Milli ve ahlâklı politika böyle mi?

Son günlerde, Türk Lirası'nın bütün yabancı paralar karşısında değer kaybetmesi üzerine, iktidar çevreleri tarafından, hükümetin "milli ekonomi ve bağımsız Türkiye" hedefini engellemek isteyenlerin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ı hedef aldığına dair propagandalar yapıldı. Şimdi de "ekonomi yönetiminin, milli ve ahlâklı hatta gözünü vicdanını Londra'ya, Frankurt'a, New York'a çevirmemiş kişilerden oluştuğu" iddia edildi.

Belirtmeliyim ki sadece ekonominin değil bütün devlet yöneticilerinin milli düşünceye sahip olması, ahlâklı olması hepimizi sevindirir.

Yalnız, geçen gün sorduğum şu soruya kimse cevap vermedi:

"18 yılın neresinde, hangi anında, milli ekonomi ve bağımsız Türkiye anlayışı vardır?

***

Önce iddia sahiplerinin ne dediğine bakalım. A Haber'in canlı yayınında "Döviz kuru üzerinden manipülasyon! Türkiye'nin milli ekonomisi kimleri neden rahatsız ediyor?" başlığı altında konuşanlardan AKP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Türkiye de son dönemde, bölgesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde Libya'dan tutun, Doğu Akdeniz, Suriye ve diğer" alanlardaki operasyonlara kadar oyun kurucu ve bozucu olarak tarihi inisiyatifler alan bir ülke. Bu tabi birtakım rahatsızlıklar uyandırıyor." dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter de "Şu anda kur saldırıların beşincisi ile karşı karşıyayız. Niye? Ekonomi yönetimi milli, ahlâklı… Ekonomi yönetimi bugünkü Türkiye'de gözünü vicdanını Londra'ya, Frankurt'a, New York'a çevirmemiş kişilerden oluşuyor. Şimdi Türkiye, Londra'daki tefecilerin, simsarların ağzına bakmıyor. Türkiye ekonomisi bağımsız... Kendi ayakları üzerinde duruyor." ifadelerini kullandı.

***

Bu arada Bağımsız Türkiye Partili okurlar da "Çözüm, milli ekonomi modeli" diyerek merhum Haydar Baş'ın kitabını hatırlattı...

Bir defa daha altını çizmeliyim ki, "milli ekonomi modeli" yeni bir keşif değildir. Batı'da "Keynes modeli" olarak bilinir. Üstelik "Milli Ekonomi Modeli" kitabının yayınlanmasından çok önce, Keynes modelini Hitler'in başarıyla uyguladığını, savaştan sonra Almanya'daki "Erhard mucizesi"nin de Keynes'in önerdiği model olduğunu gündeme getirmiştim.

Atatürk döneminde Türkiye'ye gelmiş Alman bilim adamlarından Gerhard Kessler, merhum Kemal Cabioğlu'na "Hitler para bastı. Yedi milyon işsize iş verdi. Parayı da üretime verdi. Ekonomide canlılık oldu. Alman milletine hedef gösterdi ve ümit verdi. Varlıklı kesimden, fedakârlık istedi" diye birinci Alman mucizesini anlatmıştı.

***

Gelelim, ekonomi yönetiminin milli ve ahlâklı olduğu iddiasına… Nasıl yani? Ne kadar milli ve yerli varlık varsa "babalar gibi satmak" mı milli ve ahlâklı yönetimdir?

Ekonominin nasıl yönetildiğini, 1 Şubat 2017 tarihli, "Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Mehmet Bostan" imzalı belgeden okuyalım:

"Türkiye Varlık Fonu için yaptığınız ve yapacağınız mali denetim ve ilgili çalışmalara ilişkin elde edilen her türlü veri ve değerlendirme sonuçlarını içeren ara raporlarınız ve raporlarınızı McKinsey Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. yetkili proje takımı ile paylaşılmasına izin verir ve paylaşılmasını rica ederim."

Gözünü, vicdanını Londra'ya, Frankurt'a, New York'a çevirmemek böyle mi oluyor?

Türkiye'yi kuruluş rayından çıkarmak, "Ne mutlu Türk'üm diyene"den "Türküm, doğruyum, çalışkanım"dan vazgeçmek mi milli ve ahlâklı oluyor?

Büyük Orta Doğu Pojesi eş başkanlığı mı milli, yoksa İstanbul'da tezgâhlanmış Arap Baharı mı?

Yoksa İhvancıların silahlandırılıp eğitilmesiyle iç savaşa sürüklenen Suriye'nin kuzeyinin boşaltılarak burada bir terör devleti kurulması mı milli ve ahlâklı politika?

Yazarın Diğer Yazıları