Nüfusunu kaybetmiş şehri yeniden kurmak!

Cumhurbaşkanlığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından 27 Şubat''ta yayınlanan duyuruda "Olağanüstü hal ilan edilen illerdeki kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanların idari izinli sayılacağı veya uzaktan çalışma, dönüşümlü çalışma gibi esnek çalışma usullerine tabi tutulacağı, bu çalışmaların kamu kurum ve kuruluşlarının fiziksel iyileştirilmeleri sağlanana kadar yeteri kadar personelle hizmet aksamayacak şekilde, ilçelerde kaymakamlarca, İl merkezinde kurum amirlerince belirlenen usullere göre yürütüleceği" bildirilmişti..

Uygulamada durum şöyle gelişiyor:

Antakya Millî Eğitim Müdürü, okul müdürlerine WhatsApp üzerinden bir mesaj geçti:

"Sayın müdürlerim, idari izinli olan arkadaşlarımızı tespit ediyorum. Bu tespitten sonra idari izinli olmayan (sizler zaten çalışma arkadaşlarınızın durumunu biliyorsunuzdur) müdür / müdür yardımcısı ve personelin okullar sahipsiz kalmayacak ve işler aksamayacak şekilde dönüşümlü çalışmalarının planlamasını sizlerden isteyeceğim. Lütfen hiçbir okulumuz boş kalmayacak şekilde dönüşümlü çalışma planlamanızı hazırlayınız. Sizden istediğimde bana gönderirsiniz. (Muhtemelen yarın sabah isteyeceğim.)"

***

Okullar, ya yıkılmış ya orta hasarlı ya da ağır hasarlı durumda... Deprem fırtınası devam ediyor ve binalara girmek söz konusu bile değil. Sağ kalan öğretmenler ve öğrenciler de aileleri veya yakınları ile birlikte yurdun çeşitli bölgelerine dağıldı. Okul yöneticileri ve personeli, bina enkazlarında dönüşümlü olarak nöbet mi tutacak? Dönüşümlü olarak şehre geri döndüklerini varsayalım. Nerede kalacaklar? Yeterli çadır var mı? Ne yiyecekler, ne içecekler?

Tabii Millî Eğitim Müdürleri de bir durum tespiti yapmak istiyor. Ne kadar öğrenci ve öğretmen sağ kaldı? Okul binaları ne durumda? Öğrenci ve öğretmenlere ait dosyalar ve dijital kayıtların bulunduğu bilgisayarlar veya onların hard diskleri 25 gün sonra kurtarılabilir mi? Kurtarılabilirse bunlar nerede saklanacak? Çadırlarda mı? Bütün bunları düşünmek veya planlamak durumundalar...

Görüldüğü gibi bir şehir yerle bir olduğu zaman onu bütün kurum ve kuruluşlarıyla toparlamak; darmadağın olmuş, nüfusunu kaybetmiş bir şehri yeniden kurmak, çok zorlu bir uğraş...

Yapı Denetim binası için neden yıkım emri verildi?

Deprem sonrasında Antakya''da yaşanan bir yıkım kararı ise mide bulandırıcı... İstanbul milletvekili Zeynel Emre, konu üzerinde çalışarak Adalet Bakanı Bekir Bozdağ''ın cevaplandırması istemiyle TBMM Başkanlığı''na bir soru önergesi verdi... Emre, "İnsanlar can derdindeyken Antakya''da yapı belgelerinin olduğu bina, niye yıkılmak istendi; yıkım girişimi soruşturma konusu yapıldı mı?" diye sordu.

Bakanlık, binadaki evrakların dijital ortamda da bulunduğunu açıkladı ama şehirde yüz binden fazla bina, yıkılmış veya ağır hasarlı iken neden ilk olarak hasarlı Yapı Denetim binasına, "çökme riski" gerekçesiyle yıkım için kepçe gönderildi?

***

Antakya''daki yakın arkadaşlarımın bir kısmına sonraki günlerde ulaştım. Evleri yıkıldığı için yurdun dört bir tarafına dağılmış durumdalar. Liseden sınıf arkadaşım Halit Dalar, depremden hemen önce ağabeyi Abdullah Dalar''ın cenazesi için Mersin''den gelmiş, "bir iki gün daha kalayım" demiş. Depremde onu da kaybettik. Sedat Akgöl, 20''den fazla yakın akrabasını kaybetti... Birçok arkadaşım aynı durumda... Hayrettin Neşeli büyüğümüz ve eşini de kaybettik... Bizim 4. Bahçeli Sokak, Cumhuriyet Caddesi ve Fatih Caddesi ile birlikte yerle bir oldu. Komşularımızın çoğunu kaybettik... Çocuklarını, eşini kaybedenler...

***

Dilimde değil ama zihnimde her an Muhlis Akarsu''nun türküsü var:

"Eşinden ayrılan yaralı ördek,

Öter dertli dertli göle çevrilir,

Yaralı gönlüme olmadı ortak,

Gözlerimin yaşı sele çevrilir.

...

Yaralı bir ceylan dağlar başında,

Uyur, yavrusunu görür düşünde,

Pervaneler gibi aşk ateşinde,

Kerem yanar, Aslı küle çevrilir..."

Yazarın Diğer Yazıları