Milliyetsiz küresel vizyon olur mu?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TRT Haber'de dış politika gündemini değerlendirirken değerlere ve ilkelere dayalı politika üretiminin eksikliğine işaret ederek, "Batı için üretilmiş gerçeklik algısı Ukrayna'da bir hareketi desteklerken, Filistin'de başka bir hareketi destekliyor, günün sonunda aslında aynı denklemin aşağı yukarı olduğu bir noktada iki taraf da... Eğer Ukrayna için bir argüman getiriyorsanız, aynı argümanı Filistin için de getirmeniz gerekiyor." dedi.
Fidan, "Filistin meselesinde Batı'nın hem kendine söylediği bir yalan var hem dünyaya söylediği bir yalan var, o yalan üzerine de açıkçası ciddi bir sistem kurulamaz, yani giderek büyük bir kan kaybı da oluyor, onu da görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Fidan, "Buradan barışa gitmezsek, kalıcı bir barışı tercih etmezsek, kalıcı bir savaş bölgede ve istikrarsızlık bizleri bekliyor. Bu kimsenin tercih etmeyeceği bir senaryo diye düşünüyoruz." diye konuştu.
Önemli bir konuşmaydı...
***
Bölgedeki krizin sonunda nasıl bir senaryonun gündeme gireceği konusunda ise Sabah gazetesinde Bercan Tutar’ın öngörüleri var. Zaten yazısının başlığı “İsrail sonrası yeni Ortadoğu’ya doğru” şeklinde...
Tutar, Rusya ve Çin gibi aktörlerin bölgedeki jeopolitik inisiyatifi Batı'ya ve şımarık çocuğu İsrail'e bırakmama konusunda hayli kararlı bir duruş sergilediğini belirterek “Bu konuda yeni bir global konsensüsten bahsedebiliriz. (...) Bu yeni küresel bilinç ve kararlılık, post-siyonist döneme girdiğimize işaret ediyor.” diye yazdı.
Tutar’a göre “Bu yeni tablo Filistinlilere kurtuluş getirirken Türkiye, Çin ve Rusya liderliğindeki yeni dünyanın meşruiyetini hem bölgesel hem küresel düzeyde daha da sağlamlaştıracaktır. Hamas'ın saldırısı bir milat olacaktır. İsrail, ne yapsa hangi katliam ve soykırım planlarını uygulasa da bölgeye dayatılan siyonist paradoksu miadını doldurdu. İsrail sonrası yeni bir Ortadoğu için bütün şartlar oluşuyor, geri sayım başladı artık...” diye yazdı.
***
Tutar’ın, bu görüşleri, Türkiye’nin Osmanlı misyonu ile hareket ederek, Rusya ve Çin ile birlikte çok kutuplu yeni dünyanın liderlerinden biri olacağı kabulüne dayanıyor. Tutar, “Türkiye yüzyılı”nın da böyle gelişeceğini söylüyor.
“İsmet İnönü’nün ABD’ye yaptığı ‘Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de o dünyada yerini alır’ uyarısında olduğu gibi” diye düşünebilirsiniz ama arada çok büyük bir fark var... Tutar’ın önceki söylemlerine göre millî devletin yerini de çok uluslu başka bir devlet alacak! Ona göre tam da bu sebeple millî devleti benimseyenlerin, yeni vizyonu anlaması mümkün değil!
***
Burada ufak bir sorun var... Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanlığı konusunda anlaşarak Libya ve Suriye’nin parçalanmasında ABD ile birlikte hareket eden Tayyip Erdoğan veya onun yerine geçecek kişi, aniden dönüş yaparak Rusya ve Çin ile birlikte mi hareket edecek? Bu, nasıl olacak? Daha doğrusu, geçmiş ilişkiler ve kişisel dosyalar, ABD’den kopmaya engel teşkil etmeyecek mi?
Bunu aştılar diyelim... Osmanlı veya ondan önce Selçuklu, ondan da önce Göktürkler ve Hunlar, kendi vizyonlarını uygularken, dönemin diğer güçlü devletleriyle ittifaka mı girdi yoksa kendi küresel projelerini mi uyguladı?
Özetle nüfusunu değiştirmekte olduğunuz Türkiye’yi süper güç yapsanız, ne olur? Sonunda Türk Milleti, elindeki devleti kaybetmiş olur... Üstelik bugün Türk adına tahammül edemeyenler, yarın Türkiye adını da değiştirir; Türk Milleti’ni, kendi vatanında Filistinlilerin durumuna düşürür!
Türkiye, elbette küresel vizyon sahibi olmalıdır ama milliyetsiz değil...