Mütarekeden geride kalanlar!

İstanbul'daki bir çok özel üniversiteyle ilgili 'mütareke üniversitesi' kavramını kullanırken haksız sayılmazmışım...

Türklerin bu topraklardaki varlığıyla kavgalı olanların, Türkiye Cumhuriyeti'ne ve onun kurucusuna her fırsatta diş göstermesi, kinini kusması sürpriz değildir... Bunların kanının, ırkının, cinsinin önemi yoktur... Bu bir Yunan-Hint kırması olabilir, başka etnik kökenden gelebilir, hatta soyca hepimizden daha da Türk olabilir...

Burada esas problem, onun iğrençliği değil, o iğrençliğe 'bizim' üniversitelerimizin kürsü sunmasıdır... Ve tabii ki buna alkış tutan 'part-time mankurt' 'full-time ahmaklar'ın varlığıdır...

***

Ermeni meselesi tartışılıyor... Erivan'da bile tereddütle dillendirilecek radikal Ermeni tezleri Boğaziçi Üniversitesi'nde çok rahat tartışılabiliyor... Yurt dışından getirilen konuşmacılar, Türklerin Ermenilere nasıl soykırım yaptıklarını iftira edebiliyor, Türkleri aşağılayabiliyor... Türkler ve Türkiye Cumhuriyeti aleyhine her türlü iftira faaliyeti 'akademik özgürlük' kavramı içine rahatça sıkıştırılabiliyor...

***

Hani şu 1128 imzalı 'suça ortak olmayacağız' denilen akademisyenler bildirisi vardı... Onlara göre devlet 'vatandaşlarına şiddet uygulayan bir katliamcı'ydı, 'sivil halka ağır silahlarla saldırıyor'du, 'yaşam hakkını yok sayıyor'du, 'başta Kürtler olmak üzere tüm bölge halklarına katliam ve bilinçli sürgün politikası uyguluyor'du...

Hemen her üniversiteden akademisyen vardı bu listede ama özellikle Boğaziçi'nin yeri çok farklıydı!..

***

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Afrin operasyonunda şehit düşen askerler için program yapan öğrenciler saldırıya uğruyordu... Saldıranların gerekçeleri 'İşgalin katliamın lokumu olmaz' ve 'Kürdistan faşizme mezar olacak' şeklindeydi...

O zaman ifade etmiştik: "Bu üniversite, ülkenin gözbebeğiymiş, o çocukları çok başarılıymış, ayrıca üniversitelerde her türlü düşünceye imkân verilmeliymiş türünden klişeler eşliğinde terörist eylem meşrulaştırılmaya çalışılıyor...

Gücü ele geçirdiğinde başka hiçbir düşünceye yaşama hakkı vermeyen bir terörist faaliyet, demokrasinin korunaklı alanında serpilsin, melanetine devam etsin isteniyor... Yeryüzündeki hangi devlet kendi operasyonuna 'katliam' ve 'işgal' suçlaması yapan düşman destekçisi unsurlara göz yumar? Hangi devlet kendi bekası uğruna şehit düşenlere sahip çıkmak isteyen vatandaşlarına, üstelik kendi topraklarında saldırılmasına onay verir?"

Bu şımarıklığın ve yıllarca pohpohlanmış cesaretin mekânı şaşırtıcı değildi: Boğaziçi Üniversitesi...

***

27 Mayıs 2015'te bir kutlama... Yok yok 27 Mayıs darbesinin yıldönümü filan değil, PKK'nın kuruluş yıldönümü kutlanıyor...

Üniversitenin Garanti Kültür Merkezi Ayhan Şahenk Salonu'nda yapılan kutlamayı Demokratik Gençlik Dernekleri Federasyonu organize ediyor... Salonda PKK bayrağı asılıyor, örgütün marşları söyleniyor...

Kutlama illegal değil!.. Üniversite yönetiminden izinli... O üniversiteyi tahminde zorlanmıyoruz değil mi: Boğaziçi Üniversitesi...

***

Boğaziçi Üniversitesi'ndeki son rezaleti değerlendirirken, bu değerlendirme öncekilerle birlikte yapılırsa çok daha isabetli olacaktır... İşte o yüzden tekraren söyleyelim: Burada esas problem, 'sonradan Müslüman' bir Yunanlının iğrençliği değil, o iğrençliğe ve bu türden 'akraba iğrençlikler'e 'bizim' üniversitelerimizin kürsü sunmasıdır... Ve tabii ki buna alkış tutan 'part-time mankurt' 'full-time ahmaklar'ın varlığıdır...

Yazarın Diğer Yazıları