Ne demek "MHP tasfiye sürecinin parçası olmayacak"
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın ekonomik büyümenin laikliği gündemden düşürdüğünden yakınması gerçekten garipti. Çünkü Türkiye asıl olarak ekonomik bir işgal ile karşı karşıyadır ve yabancılara özelleştirme adı altında yapılan satışlara Danıştay dışında direnen kalmamıştır! Danıştay’a yapılan saldırının arka planında da bu direnişi kırmak hedefinin bulunması ihtimali yüksektir!
Yani Türkiye’de rejime yönelik bir tehlike varsa, bu, laikliğin gündemden düşürülmesinden değil ülkenin bankalarının, borsasının ve stratejik kuruluşlarının yabancıların eline geçmesinden kaynaklanmaktadır. Ekonomi demek milli gücün alt yapısı demektir. Milli gücün alt yapısını yabancıların eline verdikten sonra laik olsan ne olur olmasan ne olur?
Sömürge haline gelmiş bir ülkenin laik vatandaşları olmanın ne değeri vardır?
Yalçınkaya, ekonomisi yabancıların elinde bulunan bir ülkenin yargısının da bağımsız olamayacağını gündeme getirse daha iyi ederdi.
* * *
Yalçınkaya, Parti kapatma yerine, kapatmaya sebep olacak beyan ve eylem sahiplerine ceza getirilmesi teklifine de itiraz etti. Böyle bir düzenleme ile laiklik karşıtı beyan ve eylemlerin önünün açılacağını söyledi. Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi’nin böyle bir düzenlemeyi iptal edeceği imasında bulunarak DTP davası sonuçlanmadan Anayasa Mahkemesi’nin yapısı, kapatma davası açılmasındaki usul ve kapatma sebeplerinin sınırlarının daraltılması hususlarında değişiklik yapılmasının, Anayasa’nın değiştirilemez maddelerine aykırılık oluşturacağını dile getirdi.
Elbette bu hassasiyet gereklidir ancak asıl tehdit olan ekonomik işgal, metastas yapmış, bütün vücudu sarmış durumdayken başka bir hassasiyet göstermek gerekmiyor mu?
* * *
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise “Kürt açılımı” ile ilgili olarak “Anayasamızın değişmez hükümlerinde ifadesini bulan devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ve üniter yapısına alenen aykırı olan bu proje, Türkiye’nin milli devlet niteliğinin ve üniter siyasi yapısının tasfiye sürecidir” diyerek önce durumun fotoğrafını çekti.
Siyasi partilere “Anayasanın değiştirilemez maddelerine açıkça aykırılık teşkil edecek şekilde etnik köken ve dil temelinde milli azınlıklar yaratmaya çabalamanın Anayasaya göre mümkün olmadığını” hatırlatan Bahçeli, “Böylesi bir niyeti taşıyarak bu suça yeltenenleri, ‘devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne’ aykırı fiillerin de odağı haline gelmemeleri konusunda uyarıyorum” diyerek AKP ve DTP’yi anayasal çizgiye davet etti.
* * *
Burada hatırlatmak isterim ki parti kapatmanın zorlaştırılması için AKP’ye destek vereceğini ilan eden parti başkanı Devlet Bahçeli’dir! Bahçeli işte bu çelişkili tutumları sebebiyle güven vermiyor!
Bahçeli, “Milliyetçi Hareket Partisi ve Türk milliyetçileri; Türkiye’nin içten çözülmesini ve Türkiye Cumhuriyetinin milli devlet niteliğinin ve üniter yapısının tasfiyesini öngören bu sürecin parçası olmayacaktır” gibi bir ifade de kullandı!
Ne demek “parçası olmayacağız?”
Bir de parçası olsaydın bari! Böyle bir mantık olabilir mi?
Adamlar ne yaparsa yapsın, Türkiye’yi tasfiye etsin, ama siz bu sürecin parçası olmayacaksınız ve görevinizi yerine getirmiş sayılacaksınız, öyle mi? Yoksa göreviniz sadece bu mu? Yani Türk Milliyetçilerini pasifize ederek süreci seyretmelerini sağlamak! Asıl bu davranış, tam da tasfiye sürecinin parçası olmak değil midir?
“Sokağa çıkın” demiyorum, “Milliyetçi Hareket” adına uygun davranın yeter!