Mobbing ve intihar
Geçtiğimiz hafta Türkiye''nin en büyük özel bankasında bir çalışan intihar etti.
Haber bir hafta sonra özellikle sosyal medya üzerinden hızla yayıldı.
Türkiye''de mobbing haberi yapan bankacılık sektöründe yaşananları ilk gündeme getiren gazeteci olarak ben de bu konuda bir şeyler yazmak istedim.
Öncelikle intihar o kişiye göre başkalarını cezalandırma yöntemi olarak görülerek yapılır. Oysa hayat akıyor gidiyor ve kısa sürede unutuluyor. Geride sadece acılı bir aile kalıyor. Tabii bir de kaybedilen yaşam hakkı!
Bu nedenle en büyük hak, yaşam hakkıdır.
Diğer tüm hak arayışları bu hak için yapılır.
Yaşam hakkından vazgeçmek büyük bir çaresizliktir. Kimse bu kadar çaresiz hissetmemeli.
Sahibi olduğum ParaMedya internet sitesinde "intihar" haberlerini, vefat eden kişinin haklarını ihlal etmemek ve ailesini daha fazla üzmemek için prensip olarak paylaşmıyoruz. Acıları ve sorunları zaten sürekli duyurmak ve bunlara "yaşarken" çözümler bulmak için mücadele ediyoruz.
Bir genç intihar ediyor ve herkes bu gencin adını vererek, sözde onun hakkını savunurcasına paylaşımlar yapıyor.
O markaya, kendi iş yerine ve kendi müdürüne olan kinini bu gencin ölümü üzerinden akıtıyor.
O gencin bir ailesi olduğunu yazılan her şeyin kirli internet dünyasında o kişinin ailesinin canını yakacağını düşünmeden…
Başkalarının acısı üzerinden kendi sorununa çözüm ararcasına paylaşım yapıyor.
İntihar eden gencin mektubunu defalarca okudum. Eğitimli ve yetenekli bir gencin duygusal bir mektubu…
Bu mektuba bakarak mobbing nedeniyle intihar demek bırakın markaya, o kişinin ailesine yapılmış en büyük kötülüktür.
Bankalarla ilgili yaptığım mobbing haberlerinden dolayı defalarca mahkemeye verilmiş bir gazeteci olarak yazılanları hayretle okudum.
Bu intiharı mobbing görüp klavyeyi saldırı aracı olarak kullanan kişiler, acaba bugüne kadar nasıl bir mücadele vermiş?
Bu konuda ne yapmış?
Mesela Levent, Nadide, Hüseyin, Mehmet, Necati, Murat, Ertuğrul ve daha onlarca kişinin intihar, beyin kanaması ve kanserden ölümüne neden isyan etmedi.
İntiharı bahane ederek, çeşitli saiklerle bir markayı hedef alırken, geride kalan ailelere nasıl zarar verdiklerinin farkındalar mı?
Yıllar önce yaptığım yine bir bankacı intihar haberi ile o kişinin 6 yaşındaki çocuğuna verdiğim psikolojik zarar nedeniyle halen vicdan muhakemesi yapan bir gazeteci olarak şunu söylüyorum:
Başkalarının acısı üzerinden kendi şahsi hesaplaşmanızı yapmayın.
Bunu yapacaksanız önce kendi hakkınızı gaspını sorgulayın.
Yıllar önce Tercüman Gazetesi''nde genç bir muhabir olarak çalışırken sosyal demokrat geçinen bir gazetenin muhabirinin sigortasız işçi çalıştırılması ile ilgili haberini okumuştum.
O muhabire sordum senin sigortan var mı?
"Hayır" demişti!
Kendi hakkını arayamayan kişinin başkaları üzerinden kendi hakkına sahip çıkmasından başka bir şey değil.
Ama burada söz konusu olan bir ölüm!
Genç bir insanın ölümü.
Geride acılı bir anne-baba ve eş bıraktı.
Siz 3 gün sonra bunu unutacaksınız ama bu insanlar sizin öfkenizi kustuğunuz o yazılarla ömür boyu büyük bir travma yaşayacaklar.
Lütfen ailesini rahat bırakın!