Millete neyi göstermek gerekiyor?

Osmanlı İmparatorluğu, çöküş sürecini durduramadı. Çünkü o zaman da Osmanlı’nın çöküşü bir Batı projesiydi. Hatta, orduların dağıtılması ve Ankara çevresinde kurulacak devletçiğe sadece polis gücü bulundurma yetkisi verileceği bile konuşuluyordu. İngiltere ve Fransa, önce Osmanlı’yı borçlandırdı, ardından devletin vergi gelirlerine el koydu, ardından sanayisini çökertti. ABD ve Rusya’nın da katkılarıyla Balkanlar’daki isyanları ve Ermeni isyanlarını örgütlediler. ABD’nin kurduğu kolejler vasıtasıyla Balkanlar süratle Osmanlı’dan kopartıldı. Ardından Ege ve Karadeniz’e dışarıdan Rum nüfus gönderilerek, Anadolu’nun nüfus yapısı değiştirildi. Her köye bir kilise kurulmaya başlandı.

* * *


Mütarekede ordular terhis edildi. Milli Mücadele, terhis edilmeyen Erzurum ve Ankara’da muhafaza edilmiş kuvvetler üzerinden başlatılabildi.
Atatürk’ten sonra 1939’dan itibaren aynı operasyon bir daha başlatıldı. Önce eğitim alanına girdiler ve 1975 yılında, ABD’de eğitilmemiş bir tek üst düzey yönetici bırakmamak hedefine ulaştılar. Hukuki alt yapıyı, 24 Ocak kararları ve 12 Eylül ile birlikte değiştirmeye başladılar; böylece ekonomik alt yapıya el koyma sürecini başlattılar. Tayyip Erdoğan döneminde satışlar neredeyse tamamlandı. Bu süreç devam ederken televizyon ve medya üzerinden, müzik sektörü ve sinema da kullanılarak kültürel operasyonlarla yeni yetişen nesillerin Türk kültür ve değerlerine bağlılığı kırıldı. Dini grupları ele alarak, buralarda kendi milliyetine düşman insanlar yetiştirmeye başladılar. Sovyetler Birliği’ni sıcak denizlere indirmemek için tasarlanan Yeşil Kuşak Projesi’nde kullanılan kişilere daha sonra cemaat kurmaları için doğrudan istihbarat ve para desteği verildi. Tıpkı Bektaşiliğin Türkler adına Balkanları fethetmesi gibi bu defa devşirme sistemi tersine döndürüldü ve Büyük Orta Doğu Projesi’ne hizmet edecek ama bunu “Yeni Osmanlı’ya hizmet” zannedecek yüksek eğitim almış bir kitle oluşturuldu. Bu kitle, devletin ve milletin bütün kadrolarına sızmaya başladı.

* * *


Son olarak hukuki alt yapıyı da değiştirme yoluna gittiler. Sıra Anayasa’nın değiştirilemez ilkelerine geldi. Camilerde Türk Silahlı Kuvvetleri aleyhinde vaazlar vermeye başladılar. Ordudaki Alevi subaylar bir bir harcandı. Bir kısmı zaten intihar etti. Referandumda da Alevi düşmanlığı yapıldı.
Zaten Türkiye’nin başına bir “Kürt sorunu” sardırılmıştı. Milli direnç odaklarını etkisizleştirdikten ve TSK da sesini çıkaramaz hale getirildikten sonra, Türkiye’yi savaş kaybetmiş gibi PKK ile masaya oturttular.
Türkiye’nin bir bölgesinin ve milletin önemli bir bölümünün, önce özerk bir yapı, ardından bağımsız devlet haline getirilmesi için Amerika’nın tecrübeli bir ekibi Türkiye’ye gönderildi. Bunların içine, milliyetçiler arasından devşirilen birkaç kişi de yerleştirdiler ki “Türkiye’yi bölmüyoruz, büyütüyoruz” propagandası ile milleti oyalasınlar. Tablo budur.

* * *

Milletin önemli bir bölümü, siyasetteki Muaviye politikalarına aldanmış durumdadır.
Emevi politikası, Hz. Muhammed’in ev halkına, yani kızına, damadına ve torunlarına camilerde lanet okutulurken bunu sünnetin gereği diye halka benimsetebilmişti.
Şimdi de Büyük Orta Doğu Projesi’ne, yani 22 İslam ülkesinin bu arada Türkiye’nin de parçalanmasına hizmet, “Yeni Osmanlı’ya hizmet” diye yutturulabiliyor.
Türk Milleti, kendi varlığının, içeriden devşirilmiş bir çete tarafından yok edilmek istendiğini görmezse, Anadolu’da tek bir Türk bile bırakmayacaklardır.
Mesele, olan biteni, yılmadan millete anlatabilmektir. O zaman millet gereğini yapar. Türk’ü savunmak, İslam’ı savunmaktır. Mesaj budur.

Yazarın Diğer Yazıları