Milli iradeye herkes boyun eğecektir!
Seçim sistemindeki bütün sakıncalara rağmen eğer bir milli iradeden söz edilecekse ve demokratik kurallar gereği bu iradeyi TBMM temsil eder.
İlân edilen seçim sonuçlarına göre seçmenin yüzde 47’sinin oyunu almış olmak milli iradeyi temsil etmek değildir. Yüzde 47 değil, yüzde 67 de olsa durum değişmez.
Milli irade, milletin tümünün ortak iradesidir.
Eğer bir konuda ortak irade yoksa, farklı siyasi partiler farklı görüşler ileri sürüyorsa, bu görüşlerin milli iradenin eseri olduğunu söylemek, ancak kendini kandırmak olur.
Fakat öyle zamanlar gelir ki, milli irade, siyasette temsil olunmasa bile kendi nehir yatağını bulur. Milli mücadele işte böyle bir iradenin eseridir.
* * *
Milli irade, elbette yaşayan bir millet varsa söz konusu olabilir ama milletin yaşaması zaten tarih bilincine bağlıdır. Dolayısıyla asıl milli irade, milleti millet yapan özelliklerdir.
Zaman zaman milletin de gaflete düştüğü anlar olur. O zaman milli iradeyi kendi vicdanında taşıyan bir kadro gelir ve gereğini yapar. Eğer böyle bir kadro gelmezse millet, tarih sahnesinden silinir.
* * *
Türkiye’de milli irade kavramını şemsiye gibi kullanan bir siyasi kadro vardır ama onlara göre Cumhuriyetin kuruluş felsefesini temsil eden Ankara bir şer merkezidir.
Buna rağmen Ankara’yı dönüştürmek, Türk devletinin merkezi olmaktan çıkarmak ve Hıristiyanlık temelinde federe devletlerden oluşan bir federasyona dönüştürmek için içerdeki etnik ırkçılar koalisyonunun çabaları yetmemektedir. Dolayısıyla dışardan destek almaları gerekmektedir. Bunu 15 yıl önce tespit ettiklerinden, milli görüş gömleğini çıkarmak, gerekirse papaz elbisesi giymek gibi bir yol seçmişlerdir.
Papaz elbisesi giymekle kalmamışlar, “Eşhedu en la ilahe illallah, Muhammedûn Resulullah” şeklindeki İslâmiyetin temelini bile ortadan kaldırmışlar, dinlerarası diyalog adına, Hz. Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğu kabulünü kullanmamayı tavsiye etmişlerdir!
Zaten şer merkezi olarak gördükleri Ankara’daki yapıyı yıkmak için, Hıristiyanlık temelindeki bir yapıdan destek almaları şarttı. Onu da “Brüksel’in şefaati” diye tanımladılar.
Hz. Muhammed’i İslamiyetin temelinden kaldırmaya çalışan bu zihniyet sahiplerinin sığınacakları merkezlerden biri idi Brüksel. Diğeri de önceleri Washington idi. Son günlerde ağırlık merkezi Londra’ya kaydı.
* * *
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, “Hiçbir bariyer, hiçbir engel, hiçbir zorlama Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik yürüyüşünü durdurmaya muktedir olamayacaktır. Herkes ama herkes milli iradeye ram olmak (boyun eğmek) durumundadır” diyerek, kendine göre bir milli iradeden bahsediyor.
AKP’nin iradesi, milli irade değildir. O halde bu partinin politikalarını milli iradenin tecellisi olarak sunmak bilim dışı olduğu gibi aynı zamanda ahlâk dışıdır.
Çünkü yalandır.
Türk Milleti, Ankara’yı hiçbir zaman şer merkezi olarak görmemiştir. Ankara, Türk Milleti için bağımsızlığın kalesidir. Türk Milleti, şefaat unsuru olarak Hz. Muhammed’i görmüştür. Hıristiyan merkezlerini şefaat kapısı olarak görmek, Türk Milleti’nin imanına aykırıdır.
Milli irade, milletin yaşama iradesidir.
Brüksel’in, Washington’un ve Londra’nın iradesi ise Türkiye’yi federal bir Hıristiyan devleti haline getirmektir.
Dolayısıyla şu ana kadar uygulanan AB politikalarının tamamı, meseleye bilimsel bakışla bakılırsa Türkiye’nin bölünmesine hizmet demektir. Elbette bu politikalardan sadece AKP sorumlu değildir. Ancak AKP, Brüksel’in şefaatine sığınmış bir partidir.
Diğerlerinde bu sığıntı psikolojisi yoktu. Nitekim, bir ara Avrupa gazeteleri, AKP’nin politikasına atfen Türkiye için “sığıntı damat” ifadesini kullanmıştı.
* * *
Hakimiyet kayıtsız şartsız milletin ise millet sadece AKP’ye oy verenlerden oluşmuyor. Milletin çoğunluğu AKP’ye oy vermeyenlerden oluşuyor.
Tabii bunun fazla bir önemi yok. Çünkü asıl olan, milletin yaşama iradesini temsil etmektir.
AKP, milletin yaşama iradesini değil, Avrupa’ya teslim olmasını temsil ediyor.
“Seçmenin yüzde 47’si teslimiyetçi mi olmuştur?” diye sorulabilir.
Hayır, seçmen, din istismarı ile aldatılmıştır.
Milli iradeyi, esas olarak milletin yaşama ve büyüme iradesini kendi vicdanında taşıyanlar temsil eder. Herkes bu iradeye boyun eğecektir!