MİT’in uyguladığı politika ve sonuç!

Halen terör örgütü ile işbirliği gibi ağır suçlamalarla hakkında yakalama kararı bulunan eski Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Emre Taner, 80’inci kuruluş yıldönümü dolayısıyla 2007’de bir mesaj yayınlamıştı..
Biz o zaman “MİT müsteşarı, BOP eş başkanının emrinde değil mi?” başlığı altında Taner’in üç önermesi üzerinde durmuştuk..

***


Taner, “Türkiye, kendisini olayların akışına bırakma ya da ‘bekle-gör-tavır al’ taktiği ile sınırlama lüksüne sahip değildir. Yalnız savunma pozisyonunda olmak kabul edilemez” diyordu.
Biz de soruyorduk:
“Doğru ama Türkiye ne yapacak? Kendi stratejisi var mı? Türkiye’nin Başbakanı, ABD, İngiltere ve İsrail’in ortak stratejisi olan Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi’nin eş başkanlığına atandığını iftiharla anlatıyor!
Taner, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Doğu ve Orta Asya’da, Başbakan’ın emriyle bu projenin istihbarat görevlerini mi yapacak, yoksa direnecek mi?
ABD Türk kamuoyunu ikna etmek için bazı gazete genel yayın yönetmenleri ve köşe yazarlarına, bir Türk tarihçisini kullanarak Osmanlıcılık dersi verdirdi. AKP hükümeti, federasyonun yasal alt yapısını da bir-iki eksiğiyle tamamladı. Özal dönemindeki gibi bir Türk-Kürt federasyonu mu tasarlanıyor? Irak’ın kuzeyinde kurulan devlet bir Kürt devleti midir, yoksa İsrail’in uzantısı mıdır? Bu devlet himaye altına alınırsa Türkiye, İsrail ile ortak devlet mi kurmuş olacaktır? Bu arada İsrail ile birlikte Doğu Akdeniz Birliği kuracağını 2002 seçim bildirgesi ile açıklayan bir partimiz de vardır! Büyük İsrail, Türkiye ile birlikte mi kurulacak? Bu projeler hakkında MİT ne düşünüyor?”

***


Taner, “Bulunduğumuz dönem, gelecekte birçok ulus devlet ve milletin hızlı bir şekilde tarih maratonunu kaybetmeye başladığı süreci anlatacaktır. Bu devletler günümüz teknolojik devriminin ve küresel ekonominin rekabetine dayanamayıp ulusal egemenliklerini de büyük ölçüde yitireceklerdir” diyordu.
Biz de soruyorduk: “Şu ana kadar tarih maratonunu kaybedenler, ulus devletler değil, federasyonlar oldu! Sovyetler Birliği ve Yugoslavya gibi! Irak ise bir ulus devlet değildi? Iraklı diye bir millet yoktu ki ulus devlet dağılmış olsun! Çin, Rusya, Hindistan, Türkiye, İtalya, Almanya, Fransa, İran gibi devletler mi dağılacak?”

***


Taner, “Ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekten sağlam politikalar üretebilmek ve uygulayabilmek için ulusal güvenlik ve ulus-devlet yapısına yönelen tehdit ve kaynakları iyi algılayabilmek, ulusun karşı karşıya olduğu fırsatları ve tehditleri öngörmek, doğru analiz edebilmek ve uygun vasıtalar ile karşı koymak zorunluluğu/ihtiyacı her zamankinden daha fazla hissedilir hale gelmiştir” diyordu.
Biz de “Türkiye’nin ulus devlet yapısına en büyük tehdit devletin kendi kurumlarını yöneten kişilerden gelmektedir. Federasyon tartışması ve ‘Türk dediğin nedir ki?’ lafları ile ulus devlet yapısını sarsmaya başlayan Turgut Özal, bu ülkenin Cumhurbaşkanı idi. Ulus devletin temeli olan Türk kimliğini değiştirmeye çalışan Tayyip Erdoğan, halen Başbakandır ve Cumhurbaşkanı olmaya hazırlanmaktadır.
Türkiye’yi etnik ve dini ayırımlarla bölmek isteyen Avrupa Birliği’ne giriş, devlet politikası olarak ilan edilmiştir!
MİT müsteşarı, bankalarını, madenlerini, haberleşme ve enerji sistemlerini Rio Tinto ve Citibank’a ve İngiliz İstihbarat Servisi MI6’ya devreden, en büyük müttefiki olan ABD’nin subayları tarafından NATO seminerinde parçalanmış haritaları gösterilen bir ülkenin nasıl kusursuz dış politika izleyeceğini ve caydırıcı bir askeri yapılanmayı geliştireceğini de açıklayabilir mi?” diye soruyorduk.

***


Bugün geldiğimiz noktada ise devleti ele geçiren iktidar ve yandaşları, açıkça ulus devletin Anayasal, kültürel dayanaklarını ve Atatürk’ü yerden yere vuruyor. Bizzat Başbakan tarafından Dersim tartışması, Menemen’deki yobaz ayaklanmasına bile sahip çıkılması gibi toplumsal psikanaliz yöntemleri ile insanların milli kimlikten soğutulması planı uygulanıyor.
Şimdi biraz da sayenizde getirildiğimiz nokta nedir Sayın Taner?

Yazarın Diğer Yazıları