Nüfus aşısı ve kimyasal tepkime!

Güney Afrikalı jeolog Dr. Gideon Groenewald, Johannesburg şehrinde meydana gelen 5,0 büyüklüğündeki depremin, Türkiye'de 6 Şubat'taki Kahramanmaraş merkezli depremlerle bağlantılı olabileceğini söyledi.

Groenewald, "Yer kabuğundaki plakaların hareket ettiğini hatırlamak zorundayız. Bence bu deprem büyük olasılıkla Türkiye'deki çok ciddi depremlerle ilgili. Afrika plakası, o plakayla ilişkili ve de muhtemelen o plaka yüzünden şimdi bir parça tepki verdi" ifadelerini kullandı.

***

Nasıl yer kabuğu bir bütünse, üzerinde yaşayan canlılar da o bütünün parçasıdır, ondan bağımsız değildir... Bitkiler zaten yer kabuğuna sabittir. Hayvanlar ve insanlar da doğayla uyumlu olmak zorundadır...

İnsanlar, tarih boyunca milletler halinde yaşadı. Kavim de denilse, budun da denilse, ulus da denilse fark etmiyor...

Yalnız bugün Türk Milleti, her zamankinden daha tehlikeli ve daha sinsi bir tehdit altındadır ve çoğunluk bu durumun farkında bile değildir...

Tehdit şu ki, Türklerin kurduğu devlet, “Yeni Osmanlı’yı kuruyoruz” diye aldatılan Türklerin de rızasıyla yıkılmak isteniyor. Bunu sağlamak için de ülkenin nüfus yapısı hızla değiştiriliyor. Yani millî devleti yıkmak için yabancı nüfus akını işle birlikte milliyetçi duygular kullanılıyor! Oysa kurulmak istenen devlet Orta Doğu Birleşik Devletleri’dir!

Bu durum, tıpkı kimyasal bir karışımda olduğu gibi “tepkime”lere sebep olacaktır. Patlama olmaması için katalizör olarak kullanılan Osmanlıcılık, halkı devamlı kandırmaya yetmeyecektir...

***

Yıllar önce bir arkadaşım anlatmıştı. Florida'nın Boca Raton şehrinde iki Türk olarak, İngilizce öğrenmek için bir kilisenin açtığı dil kursuna gitmişler. Bir gün kursta bir film gösterilmiş. Filmde hilkat garibesi veya zebani gibi korkunç bir yaratık insanlara devamlı kötülük yapıyormuş. Film, "Türk" adlı bu yaratık ile iyi insanların mücadelesi şeklinde sürüyormuş. Filmin sonuna doğru, seyirci olan kursiyerler, Türk'ün mağdur ettiği insanlarla adeta bütünleşmişler! Filmde bu insanlar birlik olup Türk'ü hırpalayınca kursiyerler de kendilerini tutamayıp, "Türk'ü öldür" diye bağırmaya başlamış. Bunun üzerine bizim iki Türk, o korkunç yaratığın tarafını tutarak olanca sesleriyle "Türk, Türk" diye tempo tutmuşlar. Birden gösterim durdurulmuş ve herkes dehşet içinde bizimkilere bakmaya başlamış. Kursu veren öğretmenler, güçbelâ duruma hâkim olmuş! Bizim iki Türk o kursa bir daha gitmemiş!

Arkadaşım, "O yaratıkla kendimizi nasıl özdeşleştirdik, biz de anlamadık. Fakat biz de Türk'tük ve hep birlikte Türk'e saldırıyorlardı. Üstelik sadece filmde değil, filmi seyredenler de buna katılıyordu? İnanılmaz bir psikoloji idi..." demişti. İkisi de üniversite mezunuydu.

***

Bugün ne oluyor peki? Aynı o filmde olduğu gibi Türklük kavramı, kötülüklerle eş anlamlı tutuluyor...

Bugün yerli ve yabancı medyadan ve siyasetten Türklere ve Türklüğe yönelik o kadar iğrenç saldırılar yöneltiliyor ki zaten kişisel sorunlarla boğuşan genç Türkler, bu şeytanca saldırılara karşı rahatlıkla çeşitli iç veya dış örgütlerin elemanları ile kendilerini özdeşleştirebilir! Bu gençlerin beyinleri, milliyetçi bir ideoloji ile değil, kulaktan dolma bilgilerle yükleniyor! Oysa milliyetçilik, bütün dünyada öncelikle bir aydın hareketidir. Bilgi birikimi olmadan duygulara dayalı yapılan milliyetçilik, tuzağa düşmeye her zaman hazırdır.

***

Bugünkü devlet yapısı, gençlerimizi doğru yöne yöneltebilecek bir organizasyon olma yeteneğini kaybetmiştir. Öyle ki okullara imamlar gönderiliyor! Yani okullar, medreseleşmeye doğru götürülüyor. Oysa okulun yeri ayrı, ibadethanenin yeri ayrıdır. Bu ikisi birleştirildiğinde, ülke cehenneme döner. Çünkü kendilerini Allah’ın temsilcisi yerine koyan insanlar, halk üzerinde baskı kurar. Yani bugün sadece millî kimlik değil; dini kimlik de değiştiriliyor. Bir ara, gençlik, dinlerarası diyalog programları ile Hristiyanlaşmaya doğru sürükleniyordu. Şimdi ise din, dinle ilgisi olmayan bazı tarikat veya cemaatlere bırakılmış durumdadır.

Türk gençliği işte bu durum ve şartlarda bile kendi kimliğine sahip çıkarak, Türk İstiklâl ve Cumhuriyeti’ni korumakla görevlidir. Ayrıca kıtalararası güç mücadelelerini, Türklerin lehine çevirmek de her zaman mümkündür.

Yazarın Diğer Yazıları