Ne doları ne faizi tutarsınız!
OVP hakkında çok konuşuldu. Benim bildiğim tek şey bu planın işe yaraması gerektiği. Yoksa 400 TL olan kıymanın kilosunu 750 TL olarak göreceğiz…
Plandaki hedefler piyasa beklentilerine yakın. Ancak rakamlar sıkıntılı. Mesela enflasyonu gelecek yıl yüzde 33’e nasıl düşüreceğiz? Enflasyonu düşürmek için iki hamle şart,
Birincisi, en az 50 milyar dolar sermaye girişi ile rezervlerdeki gedik kapanarak kurun artışı kontrol altına alınacak, kur kontrol edilince dış girdi maliyetleri düşecek, böylece enflasyon beklentileri kırılıp baz etkisi ile fiyatlar düşecek.
Ya da, ikincisi, yapısal reformlarla tarım ve sanayide verimlilik ve üretim artacak, piyasada mal fiyatları düşüşe geçecek.
Üzgünüm ama ikisi de bir yılda olacak işler değil.
O zaman yapılacak nedir?
Çizgi savunması değil alan savunması…
Yani bir rakamı yakalamak değil, işlerin daha kötüye gitmemesi elimizden geldiğince kur ve enflasyonu tutmak, dizginleri elden kaçırmamak…
Vatandaşın üzerindeki enflasyon baskısı ne yazık ki iki üç yıl devam edecek. Ama önemli olan girişte de dediğim gibi kıymayı bir yıl sonra 400 TL’den mi yiyeceğiz yoksa 700 TL mi?
Bu noktada Sayın Şimşek’e hem AKP içinden hem de bağlı medyadan gizli ve güçlü bir muhalefet var. Bunu yazarlardan, beyanlardan hissediyoruz. Ana muhalefet ise kendi içinde taht kavgasında, halkı zerre kadar umursamıyor. Bütün bu zamlara ve gelir dağılımındaki bozulmaya karşı sadece klimalı salonlarda basın toplantıları yapıp, tweet atarak zaman geçiriyorlar. Güya halka üzülüyormuş gibi yapıp, vekilliğin verdiği ayrıcalık ve prestijin verdiği zevkle zamanlarını geçiriyorlar.
Şimşek finansal alanda aldığı kararlarla kurun kırk lira olmasını önleyebilirse ne ala… Şu an için gerekli faiz artışları ve parasal sıkılaşma konusunda önü kesilirse, bu işin sonunda hem kuru hem faizi anormal noktalarda görürüz. İşin şakası yok…
Bütün bu sorunların ise iki nedeni var; enflasyonu düşüremeyen iktidar, onun yerini alamayan muhalefet. Sorun tamamıyla siyasi. Bu nedenle çözüm başta muhalefetin sonra iktidarın yenilenmesinden geçiyor.
Şimşek enflasyonu beşe çekemez diyorum ama yüz elli olmasını engelleyebilir. Attığı finansal adımlara dış alemden gelen dönüşler olumlu. Bakın geçen hafta neler demişler:
*Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez, Türkiye’de ekonomiyi istikrara kavuşturacak politikaların uygulanmasında hükümete eşlik etme kararlılığında olduklarını söyledi.
*Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Bölgesel Başekonomisti Roger Kelly, Türkiye'nin Ortodoks para politikalarına geçiş vaadi ve bu vaadin; art arda önemli faiz artırımları, likidite ve kredinin sıkılaştırılması yoluyla yerine getirilmesinin yatırımcıların onayını aldığını belirtti.
*Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Türkiye'nin kredi notuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, son dönemde geleneksel ekonomi politikalarına dönüşün daha güçlü bir kredi açısından olumlu değerlendirildiğinin sinyalini verdi.
*J.P. Morgan Chase Türkiye Ekonomisti Fatih Akçelik, 2024-2026 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program hakkında yaptığı değerlendirmede, programın şimdiye kadar gördükleri "en gerçekçi" OVP'lerden biri olduğunu belirtti.
*TCMB tarafından yayımlanan menkul kıymet istatistiklerine göre yabancılar 1 Eylül haftasında 254 milyon dolarlık hisse ve 375 milyon dolarlık tahvil satın aldı. Böylelikle yabancılar son 2,5 senenin en büyük tahvil alımını gerçekleştirmiş oldu.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye'nin kredi notunu "B" olarak teyit ederken, not görünümünü 2 yıl sonra "negatif"ten "durağan"a çıkardı.
Bu olumlu haberlere rağmen halkımız enflasyon ve zamlar altında eziliyor mu?
Evet…
Ezilmeye devam edecek mi?
Ne yazık ki evet…
Bütçedeki muazzam açığı kapamak için zamlarla bedeli halk ödeyecek…
Peki neden tasarruftan söz eden yok?
Hükûmeti tasarrufa kim zorlayacak?
Yabancıların gerçekçi politikalara olumlu yanaşması bizlerin karınlarını doyurmuyor. Bunlar sadece rezervdeki açığın kapanması için yardıma gelecek az miktardaki dış sermayenin işaretleri. Ama işin büyüğünü yine vatandaş yapacak. Ben de diyorum ki, zamlarla açık kapanacak ama neden azıcık da tasarrufla açık kapatılmıyor?
Yukarıdaki soruya tekrar gelelim: Hükûmeti tasarrufa kim zorlayacak?
Koltuk derdine düşmüş, son seçimde yenilerek hükümsüz durumdaki Kemal Kılıçdaroğlu mu?
O zaman Allah yardımcımız olsun…