Niye sondaj yapmıyorsunuz?

“Kanal İstanbul” projesi ile, Trakya’da mevcut 9 katrilyon dolarlık petrolü, kaynak bulma karşılığı projeyi hayata geçirecek olan firma eliyle al takke ver külâh yabancılara peşkeş çekeceğinize, niye Trakya’da petrol aramıyorsunuz?

Sayın Muharrem Bayraktar 11 yıl önce kaleme aldığı bir yazısı ile hatırlattı, bunu Türk milleti ile paylaşmakta fayda var. Sayın Bardakçı’nın Lozan ve Lozan düşmanları ile ilgili yazısı ile de alakası var:

“... İngiltere’nin Yunan ordusunu tahrik ederek Trakya’ya saldırmasının arka planında hiç kuşkusuz paylaşılan Osmanlı coğrafyasında petrol, gaz, bakır, çinko, molibden, altın açısından zengin olan bu bölgeye bir an önce el koymak yatıyordu.

Nitekim Trakya Ganos civarı Osmanlı zamanında, 1898 yılında ilk petrol aramacılığı yapılan bölgelerden birisiydi ve o yıllarda açılan sığ kuyularda petrol ve gaza rastlanılmış, Horasan Deresi bölgesinde, EuropeanPetroleumCompany tarafından ilk üretim kuyusu açılarak bölgede petrol üretimi yapılmıştı.”

Rumlar İsrail ile birlikte Akdeniz’de petrol ararken “Piri Reis”i gönderdiniz, gerçi o da yolda bozuldu, geri geldi. Karadeniz’de petrol arama hikâyeleri anlattınız. Ve bütün bunlar yetmedi, altın ve petrol yataklarının ruhsatlarını yabancılara peşkeş çektiniz? “Niye böyle yapıyorsunuz” diye sorulduğunda, “Biz nerede petrol olduğunu bilmiyoruz, onların parası ve teknolojisi var, kuyu açıp petrol bulacak bize de pay verecekler” bahanesine sağındınız.

Oysa...

Trakya’da petrolün var olduğu, hem de birkaç metre aşağıda bulunduğu tarihî bir gerçek olarak karşınızda duruyor. “Rant Lordları” isimli eserden naklederek bize aktaran Bayraktar’ın yazısını belki görmediniz, belki okumadınız diye, bir de biz köşemize aldık.

Giderayak olsun millet yararına bir şey yapın.

Dün, kötü günümde imişim!

Dün sağlık bakımından biraz daha zor bir günümüzde idik. Bu halimiz yazımıza da yansıdı. Önce, bir okurumuzun bize gönderdiği metni esas alarak Murat Bardakçı’nın yazısını eleştirdik. Hatta yazarın soyadını bile Bardakçıoğlu demişiz.

Yazının bize gönderilen bölümünde yazar, Sayın Bardakçı, Lozan’daki gizli kasalarda saklanan belgelere bir dostu vasıtasıyla ulaştığını ve bu belgelerde Türkiye’nin madenlerinin yabancılara devredildiğinden bahsetmekte idi.

Gece, “Hele şu yazıyı bir de biz okuyalım” dedik; çok mahcup olduk. Dün de bazı okurlarımız bu hatamızı hatırlattılar. Cümlesine teşekkür ederiz. Evet, Bardakçı böyle söylüyordu amma, ardından da, “İnandınız mı yoksa” diyerek, gerçekte asla böyle maddelerin olmadığını, bu yalanların “Lozan zafer değil, hezimettir” diyen palavracıların uydurmaları olduğunun altını çiziyordu.

Sayın Bardakçı ve okurlarımızdan özür dileriz.

Yazarın Diğer Yazıları