Milyonlarca insan neden Türkiye'ye sürülüyor?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye'de iç savaş başlatılmadan hemen önce 911 kilometrelik Türkiye-Suriye sınır boylarının 49 yıllığına İsrail'e verilmek istenmesi üzerinde durdu. Vatan kiralama girişimi, Türkiye'yi yöneten kadronun Suriye'de gerçekte ne yapmak istediğini veya hangi projeyi uyguladığını gösteren tarihi bir delildir. Dolayısıyla her gün sorgulanmasında fayda vardır, çünkü Türkiye-Suriye sınırının yarısı Türkiye-ABD, diğer yarısı da Türkiye-Rusya sınırı haline gelmiştir!
Kılıçdaroğlu, şöyle dedi: "Neden Suriye sınırını, mayınlar temizlendikten sonra 49 yıllığına yabancı bir ülkeye vereceğiz, neden? Kim telkin etti size? Önce kararname çıkardılar, CHP iptal ettirdi, sonra kanun çıkardılar, Anayasa Mahkemesi'ne gittik, kanunu iptal ettirdik. Türkiye sınırına yabancı bir devlet gelip yerleşseydi bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin durumu ne olurdu?
Neden Büyük Orta Doğu Projesi'nin eş başkanlığına soyundunuz? Hiç düşünmedin mi sana bu eş başkanlığı veren yarın nasıl bir görev verecek diye? Tarih bilgisinden yoksun olanlar buna balıklama atladılar. Yine biz söyledik; ÖSO ile senin ne işin var? Suriye'yi bölme konusunda neden bu işe soyunuyorsun? 'ÖSO'yu biz Amerika ile beraber kurduk' diyor. Sana …. görevi verdiler, farkında bile olmadın. Biz ÖSO'nun hamiliğine soyunduk aynı zamanda. Para, silah verdik, eğittik aynı zamanda. Biz yıllar yılı 'yanlış yapıyorsunuz, Türkiye'nin başını belaya sokmayın' dedik."
***
Türkiye'nin neden bir göçmen toplanma merkezi haline getirildiği konusundaki yazılarım üzerine, yazar Haluk Başçıl, bir mektup gönderdi:
"Sayın Arslan Bulut
Suriyeli, Iraklı, Afganistanlı göçmenlerin dramı ve ülkemizin bu göç karşısında yaşadığı sorunlar giderek ağırlaşıyor. Yazılarınızda bu sorunu birçok boyutuyla ele alıyorsunuz.
ABD'nin (bırakalım Suriye'yi) daha Irak'a, Afganistan'a saldırmadan önce, 2000 yılında başlatacakları savaşların yol açacağı göçü öngördüğünü, çözümler geliştirdiğini ve bir planlamaya gittiğini görüyoruz. Bunu gizli saklı da yürütmediler. Açık açık yazdılar, tartıştılar.
ASAM (Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi), RAND'ın 2000 yılında yayınladığı raporu, 'Türk Batı İlişkilerinin Geleceği: Stratejik Bir Planlamaya Doğru' adıyla 2001 yılında kitaplaştırdı. Bu kitapta ABD'nin Avrupa ve Ortadoğu uzmanlarından Ian O. Lesser'in 'Değişmekte Olan Türkiye'de Batı'nın Çıkarları' başlıklı makalesinde, 'Türkiye, uluslararası alanda kendini uzun süredir bir köprü niteliğinde görürken, Batı'da Soğuk Savaş sonrasında bile Türkiye'yi Avrasya ve Ortadoğu kaynaklı istikrarsızlıklara karşı bariyer olarak görme eğilimi vardır' denilmektedir.
Yine Alfa yayınlarının Temmuz 2000'de çıkardığı 'Balkanlar'dan Batı Çin'e Türkiye'nin Yeni Jeopolitik Konumu' kitabında ise Ian O. Lesser, bu kez 'Köprü mü Engel mi? Soğuk Savaşın Ardından Türkiye ve Batı' başlığı altında Türkiye'nin yeni rolünü, 'Avrasya ve Ortadoğu kaynaklı istikrarsızlıkların yol açacağı kitlesel göçte, göçmenler için bir köprü değil bir engel' olarak tariflemektedir.
***
Kısacası, istikrarsızlığa itilen, savaş alanı haline getirilen Afganistan (Avrasya) ve Irak-Suriye (Ortadoğu) insanının, kitleler halinde yerini yurdunu terk ederek, yollara dökülmesi sonucunda, Türkiye, bu insanların Batı'ya ulaşmasında köprü değil bir bariyer olarak görevlendirilmiştir. Türkiye, engelin önünde suyun göllenmesi gibi göçmenlerin de giderek gölleneceği bir toprak olarak planlanmıştır.
Ülkemizi yönetenlerin (politikacı, bürokrat, danışman ve güvenlik yapılanmalarında görev yapanların ...) alenen yazılan, çizilen bu emperyalist stratejiden habersiz olmaları mümkün mü?
Ülkemizi yönetenlerin onayıyla ABD-İsrail'in olası İran saldırısı, savaşın yaratacağı kitlesel göç, Batı'nın Türkiye'de oluşturduğu 'engel' olmakla birlikte Türkiye'yi de çökertmeye adaydır.
Saygılarımla."