MİT’in, savcıların ve Türkiye’nin durumu!
İsrail’in Haaretz gazetesi “Türkiye’nin, Suriye sınırında tampon bölge oluşturmayı reddettiğini, insani yardım çerçevesinde ekipman ve ilacın denizden sevk edilmesini istediğini” yazdı ve “40 MİT’çi Suriye ordusunca yakalandı” iddiasına yer verdi.
Haberde, “Suriye, MİT ajanlarının, Türkiye’ye iadesinin, tahliyelerinin halen Türkiye’de bulunan kaçak Suriyeli subayların iadesine bağlı olacağında ısrar ediyor” denildi!
Yaaa.. Türkiye’nin haline bakın!
***
“Türkiye’nin hali” deyince, Deniz Feneri davasını soruşturmayı derinleştiren ve görevden alınıp haklarında dava açılan savcılardan Nadi Türkaslan’ın “Savcı olarak bu duruma geldiysek, bu pozisyona düşürüldüysek, vatandaş bitti. Biz bu hale düştüysek vatandaşın hali ne olur düşünmek bile istemiyorum” sözleri geliyor akla..
Yolsuzlukları soruşturmanın bir bedeli var Türkiye’de!
Ve Yavuz Selim Demirağ’ın “TSK’ya İndirilen Balyoz: Digital Terör” adlı yeni kitabı duruyor önümde. Kitap, Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın aynı zamanda bilimsel bir makale olan sunuş yazısı ile başlıyor.. Özdağ, Türk ordusuna karşı operasyonun dış kökenlerini de inceliyor. Mesela dönemin ABD Savunma Bakanı Rumsfeld’in, “Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçirilmesi, AKP Hükümeti’ne karşı değil AKP Hükümeti’nin emrini dinlemeyen bazı unsurlara karşı yapıldı” sözlerini hatırlatıyor. Özdağ, fikri kökenlerini daha eskiye bağladığı operasyonun fiilen 2003’de başladığını belirtiyor.
Bana göre operasyon, NATO’ya girdikten sonra Gladyo’nun Türkiye’de de kurulması ile başladı ama Türk ordusuna yeniden topyekûn bir operasyon yapılması 1991’de, George Bush-Turgut Özal görüşmesinden birkaç gün önce, Ankara’da Turgut Özal-James Baker görüşmesinde kararlaştırıldı. (Bu konuyu yarın, Büyük Resim başlıklı dizi yazımda inceleyeceğim.)
Kitap çok titiz bir çalışmanın ürünü ve delil olarak gösterilen dijital verilerin, sahte olduğunu, sonradan üretildiğini, gerçekleriyle kıyaslayarak ispatlıyor.
El Kaide niçin Müslümanları hedef alıyor?
Lübnan’daki Şii örgüt Hizbullah’ın lideri Hasan Nasrallah, dün El-Manar televizyonuna yaptığı açıklamada, ABD, İsrail, Suudi Arabistan ve El Kaide’nin, Suriye’ye karşı aynı tarafta olmasını şaşırtıcı bulduğunu söyledi. Nasrallah “Suriye hükümetine karşı bu ittifak sizce de şaşırtıcı değil mi? Asıl savunmada olan ABD ve İsrail’e boyun eğmeyen Suriye yönetimidir” diye konuştu.
Nasrallah, Türkiye’nin adını zikretmedi. Herhalde Türkiye’den yine de ümitli. En azından Türk halkının büyük çoğunluğunun, ABD ve İsrail’in yanında yer almadığını biliyor. Yine Tayyip Erdoğan’ın İsrail aleyhindeki söylemi de durumu biraz karmaşık hale getiriyor.
Tayyip Erdoğan, İsrail’in Filistin ve Lübnan’daki katliamlarına karşı çıkıyor ama Suriye’deki silahlı muhaliflerin desteklenmesi konusunda, İsrail ile aynı tarafta yer alıyor. Nasrallah bu durumda ne desin?
***
Nasrallah, geçtiğimiz Ekim ayında yaptığı konuşmada da “Yeni Orta Doğu Projesi, bölgeyi ırki, etnik, mezhepsel esaslara göre ayırmayı ve kurulacak küçük devletler arasında çatışmalar yaratmayı hedeflemektedir. Bu şekilde İsrail, bölgedeki tek güçlü demokratik ülke olarak varlığını sürdürecektir. El Kaide’nin 4 binden fazla intihar eylemi gerçekleştirdiklerini duydum. Onlar, bu eylemlere şehadet eylemleri demektedir. Soruyorum: Bu operasyonlardan kaç tanesi Amerikalıları hedef aldı? 200 mü, 400 mü, 300 mü, 1000 mi? 3000’den fazla intihar eylemi, Irak halkına, askerine ve polisine yönelik olarak yapılan eylemlerdi” demişti..