Millet "TAMAM" derse sıkıntı yok!
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Tayyip Erdoğan'ın 24 Haziran'daki cumhurbaşkanlığı seçimini ilk turda kazanacağını iddia ettikten sonra "Herkes şimdiden seçim sonuçlarını kabul edip, seçim sonuçları ne şekilde tecelli ederse etsin milletin tercihini saygıyla karşılamak mecburiyetindedir" dedi!
Tayyip Erdoğan ise Numan Bey kadar kesin konuşmadı; "Bizi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına, AK Parti Genel Başkanlığına, Başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığına da milletimiz getirdi. Şayet bir gün milletimiz 'tamam' derse ancak o zaman biz kenara çekiliriz" diyerek kaybetme ihtimalini de dikkate alan bir açıklama yaptı.
Bu konuda söz seçmenin olduğuna göre, "Kör İrfan Bulut" imzalı bir Twitter mesajını paylaşayım:
"Tayyip Erdoğan, 24 Haziran seçimlerinde başkan seçilirse; RTE döneminde yapılan bütün yanlışların düzeltileceğini vaat etmiş... Tayyip Erdoğan, AKP'nin seçim manifestosuna çok iyi çalışmış..."
Bu bakımdan Numan Bey'in mesajı, "Seçimlerde ne pahasına olursa olsun Tayyip Erdoğan kazanacak" diye anlaşılacağı gibi, "Tayyip Erdoğan kaybederse, seçim sonuçlarına saygılı olacağını şimdiden kabul etsin" diye de yorumlanabilir.
Erdoğan da millet "tamam" derse bir kenara çekileceğini söylediğine göre ve moda tabirle sıkıntı yok!
***
Yine Erdoğan, "Bugüne kadar vesayetçilerden darbecilere kadar kim bizi haksız, hukuksuz yere yıkmaya çalıştıysa her seferinde milletimizle birlikte biz karşılarında durduk" dedi.
Merhum Necmettin Erbakan, AKP'nin 28 Şubat ürünü olduğunu söylüyordu ki ben de bu kanaatteyim. Genelkurmay'ın 27 Nisan bildirisi de AKP'nin düşmüş oylarını, yüzde 10 artırmıştı! 7 Haziran seçimlerini tekrar ettirmesini ve kaybettiği iktidarı yeniden ele geçirmesini sağlayan ise askerler değil ama Devlet Bahçeli oldu.
Şimdi ise Abdullah Gül'ün evinin önüne helikopterle Genelkurmay Başkanı indiren, Tayyip Bey'dir! Bu askeri vesayet değil midir?
Geçmişteki askeri vesayet girişimleri bilinçli olarak yarım bırakılmış, bu da AKP'nin ucuz kahramanlık yaparak seçimleri kazanmasını sağlamıştır. 15 Temmuz da AKP'nin devletin bütün iplerini eline almasına yaramıştır. Yalan mı? Olağanüstü Hal şartlarında seçime gidiliyor, Kemal Kılıçdaroğlu'nun "3 M" diye özetlediği güçleri yani Mahkemeyi, Maliyeyi ve Medyayı ele geçirerek, canını sıkan herkesi hapse attıran veya Maliye takibine maruz bırakan, yetmezse medyada aleyhinde kampanya yaptıran, devletin televizyonunda bile diğer adayların konuşmalarına yer verdirmeyen bir anlayışla adaletli bir seçim olur mu?
***
Son notum, Erdoğan'ın "Başka toplumlar, başka devletler, olmayan tarihlerinden efsaneler üretip çocuklarını bunların etrafında toplarken biz var olan hazinelerimizi kullanamıyoruz. İnşallah yeni dönemde en büyük hedeflerimizden biri çocuklarımıza işte böyle bir şuuru aşılayacak eğitim-öğretim sistemimizi hem içeriği hem fiziki altyapısıyla kurmaktır." sözleriyle ilgili!
Halbuki Türk Milleti'nin var oluşunu ve yeniden dirilişini temsil eden kavramlardan Ergenekon, AKP iktidarında terörle özdeşleştirilmek istendi, Bozkurt efsanesi ise aşağılandı.
Erdoğan, 2001 seçimlerinde Devlet Bahçeli'ye "Duydum ki 'Bin bozkurtla Kasımpaşa'ya kadar kovalarım' demiş. Bozkurtlarla mı dolaşıyorsun? Ben eşrefi mahlûk olan insanlarla dolaşmaya devam edeceğim" diye konuşmuştu.
Devlet Bahçeli de "Senin yanında dolaştırdıkların esfel-i safilindir" yani "sefillerin en sefilidir" demişti.
Aslında devlet iktidarını elinde tutanların en büyük korkusu halktır. Türkiye'de halk, demokratik yollarla iktidarları değiştirme becerisine sahiptir. Mesela Meral Akşener'in başlattığı "İyilik hareketi" de bu hedefle yola çıkmıştır. Neden olmasın?
Tekrar edeyim:
Millet "TAMAM" derse sıkıntı yok!