Referandum kampanyasındaki tuhaflıklar devam ediyor!.. "Tarafsız yargı için evet"... İyi de bu doğruysa, "Bugüne kadar yargı taraflıydı" anlamı çıkıyor... O hâlde bunun hesabını kimden soracağız? Türkiye'yi son 15 yıldır tek başına yöneten Makedonya hükûmetinden mi?
Çift başlılık ortadan kalkacakmış!.. Son 15 yıldır Türkiye'nin elini ayağını bağlayan, ülke ekonomisinin dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmesine taş koyan o sinsi 'ikinci baş' kimdir Allah aşkına? İsmini bilsek de taşa tutsak meselâ!.. Böyle yapalım ki "Güçlü ekonomi ve büyük Türkiye için evet"in bir anlamı olsun!..
Bundan sonra Meclis'i ve hükûmeti millet seçecekmiş!.. Tam bir IQ patlamasının ürünü olan bu sloganları bulanlara sormak lâzım: Şimdiye kadar kim seçiyordu? Tarla bitkileri mi? 12 Eylül'deki Millî Güvenlik Konseyi'nin tayin ettiği Danışma Meclisi gibi bir Meclis oluşuyordu da bizim haberimiz mi olmuyordu? Ama Allah var, sıkıyönetim uygulamasının kaldırılacak olması iyi oldu!.. Keşke 2019 beklenmeyeydi de geceleri sokağa çıkma yasağı hemen biteydi!..
"Bürokrasinin azalması ve hizmetin artması için evet"... İşte beyin yakan sloganlardan birisi de bu... Şimdiye kadar bürokrasiyi azaltmayan Artuklular'ı ve yan gelip yatan, bir türlü hizmeti arttırmayan Germiyanoğulları'nı cezalandırmanın sihirli yöntemi!.. Bulandan Allah razı olsun!..
"Vatan için, devlet için, millet için, bayrak için, birlik için, dirlik için evet"... Buna kimsenin itirazı olamaz!.. Bunu sağladığımız gün Şivan Perver'le kutlama yapıp, üstüne düetle taçlandırmayanın gözü çıksın!..
Yalnız kadı kızının kusuru ayarında küçük bir eksiğimiz var, o da milletin adı... Şimdilik 'tek' geçiyoruz, ad bulduğumuz gün onu da müjdeleyeceğiz elbette!.. 'Aziz' olduğunu bildiğimiz ama adını henüz bilmediğimiz milletimiz konusunda çalışmalarımız son hızla sürmektedir!..
"İcraatçı hükûmet ve güçlü Meclis için evet"... Eh, maddeleri tek tek bir türlü anlatamazsanız böyle özensizce uydurulmuş sloganlara kalırsınız... 'İcraatçı hükûmet' kavramı siyasî literatüre fecaat olarak geçmeye hazır... 'Güçlü Meclis'ten kasıt dünya halter şampiyonasına katılacak Meclis'se amenna ama "Yeni anayasayla Meclis zayıflatılıyor" iddiasını çürütmek içinse, pek yiyen yok gibi!..
Eleştiri eleştiri de bir yere kadar!.. Doğru olanın da hakkını teslim etmek lâzım!.. Meselâ "Terörün kökünü kazımak için, güzel ve huzurlu yarınlar için evet"... Buna tüm kalbimizle evet!.. Neydi o eskiler öyle? Teröristlerle masalara oturmalar, ne isterseler vermeler, operasyon durdurmalar, görünce görmezden gelin talimatları, saraylarda mutabakatlar... Hepsini Tutsiler yapmıştı zaten!..
Bu slogan, yeni anayasa tasarısının hangi maddesine denk geliyor, daha doğrusu hangi maddesinden imalâta geçiliyor bilmiyoruz ama gönlümüzü fethetti doğrusu!.. O yüzden tüm kalbimizle evet!.. Ayrıca kalbin yanına karaciğeri de ekleyebilirim... Yetmezse böbreğin biri de olur... Zaten iki tane var...
***
Pazar günü Ankara'daki 'evet programı' dolayısıyla otobüsler ve metro bedavaydı... Bu 'kul hakkı'na girmiyor değil mi? 'Hayır' diyenlerin de vergileriyle bütçesi oluşan belediye elindeki imkânı nasıl da adâletsizce kullanıyor...
Bu küçük değil, çok büyük bir ayrıntı... Kendilerinden olmayanlara nasıl baktıklarını, onların aslında nasıl bir hukuka sahip olduklarını ifşa anlamında büyük bir ayrıntı...
İşin içinde 'taraflar'ın olduğu bir konuda kamu imkânı bir tarafın lehine seferber ediliyor... Buna İslâm'da 'helâl' olmayan bir şeye 'helâl' dememin hükmünü bilen kim hangi cesaretle 'helâl' diyebilir? Şayet birileri buna 'helâl' diyebiliyorsa, böylelikle 'karşıdaki'ni nasıl gördüğüne dair iç dünyasını da kusuyor demektir... 'Karşıdaki', yani hukuku olmayan, hakkı yenmiş yenmemiş umursanmayan, öteki!..
Nereden nereye? Ne de güzel anlatırlardı Hz. Ömer'in özel işinde özel mum, devlet işinde devlet mumu yakmasını, Yahudi'nin toprağına yapılan câminin yıkılmasını... Ömer b. Abdülaziz'in tek gömleğini ve ibretlik binlerce adâlet kıssasını...
Şimdi her şey mübah, meşrû ve helâl öyle mi? Mağduriyet ve 'zenci Türk' edebiyatından havalanıp gelinen ibretlik son nokta!..
