Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Nihayet Suriye'de gerçeği gördüler

Suriye krizinin başından beri üzerinde durduğum, Rusya, İran ve Suriye yönetimiyle iş birliği yapılması, hatta bölge istikrarı için buna Irak merkezi yönetiminin de dahil edilmesi hususunda, çok geç de kalınsa, büyük bir adım atılarak hayalden gerçeğe dönülmüştür. Moskova'da açıklanan "ortak bildiri", Ankara'nın Suriye siyasetinde keskin bir değişimini yansıtmıştır.

Türkiye, Rusya ve İran ortak toplantısı

Türkiye, geçmişte ideolojik ve hamasi duygularla "Esad gitsin" politikasına kilitlenmiş olmaktan geç de olsa kurtulmuş, Rusya ve İran'la birlikte, Suriye'de ateşkesin genişletilmesi, Şam yönetimiyle muhalifler arasında barış görüşmelerinin başlaması ve bu konuda garantör olunması hususlarında Moskova'da yapılan toplantıda anlaşmışlardır.

Türkiye ayrıca, IŞİD'le birlikte, yakın bir zamana kadar toz kondurmadığı, sonradan terör örgütü olarak gördüğü El-Nusra'yla da mücadele edeceği konusunda, diğer katılımcı ülkelerle birlikte mutabık kalmıştır.

Toplantıda, çok mezhepli, demokratik ve seküler Suriye'nin desteklenmesi, siyasi çözümün esas ve BM'nin rolünün önemli olduğu, sivillerin tahliyesinin güvenli bir şekilde yapılması konularında fikir birliğine varılarak çok önemli bir deklarasyon yayınlanmıştır. Müteakip toplantının Astana'da yapılması teklifinin not edildiği de açıklanmıştır.

Rusya Dışişleri Bakanı tarafından, Suriye'de önceliğin rejim değişikliği olmadığı, hedeflerinin Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve bağımsızlığının korunması ve terörle mücadele etmek olduğu konularında da mutabık kalındığı belirtilmiştir.

İran Dışişleri Bakanı'nın, terörle mücadelede Hizbullah'ı zikretmemesine, Türkiye Dışişleri Bakanı'nın, böyle bir yaklaşımın doğru olmayacağını belirtmesi, yerinde bir ifade olarak görülmüştür.

Diğer taraftan Çavuşoğlu, Fırat Kalkanı Operasyonu ile ilgili sorulan sorulara verdiği cevapta, bunun amacının bölgeden DEAŞ'ın temizlenmek, burayı mülteciler ve yerinden edilmiş insanlar için güvenli bir bölge haline getirmek, sonra burada yaşayan insanlara bırakılmak olduğunu söylemiş, El-Bab'da da aynı hususun söz konusu olduğunu belirtmiştir. Menbiç'den yabancı grupların gitmesi gerektiğini de ifade etmiştir. Tüm komşuların ulusal birliği ve sınır bütünlüğünün desteklendiğini de vurgulamıştır.

Gelinen aşamayı yönetmek kolay değil

NATO üyesi ve Batı blokuna mensup Türkiye'nin, Rusya ve İran'la "ortak bildiri" yayınlaması son derece önemlidir. Ancak Türkiye'nin, Suriye politikasında Rusya ve İran'la güçlü pazarlık yaparak kendi lehine denge kurması da kolay değildir. Batı, özellikle ABD ve NATO'yla ilişkilerde de bir denge kurması gerekmektedir.

Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Kerry'nin, Moskova'da yapılan toplantı ve yayımlanan ortak deklarasyonu, "ABD'nin hiçe sayılması" olarak görmediğini belirtmesi, "insanın fikri neyse zikri de odur" söylemini hatırlatmıştır.

Toplantıda PYD/PKK'dan tek bir söz yok

Toplantıda PKK/PYD söz konusu olmamıştır. Bunun bir terör örgütü olduğu gerçeği hassasiyetini korumaktadır. ABD, PYD'ye silah vermektedir. Rusya PKK'yı terör örgütleri listesine almamıştır. Moskova'da PKK ve PYD'nin büroları vardır. İran PKK'yla yoğun temas halindedir.

Bu durum, PYD'nin bulunduğu alanı ve statüyü muhafaza edeceğini göstermektedir. ABD, Rusya ve İran'ın PKK/PYD konusundaki farklı tutumu, Türkiye'yi Suriye'de, şimdilik Menbiç hariç, aceleci ve karşı bir davranış içine sokmamalıdır. Türkiye, sağlanan mutabakatın getirilerinden azami istifade etmeye bakmalıdır.

Ancak zaman içinde bunun Türkiye'ye tehdit olduğu sürekli gündemde tutularak, önce Afrin'in PYD'den arındırılması, daha sonra da toprak ve sınır bütünlüğü kapsamında, Fırat'ın doğusundaki PYD'nin etkinliğinin kırılması ve bütüne entegre edilmesi yönünde hareket edilmesi planlanmalı, uygulanması için de zaman ve zemin sürekli kollanmalıdır. Bu konuda İran'ın hassasiyeti de kullanılmalıdır.

Fırat Kalkanı operasyonu şehitlerine rahmet, yaralılara şifa diliyorum. Bütün şehitlerimizi de saygı ve minnetle anıyorum.

Yazarın Diğer Yazıları