Müslümanlar neden ot yoluyor?

12 Eylül askeri darbesini yapanların ilk icraatlarından biri, liselerde felsefe derslerini seçmeli ders haline getirmek kararı idi. AKP iktidarı ise 12 Eylül 2011 referandumundan itibaren darbecilerin yol ve yöntemlerini uygulamaya başladı ve bir taraftan, Milli Eğitim’in “Atatürk milliyetçiliğine bağlı gençler yetiştirmek” gibi hedeflerini ilgili mevzuattan çıkarırken, diğer taraftan İlahiyat Fakültelerinden felsefe derslerini kaldırdı!


***


Felsefe, düşünmeyi öğreten bir bilim dalıdır. Darbeciler ise “Biz sizin yerinize düşünüyoruz, sizin düşünmenize gerek yok” diyordu. AKP iktidarı da zaten, insanların nasıl bir hayat süreceklerine kendisi karar veriyor. Dolayısıyla kimsenin düşünmesine tahammül edemiyor.
Düşüncenin olmadığı yerde diktatörlük vardır. Tayyip Erdoğan’ın son ABD gezisi sırasında, İranlı bir profesör, Emine Erdoğan’a, “Diktatörlüğün Psikolojisi” adlı kitabını boşuna hediye etmedi. Belki de “Tayyip Bey’i bu eğilimden kurtarsa kurtarsa Emine Hanım kurtarır” diye böyle bir yola başvurmuştur.


***


Geçenlerde, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, gündemdeki bütün olayların hep İslam dünyasında meydana geldiğine dikkat çekerek, “İslâm, barış ve esenlik dini ama her yerde tekbir getirerek birbirinin gırtlağına sarılıyorlar. Bunu din mi, Peygamber mi emrediyor? Yoksa dinin uluları mı böyle söylüyor, buna bir kafa yormak lâzım” diyordu...
Buna biraz kafa yorulursa, İslâm ülkelerinde, genellikle felsefeye, yani düşünceye yer olmadığı görülür.
Düşünce olmayınca, insanlar kendilerini yönetenlerin, şahsi çıkarları için emperyalistlerle işbirliği yaptığını göremiyor veya görse bile onlar da başka bir emperyal güç ile işbirliği yaparak kurtuluş arıyor. Dolayısıyla İslâm dünyasında iç çatışma eksik olmuyor. Zaten ABD’nin İslâm dünyası için bütün uygulaması, “İslâm içi çatışma stratejisi”dir.


***


2005 yılında Aydınlar Ocağı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erkal’ın, ısrarlı daveti üzerine, Kocaeli’nde düzenlenen Türk Dünyası Sosyologlar Kurultayı’na katılmıştım.
Kurultaya Azerbaycan’dan katılan Prof. Dr. Selahattin Halilov, konuşmasına “Türk Milleti neden mutileşti?” diye bir soru ile başlamıştı. Halilov, cevabı şöyle vermişti;
“Her şeyden önce Türk Dünyası için umumi bir ideal, yön ve istikamet göstermeliyiz. Ayrıca felsefi araştırmalar gerekir ki sosyolojik araştırmalar bir anlam taşısın. Vahit bir idea oluşturmak gerekir. Öncül olan Türk kimliğidir. Ancak bu coğrafyadaki insanların ekonomik, sosyal durumlarını göz önüne almayan hiçbir çaba başarılı olamaz.
Ayrıca tüm yerküre için bir sosyolojik analiz gerekir. Neyin sayesinde Garp dünyası önde gidiyor?
Köroğlu Destanı’nda, ‘Tüfek icad oldu mertlik bozuldu’ denilir. Şimdi, Türk Milleti neden mutileşti? Çünkü silahı yere koydu! Tabii fikir vuruşunda da öncül olmak gerekir. Büyük işler yapmak için muhit de lazımdır.
Milli devletin fonksiyonu, halkın entelektüel potansiyelini yükseltmektir.
Milli devletten vahit ideaya geçişi, takım oyunu ile organizasyon ile başarabiliriz. Vahit ideanın bütün beşeriyet tarafından kabulü; küreselleşmedir, biz de bunu yapabiliriz.”


***


Kur’an’ın yarısı soru cümlesidir ve “Hiç mi düşünmezsiniz, hiç mi akıl etmezsiniz?” gibi sorularla sık sık karşılaşırsınız.
AKP iktidarı, Kur’an’ın Türkçesi yerine okullara Arapça Kur’an dersi koydu. Kimse bir şey öğrenmiyor ama istenen de bu zaten... “Muti insan”, “itaat eden insan, baş eğen insan” yetiştiriyorlar... İslâm dünyası, bin yıldır bu şekilde ot yoluyor... İngilizler de sömürge döneminde Hindulara çukur kazdırıp doldurtuyordu ya...

Yazarın Diğer Yazıları