MİT Yasası ekonomiyi de vuracak

MİT yasa tasarısı kanunlaşırsa ekonomiye iki açıdan zararlı olacaktır. Birisi, Türkiye’de demokrasi ve insan hakları ihlallerini artıracağı şeklindeki siyasi beklentileri artıracaktır... Diğeri de ortaya haksız rekabet yaratma endişesi çıkacaktır.
Bütün dünya, Türkiye’de demokrasi ve insan hakları konusunda endişe ediyor. Bu endişeleri de en üst düzeydeki yöneticiler ve dünya medyası dile getiriyor.
ABD Merkez Bankası FED’in bir raporunda Türkiye, dünyanın en kırılgan ülkesi ilan edildi. Başbakan AB’ye gittiğinde kendisi ile ortak basın toplantısı düzenleyen AB Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, çok açık olarak Türkiye’de hukukun üstünlüğünün korunması ve erkler ayrılığı ilkesine saygı gösterilmesini istedi.
Sonuç olarak, Türkiye’de yaşanmakta olan demokrasinin askıya alınma süreci, yabancı sermayeyi ve Türkiye’de yatırım yapacak sermayeyi korkutuyor. Yabancı sermaye Türkiye’yi güvenli liman olarak görmüyor. Hatta varlık barışı gibi yollarla Türkiye’ye geri dönmek isteyen yerleşiklerin yurt dışındaki paraları da gelmekten vazgeçiyor.
Borsadaki sıcak para, bir yandan borsada endeks düştüğü için, diğer yandan kur arttığı için çıkmıyor. Eğer çıkarsa çok büyük zarar edecektir. Ne var ki siyasi gidişatın daha büyük zarar vereceği kanaati oluşursa, borsadaki sıcak para da çıkabilir.
Dahası, yerli yatırımlar da ertelenebilir. Zira yatırımlar için siyasi istikrar ekonomik istikrardan daha önemlidir.
İşte MİT yasa tasarısı, askıya alınsa bile siyasi iktidarın ve Başbakan’ın gerçek niyetini ortaya çıkardığı için, bu korkuları artırdı.
Büyük firmaların, gelir tabloları ve bilançoları internet sayfalarında yayınlanıyor. Ancak işletmelerin detaylı ticaret, yatırım ve diğer işlemleri, müşteri ilişkileri, yasal çerçevede kalmak üzere, bu şirketlerin özelini oluşturuyor. Aksi halde başkaları öğrendiğinde hem haksız rekabet ortaya çıkar, hem de rakip firmalar bu bilgilere ulaşarak firmaya zarar verebilir.
MİT yasa tasarısının, bankalara, firmalara ve fertlere zarar verebilecek ilgili maddesi şöyledir:
“Kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki kurum ve kuruluşlar ile diğer tüzel kişiler ve tüzel kişiliği bulunmayan kuruluşlardan bilgi, belge, veri ve kayıtları alabilir, bunlara ait arşivlerden, elektronik bilgi işlem merkezlerinden ve iletişim alt yapısından yararlanabilir ve bunlarla irtibat kurabilir. Bu kapsamda talepte bulunulanlar, kendi mevzuatlarındaki hükümleri gerekçe göstermek suretiyle talebin yerine getirilmesinden kaçınamazlar.”
Bu tasarı MİT’i bugünkü siyasi iktidarın tercihlerine cevap verecek şekilde düzenlenmiştir. Bu haliyle MİT, devletin değil, siyasi iktidarın bir kurumu haline sokulursa, risk daha büyük olacaktır.
Tasarı MİT’e bankaların ve fertlerin finansal bilgilerine sınırsız erişim yetkisi veriyor. Bankalar ekonomik sorunlarda ilk sıradadır. Buna rağmen tasarı bu haliyle çıkarsa, bankacılık da yapılamaz hale gelir. Bankacılık sektörü müşterisine güven vermek zorundadır. Bu güven tamamen müşteri sırlarını saklama esasına dayalıdır.
Aynı şekilde kişilerin de finansal bilgileri, siyasi tercihi nedeniyle kendisi için bir tehdit aracı haline gelebilir.
Aslında bankalara ait bazı bilgiler SPK ve BDDK’ya bildiriliyor. Ne var ki MİT, devletin değil de siyasi iktidarın bir kurumu gibi çalışırsa, elde ettiği bilgileri, yandaş firmalara aktarabilir. Bu söylediklerimiz bu tasarı yasalaşırsa ortaya çıkacak yeni MİT’in resmidir. Maalesef siyasi iktidar tarafından firmalar arasında bugün yapılan ayırım, insanların bu şekilde düşünmelerini zorluyor.

Yazarın Diğer Yazıları