler, liyakati, bilimi, sanatı ve erdemli insanları eliyor ve yok ediyordu, şimdi, ülkesine ve insanlık değerlerine sahip çıkan insan türü, aşağılık iş birlikçileri toprağına, hukukuna sahip çıkarak elemeye, dışlamaya başlayacak!” diye yazdı...
***
Şu bir gerçek ki insanlık, kötülükte ittifak etmez. Tarihte kötülükte ittifak eden “kavimler” olmuştur ama hep “helak” olmuşlardır. İnsanlık, kötülükler ittifakı kuranları yenecek ve Türk Milleti bunda büyük rol oynayacaktır. Tarihte Nuh’un gemisi, Cudi Dağı’nın eteğine oturmuştur; şimdiki gemi ise Atatürk’ün inşa ettiği Türkiye Cumhuriyeti gemisidir; Ankara yaylasına oturacaktır...