Nasreddin Hoca ve MHP yönetimi!
MHP delegelerinin 548'i noter tasdikli dilekçelerle başvurarak, parti tüzüğü gereği olağanüstü tüzük kurultayının toplanmasını istedi. MHP Genel Merkezi, bu çağrıya olumlu cevap vermeyince, delegeler, hukuk sistemindeki teamül gereği mahkemeye başvurdu. Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi, temyiz yolu açık olmak üzere kurultayın yapılmasına karar verdi.
MHP Genel Merkezi, Yargıtay'a temyiz başvurusu yaptı ama ihtiyati tedbir istemedi. Sürecin durdurulmasına yönelik bir talepte bulunmadılar. Daha önce Saadet Partisi örneğinde uygulandığı gibi temyiz süreci devam ederken, mahkeme tarafından yetkilendirilen Çağrı Heyeti, kurultay gününü ve yerini açıkladı.
***
Derken, televizyonların tamamında, "MHP'de kurultay süreci yargı kararıyla durduruldu" başlığıyla bir haber yayınlandı.
Meğer MHP Genel Merkezi, Yargıtay'dan istemediği ihtiyati tedbir talebini, Anadolu'nun 22 ilçesindeki Sulh Hukuk Mahkemeleri'nden istemiş! Bunlardan 20'si, "Bizim bu konuda yetkimiz yok. Temyiz sürecindeki bir dosyayla ilgili karar vermemiz mümkün değil" diyerek talebi geri çevirmiş. Gemerek ve Tosya'daki hâkimler ise ihtiyati tedbir talebini kabul etmiş!
Yani bu iki karar gerçekten yok hükmündedir! Dolayısıyla bunun tartışması, itirazı filan olmaz. Hukuk sistemi kimsenin oyuncağı değildir. Televizyon kanallarının da hukuk servisleri var. Bir hukuk öğrencisine bile sorsalar, Gemerek ve Tosya mahkemelerinin, bu davada hiçbir yetkilerinin bulunmadığını bilir.
***
Hani Nasreddin Hoca evde tespihini kaybetmiş. Bakmış ki ev zifiri karanlık, tespihini bahçede aramaya başlamış. Hoca'nın yerde bir şey aradığını görenler sormuş:
- Hayırdır Hoca, ne arıyorsun?
- Evde tespihimi kaybettim, onu arıyorum.
- İlahi Hoca, evde neden aramıyorsun?
- Ne yapayım? Orası karanlık!
MHP Genel Merkezi de kurultay yapma yetkisini Ankara'daki mahkemede kaybetmiş, ilçe mahkemelerinden yetkisini geri almaya çalışıyor!
Veya Devlet Bahçeli, MHP Genel Merkezi'nde kaybettiği tespihini, Tosya ve Gemerek'te aratıyor!
Tabii, televizyonlar haberi "MHP'de kurultay süreci durduruldu" diye verince herkes ciddiye aldı. Oysa süreci durdurabilecek olan sadece Yargıtay'dır. Bu bilindiği halde "süreç durduruldu" diye haber yapmak, bilgi eksikliğinden kaynaklanmıyorsa, kasıtlı bir tutumdur.
***
Oysa bugün MHP'liler, 3 Mayıs Türkçüler günü dolayısıyla, "Milletimiz için hangi hedefe kilitlenmiştik, bugün o hedefin neresindeyiz?" gibi konuları tartışmalıydı.
İlginçtir, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, adını "Milliyetçiler günü" diye değiştirmek istediği 3 Mayıs Türkçüler günü dolayısıyla ilk mesaj BBP Genel Başkanı Mustafa Destici'den geldi. Destici şöyle dedi:
"3 Mayıs 1944'ün millî bilinç ve benliğimizde yeşererek binlerce yılın kültürüne duyulan sevgiyi ve o kültürün sahibi Türk milletini yüceltmeyi gaye edinen Türkçülerin bu eşsiz azmine vurulmak istenen bir darbenin defedilmesine ve yüreklerimizde her daim var olan korlaşmış Türklük aşkının yeniden alevlenmesine zemin olan bir baş kaldırışıdır. 3 Mayıs 1944, Türk milliyetçiliğinin inanmış ve adanmış gerçek dava adamlarının elinde yarına ışık tutacak bir meşale misali, Türklük bilincinin tarihi bir abidesi olarak tarihe mal olmuştur. 3 Mayıs ruhunun milliyetçi yüreklerde bütün heyecanıyla ve samimiyetiyle yaşanması dileğiyle Türkçülük Bayramımız kutlu olsun."
Yarına ışık tutacak birer meşale gibi dava adamları nerede, MHP yönetimi nerede Allah aşkına?
Kendi seçtirdiği delegeden korktuğu için akıl ve mantık dışı yollara başvuran bu kadro, aslında neden tasfiye edilmeleri gerektiğini de herkese göstermiş oluyor!