Neyin çoğu gitti, neyin azı kaldı? Tayyip Bey?

Başbakan Tayyip Erdoğan, Malatya’daki konuşmasında, “Birbirine uzak görünen sorunların aslında birbiri ile nasıl kördüğüm olduğunu hep birlikte görüyoruz. Sorunların hangi kirli ellerle kördüğüm haline geldiğini görüyorsunuz. 30 yıl tartıştığımız bütün meseleleri halen tartışıyoruz ama çoğu gitti, azı kaldı. Ferhat gibi aşkımız sevdamız biraz daha büyüyor. Düğümleri çözdükçe medeniyet yolculuğuna devam ettikçe, adalet terazisinden gözümüzü ayırmadıkça Türkiye’nin yıldızı parlıyor” dedi.
“Ferhat” deyince, “medeniyet yolculuğu” deyince akla kalkınma hamlesi gelebilir ama konu kördüğümleri çözmeye gelince iş değişiyor! Zaten Almanya ve Fransa, artık Türkiye’nin AB’ye girişine resmen karşı çıktılar. Yani Erdoğan’ın medeniyet projesi iflas etti!
Bu durumda Erdoğan, neyin çoğunun gittiğini, neyin azının kaldığını daha açık bir şekilde anlatmalıdır!

* * *

Medeniyet yolculuğunda Tayyip Bey’in bugüne kadar gittiği yol, bugünden sonra gideceği yolu da göstermiyor mu?
Tayyip Bey, bu “az kaldı” söylemini daha önce de kullanmıştı. Mesela, “Çanakkale şehitlerine yakışan o aydınlık Türkiye idealine ulaşmamıza çok az zaman kalmıştır. Bunu bütün Türkiye’ye ilan ediyoruz” demişti.
“Aydınlık Türkiye” diyerek fiili egemenliği Wall Street sermayesine devretmek ve her yıl dünyanın en önde gelen sermayedarlarına ülkesinin hangi değerini satacağına karar vermek için İstanbul’da toplantılar yapmakla mı düğümler çözülüyor?
Yoksa Türkiye’nin kurucu felsefesi olan “Ne mutlu Türküm diyene” ekseninden çıkarılmasına ve “Türkiyelilik” kimliğine büründürülmesine mi az kaldı? Asıl düğüm bu mudur?

* * *


Tayyip Bey, bir ara liberal yazarların söylediği “Artık geri dönüşü olmayan yoldayız” sözlerini de tekrarlıyordu.
Mehmet Barlas, 2007 yılında, konuyu şöyle açıklamıştı:
“Uçakla giderken bir yere gelirsiniz... Burası ‘Geri dönüşü olmayan nokta’dır artık. Uçağın yakıtı, kalktığınız havaalanına geri dönmenize yetmez artık. İleriye doğru uçmak ve nereye varmayı hedefliyorsanız oraya varmak zorundasınızdır. Türkiye ‘Geri dönüşü olmayan nokta’ yı geçti. Artık kesinlikle hepimiz, tüm siyasetçiler ve sivil asker bürokratlar bilmeli ki, Türkiye’nin girdiği yoldan geri dönmesi, eskisinden çok farklı ve büyük riskler taşıyor.
Bugün, 200 milyar doları aşkın bir dış ticaret hacmi, milyonlarca kişinin tüketim kredisi kullandığı bir finansman piyasası, dış borsalara endekslenmiş bir piyasa, hizmet ve sanayi ağırlıklı bir toplum var.
‘Dünyalı’ ve ‘Akıllı’ olmanın çizgisi dışına çıkıldığı anda, ülkenin istikrarı da, dirliği de, düzeni de trajik krizlere konu olabilir.”
Şimdi görüyoruz ki trajik krizi, Barlas’ın bahsettiği dünyalılar çıkardı! Ve o dünyalılar, bugüne kadar takip ettikleri ekonomi politikalarının iflas ettiğini gördü. Demek ki Türkiye, onları takip etmekle kendi bindiği dalı kesiyormuş!
Peki o ülkeler hangi politikaya döndüler?
Atatürk’ün karma ekonomi politikasına!
Ama Tayyip Bey hâlâ satmak peşinde. Satışlara karşı çıkanları ekonomik faşistlikle suçluyor! Aslında kendi fikrini dayattığı ve hukuk devleti ilkelerini rafa kaldırdığı için faşizm, tam da AKP iktidarının uygulamalarına yakışıyor ama her şeyi tersinden anlatıyorlar!

* * *


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de “Her şey iyi olacak. Bu fırsatı kaçırmayalım” diyerek araya bir de Murat Karayılan’ın taleplerini katınca ister istemez “Neye az kaldı?” diye soruyoruz!
Yusuf Has Hacib, “bilig birle buldı mesel kökke yol”, yani “bilgiyle göğe bile yol bulunur” diyor ama kitlelerin bilgisizliği üzerinde politika yapanlar, Türkiye’nin temelleriyle oynanamayacağını er geç göreceklerdir!

Yazarın Diğer Yazıları