Mustafa Özbek'de Gitti...
Ölümlerin hepsi zamansızdır. Onlar göçüp giderken bizden de parçalar götürürler. "Gidenlerin Ardından" bu sütunda o kadar çok yazı kaleme almışım ki... Geçtiğimiz günlerde iki idealist genç yeni kurdukları yayınevi için geçmişte yazdıklarımı derleyip kitap olarak yayınlamayı teklif ettiler. Çok duygulandım. "Belki daha sonra" diyerek öteledim. Edebiyatçı olmadığım gibi iddiam da yok. Oysa Yağmur Tunalı'nın "Gittiler" ve "Devler Geçti Bu Yollardan" adını verdiği muhteşem eserlerdeki biyografik ropörtajlar ve anılar baştan sona sanat yüklüdür. Bizimki günlük duygular. Kimbilir biz de göçtükten sonra o yazılar derlenip bir kitap olur...
Geçtiğimiz gün kaybettiğimiz "Mücadele adamı Mustafa Özbek"i yazmadan gözlerimiz açık giderdi. Türk işçi hareketinin en kıdemli sendikacısıydı. Hükümetlere, bakanlara, patronlara, holdinglere diz çöktürmüştü. Türk Milliyetçiliği hareketinin de önemli kilometre taşlarındandı. MKE'nin Kırıkkale Fabrikalarında işçi ve işçi temsilciliği yaparken o yıllar ilçe olan Kırıkkale'de MHP'nin İlçe Başkanlığını yüklenmişti. "Söğüt ağacının altında kurduk" diye anlatırdı.
Özbek"in "Bozkurt" sembollü Türk Metal Sendikası Genel Merkezindeki makamı "Dergah" gibiydi... Konuklarını kapıda karşılar, en az 10 kitaptan oluşan kalemi, defteri, ajandası, çantası ile "Hediye paketi"ni ihmal etmez, uğurlarken asansöre kadar bizzat yolcu ederdi.
Mustafa Özbek, AKP'nin iktidara gelişi Türk Milletinin başına gelebilecekleri ön görmüş 2004 yılında "Avrasya Tv"yi yayın hayatına kazandırmıştı. Önce KKTC merkezli yayın daha sonra Ankara'ya gelmiş, İstanbul merkez binası hazırlığı yapılırken ünlü(!) Ergenekon Kumpası başladı. 25 Eylül 2012'deki "11'nci Dalga"da Özbek'in evi ile Avrasya Tv'ye de operasyon yapıldı. Zekeriya Öz'ün heykelinin dikileceğinin konuşulduğu günlerde, Özbek'e "Sırada siz varsınız" haberini üç gün önce iletmiştim. Aynı doğrultuda bilgiler aldığını belirtip "Alnımız ak, verilmeyecek hesabımız yoktur. Buyursun alsınlar" demişti.
Çizmeyi aşmıştı Özbek... "Yörük-Türkmen" Derneklerinin federasyon, konfederasyon olması için her tür desteği verdi. 2008'de siyasi alternatifin kısırlığı üzerine "Türkiyem Topluluğu"nu kurup, muhalefet partilerine destek vermeye çalıştı. AKP'nin tek başına pervasızlığına karşı takındığı tavır, topluluğun "Siyasi parti" oluşumunu zorluyordu. "Türkiyem Topluluğu GIK üyesi" idim. Kısa sürede öğretim görevlileri, emekli general ve subaylar, işçi temsilcileri, gazeteciler, sendikacılarla "Umut" haline dönüşmüştük. İşçi temsilciliğinden gelip, yüzbinlerin sözcüsü olduğu kadar; son derece "İyi hatip" olan Özbek'e "Siyasi parti olmak yerine, partiler üstü etkin oluşum" telkinlerim, yakın çevresince kabullenilmeyip "Siyasi parti" taleplerine karşı "Demirağ doğru söylüyor..." diyerek geri çevirdi. Tutuklanıp Silivri Cezaevinde yattığı günlerde Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Avrasya Televizyonu'nda "Özbek'e özgürlük kampanyası" yürütüyorduk. En yakınları bir müddet sonra "Bu konuya girmeyin" dediler... "Söğüt gölgesine dair sohbetleri"nden oluşan mektuplaşmamız sürdü.
Bu arada "Türk Metal Sendikası Genel Başkanlığından istifa etmesi" durumunda tahliye edileceği söylentileri yayıldı. Özbek'e yakın çalışma arkadaşları "Sendikayı kurtarmak için O'nu cezaevinde telkin etmeye çalıştığı günlerde" isyan ettim. Bunun tuzak olduğunu, maksadın sendikayı etkisiz hale getirmek olduğunu vurguladığım programın ardından zaten para-pul almadığımız Tv'de programımıza son verildi. Sendikanın Genel Kurulundan önce Özbek, Silivri'de avukatlarınca ulaştırılan dilekçe ile "Başkanlıktan çekildiğini" açıkladı... AKP iktidarı rahatlamıştı. Bir yıllık hapsin ardından Mustafa Özbek verilen sözün yerine getirilmesi ile tahliye edildi. Silivri duvarları önünde "Mücadele yeni başlıyor" açıklaması Bülent Arınç'ı ürkütmüştü. "Yeni çıktı... Konuşuyor. Yeniden içeri girmek için kaşınıyor" dendi... Sendikayı emanet ettiği kişiler "Aman Başkan frene bas!.. Sabır" dediler. "Avrasya Metal Sendikaları Vakfı Başkanı" olarak bir makam tahsis edip "Bir müddet susmasını" rica ettiler... Avrasya Televizyonunun FETÖ ederinden fazlasını verip satın almak istemişti. Verilmedi. Üzerine "Tecrit" uygulandı, reklam, ilan kesildi. Vergi ve icra yağmuruna tutulup kapandı. Boşluğu halen doldurulmuş değil...
Son yılları "Kanser ile mücadele" ile geçiyordu. Zaman zaman telefon görüşmelerimiz O'nun "Gırtlak kanseri" sıkıntısı sesebiyle sona ermişti. Vefatından 3 gün önce Nuriye Atabay ile O'nu yad etmiştik. Dün; Nuriye göz yaşları ile arayıp "Göçtü"ğünü haber verdi... Karşılıklı helalleşmiştik. Benden yana hep helal olsun. Lakin Özbek'e ihanet edenlere, Mustafa Özbek'in de yüzbinlerce işçi, milyonlarca Türk vatandaşı adına helal etmediğini biliyoruz.
Ruhu şad olsun...