Milliyetçiler uyanık olsaydı…

Tayyip Erdoğan'ın Kanal İstanbul adı verilen proje için neden bütün uyarılara rağmen "isteseniz de istemeseniz de" veya "çatlasanız da patlasanız da yapacağız" dediği hâlâ tam anlaşılmış değil.

Bu konuyla doğrudan ilgili olarak Erdoğan'ın 11 Mayıs 2016'da Balkan Ülkeleri Genelkurmay Başkanları toplantısında yaptığı bir konuşma var.

Konuşmanın Karadeniz ile ilgili bölümü aynen şöyleydi:

"Balkan ülkelerinin NATO, Avrupa Birliği ve AGİT başta olmak üzere Avrupa Atlantik kurumlarıyla entegrasyon süreçlerine yönelik desteğimizi bir kez daha burada teyit ediyorum. Kapasite geliştirme çabalarınıza katkılarımızı NATO kapsamında da sürdüreceğimizi yine vurgulamak isterim. Karadeniz'i, kıyıdaşlar arasında işbirliğini esas alan güvenlik işbirliği temelinde tekrar bir istikrar havzası kılmalıyız. Kısa bir süre önce Stoltenberg ülkemizdeydi. Ziyareti sırasında kendisine söyledim; 'Bakın' dedim, 'Karadeniz'de görünmüyorsunuz. Karadeniz'de görünmeyişiniz Karadeniz'i adeta Rusya'nın bir gölü haline dönüştürüyor.' Burada kıyıdaş ülkeler olarak hepimiz üzerimize düşen görevi yapmak durumundayız. Olayın gerek hava gerek deniz gerek kara bütün alanlarda atılması gereken adımları NATO üyeleri olarak hep birlikte atmak zorundayız."

***

Bu konuşmanın Kanal İstanbul ile ilgisine, Cumhuriyet'te Mehmet Ali Güller işaret etmişti.

"Kanal İstanbul: NATO'ya Karadeniz yolu" başlıklı ve 16 Aralık 2019 Pazartesi tarihli yazısında Güller, bu konuşmayla birlikte şu bilgileri de hatırlatmıştı:

"8-9 Temmuz 2016'da Varşova'da yapılan zirvede NATO'nun Karadeniz'deki varlığının artırılması karara bağlandı. Sonuç bildirgesinde, Rusya'nın Karadeniz'deki askeri varlığının müttefikler ile diğer ülkelere karşı risk oluşturduğu savunuldu.

Ardından NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg imzasıyla yayımlanan 'NATO: Gelecek İçin Hazır' adlı belgede, 'NATO Standing Naval Forces in the Black Sea'nin 2018 ve 2019'da Karadeniz'deki varlığını artıracağı ve bu denizde yıl boyunca toplam 120 gün bulunmayı hedef aldığı ilan edildi.

Görüldüğü gibi, AKP'nin Kanal İstanbul projesi, ABD'nin yıllardır uğraştığı Karadeniz'e yerleşme hedefini kolayca yerine getiriyor.

Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin karşısında cephe kuran ve güneyde Türkiye'ye karşı 'terör koridoru' inşa eden ABD'yi, AKP hükümeti eliyle bu kez kuzeye, Karadeniz'e yerleştirmek, ancak ve ancak bir 'devlet intiharı' olur!"

***

Konuyu, Meclis'te Prof. Dr. Ahad Andican da gündeme getirdi ve Erdoğan'ın Stoltenberg'e ne dediğini anlattıktan sonra, "Türkiye Kanal İstanbul Projesi aracılığıyla, önümüzdeki yıllar içinde ABD ile Rusya arasındaki bir çatışma eksenine sürükleniyor. Cumhurbaşkanı aslında bunu çok iyi biliyor ama iç siyasette yaptığı gibi 'aldatıldım' diyerek bu işten kurtulabileceğini düşünüyor. Bugün Suriye'de ABD'nin çizdiği çizgilerin dışına çıkamayan iktidar, Kanal İstanbul inşa edilirse, ABD'nin Montrö'yü delerek Karadeniz'e çıkma baskılarına dayanabilecek mi? Gerçi Kanal İstanbul yapılsa bile o tarihte Sayın Cumhurbaşkanı ve AKP tarih olacaktır ama bu sorunlarla o günkü yöneticiler uğraşmak zorunda kalacaktır." dedi.

***

Erdoğan, küresel güç konumundaki ABD'nin dayatmalarına gerçekte hiçbir zaman direnmedi. Fakat ABD projelerini, Türk kamuoyuna "milli proje" veya "milli politika" gibi göstermeyi başardı. ABD dayatmasıyla Suriye'ye müdahalenin "Yeni Osmanlı Projesi" diye propaganda edilmesi ve sadece AKP'ye destek verenlerin değil, milliyetçilerin bir kısmının da bu söylemlere inanması ve bu suretle uyaranların etkisinin kırılması, Türkiye'yi kuşatılmış bir ülke haline getirdi. Milliyetçiler birlik içinde ve uyanık olsaydı, bu dayatmaların hiçbiri hayata geçirilemezdi.

Yazarın Diğer Yazıları