Muhalefeti susturma yasasına dönüşmesin!
Ceza yasalarında yayın yoluyla hakaret ve tehdit, ağırlaştırıcı sebep sayılır. Gazeteler, dergiler, kitaplar, radyolar, televizyonlar kısacası medya bu kapsamdadır. Simdi sosyal medyada işlenen suçlar da aynı kapsama alınmaya başlanmıştır. Almanya'nın Nazi örgütlerinin sosyal medya faaliyetlerini denetlemek bahanesiyle çıkardığı yasa ise hem ülke içinde hem de dünyada tartışılmaktadır.
Türkiye'de iktidarın binlerce kişiden oluştuğu söylenen trol ordusu kurduğu da bir vakıadır. Hatta bu ordunun, hedef alınan muhaliflere hakaret ve tehdit yağdırdığı da bilinmektedir. Öyle ki Twitter, AKP gençlik örgütlenmesiyle bağlantılı olduğu iddiasıyla 7 bin 340 hesabı kapatmıştır.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kızına yapılan hakaretten sonra konuyla ilgili olarak, "Bu millete, bu ülkeye bu tür mecralar yakışmıyor. Onun için de bir an önce biz bunları parlamentomuza getirip bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını istiyoruz" demişti. Oysa benzer hakaretler bir grup kadın gazeteciye ve cezaevindeki Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş'a da yöneltilmişti.
Atatürk'e yönelik hakaretlere de kimsenin sesi çıkmıyor!
AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin ise Meclis'e sunulan teklifle ilgili bilgi verirken "Bizim birinci önceliğimiz asla bu sosyal ağ sağlayıcılarının kapanması değil." dedi.
Dünyada sosyal medyayı tamamen kapatan, sadece Çin var!
***
11 madde olduğu belirtilen teklifin "Almanya modeli" örnek alınarak hazırlandığı ifade ediliyor.
AKP'nin teklifinde, sosyal ağ sağlayıcıları, Türkiye'deki kullanıcıların verilerini Türkiye'de barındırmak zorunda olacak. Yasa teklifinde, olumsuz içerikler nedeniyle kişilerin de sosyal ağ sağlayıcılarına 24 saat içinde içerik kaldırılması ya da erişim engellenmesi başvurusu yapabilmelerinin yolu açılıyor.
Almanya'nın Sesi'ne göre Almanya'da ek düzenlemeler de yapıldı. Yeni maddelere göre sosyal platformlar ölüm tehdidi ve şiddete çağrı konulu içerikleri sadece silmekle yükümlü olmayacak, ayrıca suç teşkil eden bu paylaşımları Federal Emniyet Teşkilatı'na bildirecek.
Şüphelilerin kimliklerinin hızlı tespiti için IP adresleri ve bağlantı noktası numaraları da güvenlik güçlerine iletilecek.
İnsan hakları savunucuları ise Facebook ve Twitter gibi sosyal ağların polise verecekleri kullanıcı bilgileri ile devletin elinde "şüpheliler veri tabanı", yani bir anlamda fişlenenler listesi olacağına işaret ediyor.
BBC'ye göre İngiltere'de de benzer bir hazırlık var. Fransa Parlamentosu ise Mayıs 2020'de internette nefret söylemini engellemeye yönelik bir yasal düzenleme kabul etti.
Bu arada YouTube, Temmuz-Eylül 2019 döneminde 8,8 milyon videoyu platformundan kaldırdığını ve bunların yüzde 93'ünün konulan filtreler ve algoritmalar sayesinde otomatik olarak silindiğini açıkladı.
Zaten Amerikan merkezli sosyal medya kuruluşları, korona virüs ile ilgili tartışmalara "komplo teorisi" diyerek sansür uyguluyor!
***
Alman medya hukuku uzmanı Prof. Dr. Wolfgang Schulz ise şirketlere sorunlu içeriği silme özgürlüğü tanındığından, kimilerinin devletle sorun yaşamamak adına temel hak ve özgürlükler kapsamına giren, ancak "sorunlu" olabilecek içerikleri de hemen silebildiğini belirtiyor.
Schulz, suç tanımının sınırlarının kesin ve net çizilmediği bazı ülkelerde sosyal medya yasasının sansüre veya muhalif sesleri susturmaya yönelik kullanılabileceğine dikkat çekti ve bir devlet dairesinin yani bağımlı bir yapının kurularak denetimin de ona bırakılmasının engellenmesi gerektiğini söyledi.
Temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması için bahane mi yok? Dünya ve Türkiye, Çin ve Almanya'nın açtığı yolda geriye doğru gidiyor!