Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Nezarethane...

Gece yarısı gözaltına alındığınızda siz siz olun sakın feveran etmeyin. İtirazın sonu yok... Filmlerdeki gibi "avukatımı istiyorum" demeniz fayda etmez. Telefona sarılıp milletvekili, yüksek bürokrat arayışınızda nafiledir. O saatte cevap veren olmaz. Sinirlenip, bağırıp-çağırmak polis ve jandarmanın hoş görü sınırını zorlar. Gecenin o saatinde avukatınızın da yapacağı bir şey yoktur. Çok yakınınız değilse fazladan ücret ödemek zorunda kalırsınız. Önce sakin olun. Kronik hastalığınıza bağlı ilaçlarınız var ise yanınıza alın. Gözaltına alındığınız gece hafta sonuna geldiyse ilaca ihtiyacınız olacaktır. Bir ya da iki geceyi göze almalısınız. Zira nöbetçi mahkemelerin hakim ve savcıları sıradan işlere bakmazlar. İlla ki sansasyonel suçlar olacaktır ki onların soruşturması zaten günler sürer.

Karakollar bir hayli şeffaflaştı. Kamera kayıtları yapılıyor. Eskisi gibi kaba dayak yok. Hiç unutmam Ankara-Karşıyaka karakolunun amiri Tacettin Topsakal ortaokul öğrencisi iken benim üzerimde 2 tane kazma sapı kırmıştı. İnsan hakları konusunda bir kaç milim ilerleme var. Gözaltı işlemi yapılınca önce hastahaneye götürülüp rapor alırsınız. Sonra nezarethaneye konurken ayakkabı bağlarınız, kemeriniz, kaşkolunuz çıkarılıp emanete alınır. Sigara tiryakilerinin işi zor. Sigara ve çakmağınızda alınır. Cebenizdekiler imzalı tutanak ile bir poşete konur. Gözaltına alındığınızı telefon ile bildirme hakkınız var. Ailenizi ya da avukatınıza nerede olduğunuz söyleyince cep telefonunuz da kapatılarak emanete konur. Dedim ya şimdinin karakolları şeffaf. En azından geceyi ayakta geçirmiyorsunuz. Üzerinize demir parmaklıklı kapı kapanmadan önce battaniye bile veriliyor. Oturduğunuz kanepe benzeri şeyin üzerine yatıp uyuyarak sabahı bekleme şansınız var. Tabi yanınızda horlayan, bağırıp-çağıran birileri yok ise... Tuvalet ihtiyacınız için arada bir nöbetçi uğrar. Acil durumlarda kameraya işaret vermeniz için hatırlatma yapılır. Ama polisin zaten iş yükü ağır. Her an kamerayı gözetleyecek durumu olmadığı için farklı konular gelişebilir. Nezarethaneye girince mutlaka sabahı beklemek zorundasınız. Su ihtiyacınız için sorun yok. Ziyaretçinizin getireceği durum tarzı yemek de kabul edilir. İçecekler cam şişede kabul edilmez, pet ya da karton kutu. Bu arada telefon hakkınızı kullanırken yakınlarınıza da feveran etmemelerini tebliğ edin. Karakolun bahçesi ya da duvarı dışında bağırıp-çağırmak, şikayetçi olmak gözaltındakinin aleyhine olur. Kural gereği sigara içme hakkınız elinizden alınır. Görüşme talebiniz hatta tuvalet ihtiyacınız bile kısıtlanır. Karakol ve nezarethaneye dair ne de çok türkü-şarkı ve şiir var. Bunların bazılarına duvar yazılarında rastlayabilirsiniz. Oysa kalem bile giremez nezarethaneye. Nedense bir şekilde kazınır duvarlara...

Değerli okuyucularıma önemli bir uyarıda bulunmak boynumuzun borcu olsun... Gözaltında nezarethaneye girdiğinizde sakın sudan çıkmış balık gibi davranmayın. Farklı suçlardan gelip aynı mekanı paylaştığınız kişiler sizi "kek" yerine koymasın. İlk defa düştüğünüzü hissederler ise acayip kafa bulur müdavimleri... Sakın yanılıp olaki "fikir suçu" demeyin. Malumunuz fikir suçları ile ilgili bir sürü fıkra var. Sizinle alay edilmesi, kafa bulunması moralinizi bozacaktır. En güzeli "mal beyanı" deyip geçin... Okuyucularımızın çoğu "mal beyanı da ne demek?" diye soracaktır. Her şeyden önce "suç alemindeki en itibarlısıdır" demek zorundayım. Kriminal suçlar ayrıdır. Karşılıksız çek-senet anlamında olduğunu beyan etmem sanırım yeterli. Bir de "para cezası" var ki... Paranız yoksa yandınız. Günlüğü 20 TL'den kapalı cezaevinde yatarsınız mazallah...

Gözaltı ve nezarethanenin birde raconu vardır. GBT yani "gizli bilgi toplama". TC numaranızda 25-30 yıl önce komşunuz ile tartışmanız ya da mahalle kavgasındaki tanıklığınız ile yansır. Siz bakmayın "5 yılda bir silindi"ğine dair rivayetlere. Pat diye düşer ekrana. Bunu bilip, "ilk defa geldim" demeyin. Trende sigara içmek, trafik ihlali gibi kusurlarınızı sormadan anlatın ki "sudan çıkmış balık" muamelesi görmeyin. Unutmayın ki "bilmemek suçu hafifletmez!" Şaşkınlık ise "zaafiyet" olarak algılanır.

Yerimiz dar... Yarına "Yurdumun nezarethanedeki insan manzaraları"na değinelim de tecrübemiz artsın. Ne dersiniz?

Yazarın Diğer Yazıları