Ne kadarlık tavuk-döner bu utancı örtmeye yeter?
Trump seçilince epeyi sevinenler çıkmıştı içlerinden... Geçen hafta belirtmeye çalışmıştım: Bunlara göre Donald Trump, Amerikan ezilmişlerini temsil ediyordu... Elitlerin beğenmediği, dalga geçtiği, karikatürize ettiği, tıpkı bizdeki gibi 'ötekileştirilenleri' temsil ettiği ve herkes Clinton kazanacak zannederken onun kazanmasının çok çok kıymetli olduğu gibi akıl ötesi yorumlar havada uçuyordu...
Onlara bir göz gezdirelim de "Bizi çekemiyorlar" diyenlere ibret olur belki...
İktidar partisinin Teşkilat Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Harun Karaca, Edirne'de katıldığı bir programda sevincini şu sözlerle paylaşıyordu: "Kişisel olarak Trump'ın seçilmesine mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Trump'ın seçilmesi tıpkı Tayyip Erdoğan'ın seçilmesi gibi..."
Düğündeki takı kuyruğu gibi kimi milletvekilleri de üzerlerine vazife olmamasına rağmen sosyal medyadan Trump'ın da göreceği şekilde etiketleyerek, tebrik yarışına girdiler...
***
Yeni ABD Başkanı'nın İslamofobik ve ırkçı söylemleri bunları pek ilgilendirmedi nedense... 'Müslüman göçmenleri kovmak'tan, 'Meksika sınırına duvar çekmek'ten söz eden biri seçilince, anlaşılmaz biçimde Erdoğan'la paralellik kurmaya çalıştılar... Seçim kampanyası süresince korunan mesafeyi, seçim sonrasında kimisi açık desteğe, kimisi de adeta zafere çevirdi...
Gerekçeleri ise savunulacak cinsten değildi... Onlara göre Erdoğan gibi birisi kazanmıştı!.. Fehmi Koru bunu daha farklı bir dille izah ediyordu: "Halklar artık kendisinden olanı başa getiriyor... Halklar uzun yıllar 'seçkin' takım içerisinden önüne sunulan politikacılara oy verdi, artık 'seçkin' sayılmayacak, ya da Trump ve Le Pen gibi aslında 'seçkinlere' benzer özelliklere sahip oldukları halde kendilerini onlardan ayırmasını bilmiş olanlara ilgi duyuyorlar...
Günümüzün gerçeği bu. Toplum bilimciler bunun sebeplerini fark etmeye başladılar; siyaset bilimciler ise adını koydular: 'Popülizm'... Halkın gerçek anlamda kendisi gibiler tarafından yönetilmesini getiriyor bu yeni eğilim."
***
İktidar medyasındaki Trump destekçiliği kimi iktidar destekçisi yazarları da rahatsız edecek boyuttaydı... Meselâ Yeni Şafak'tan Özlem Albayrak, 'anlaşılması güç Trump hayranlığı'na köşesinden kızıyor ve Trump'ın yerleşik düzenle ettiği kavganın, medyayla arasının hiç bir zaman iyi olmamasının, O'nun Türkiye'de bazıları tarafından Erdoğan'la özdeşleştirilmesine dayanak yapılmasına itiraz ediyordu...
Yine Karar'dan Mehmet Ocaktan şu satırlarla abanıyordu: "O günleri hatırlayın, Trump'a en küçük eleştiride bulunmak bile neredeyse Türkiye'deki iktidara da karşı olmakla eş anlamlı görünüyordu. Hatta Trump'ı küçültücü ifadeler kullandığınızda 'hain' olma ihtimaliniz bile vardı... Bir arşiv çalışmasıyla Trump sevdalısı gazetecilerin yazdıklarının bir dökümünü yapsak, eminim hepimizin evlerinin önünü kirletmeye yetecek kadar pislik çıkacaktır ortaya..."
İsyanlarında haklıydılar, çünkü daha sonra 'Boz Dolar'ı, kap dürüm'ü kampanyası için çağrı yapacak olan arkadaşlar, o vakitler Trump'u damıtıp, bu ırkçı ve İslâm düşmanından bile kendileri adına 'zafer' çıkarmaya çalışıyorlardı!..
***
Amerikan emperyalizmini perişan etmek için Iphone'larını balyozla kıran vatandaşlar anlarlar mı bilmiyoruz ama şimdi Trump'a ve Dolar'a karşı ücretsiz tavuk-döner, bedava tıraş kampanyalarına destek çağrısı yapan bu gazeteciler halkı şu sözlerle zaten bedava tıraş ediyorlardı:
"Amerika'daki savaş lobisinin Donald Trump'a yönelik kuşatması artık infaz aşamasına vardı. Bunun en açık kanıtı ise 22 Kasım 1963'teki John F. Kennedy suikastına ait belgelerin Trump imzasıyla kamuoyuna açıklanmasıdır.
Trump'ın da Kennedy gibi savaş karşıtı ve izolasyonist bir politikacı olması 'derin devlet'in sabrını taşırmış görünüyor. Dünya kamuoyu, Kennedy'nin SSCB ile nükleer silahlanma yarışına karşı çıktığı ve Vietnam Savaşı'nı bitirmek istediği için savaş lobisi tarafından 'tasfiye edildiğine' inanıyor. Trump da denizaşırı savaş ve işgal maceralarından kaçındığından dolayı hedefte."
***
Ne kadar tavuk-döner, ne kadar bedava tıraş, ne kadar düğünlerde beleş ilâhi kampanyası, bu utanmazlığı örtmeye yeter acaba?