Millet, neden hâlâ Erdoğan’ın ağzına bakıyor?
Tayyip Erdoğan, niçin akı kara karayı ak gösteriyor? Niçin Muaviye’nin erkek deveyi dişi deve diye yutturması gibi CHP ve MHP’yi BDP ile birlikte gösteriyor?
Çünkü propagandanın gücünü biliyor. Yalana sığınıyor! Çünkü temel bir doğrusu kalmadı. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı unvanı ile Tayyip Erdoğan’ın gündemi birbirine uymuyor. Çünkü o başbakanı olduğu ülkenin kuruluş felsefesini benimsemiyor, rejimi değiştirmeye çalışıyor.
Peki, AKP’ye oy veren kitleler veya referandumda evet diyecek olanlar, bu durumu biliyor mu?
Aslında bilmemeleri imkânsız. Fakat Muaviye’nin erkek deveyi dişi deve diye gösterince Şamlıların kabul etmesi gibi, AKP’ye gönül verenler de Tayyip Erdoğan’ın yaptıklarını demokratikleşme diye gösterebiliyor. Bazı ülkücüleri de 12 Eylül’den hesap sorulacağı yalanına inandırabiliyorlar!
***
Peki AKP bunları yaparken kimlerle beraber!
İşte bugün Yeniçağ bu fotoğrafı sergiliyor!
Tayyip Erdoğan, bırakın Türkiye’nin patriğini zangocunu bir tarafa, neredeyse dünyanın bütün papazları, hahamları, patrikleri ile İstanbul’da, Trabzon’da, Akdamar’da omuz omuzadır. Onlarla aynı takımdadır.
Türkiye’de ise, Fener Rum Patriği Bartholomeos, “Türkler 1 milyon Ermeni ve 30 milyon Kürt’ü kesti” sözüyle Nobel Ödülü’nü alan Orhan Pamuk, CIA fonlarını yöneten Soros’un kurduğu Açık Toplum Enstitüsü’ne destek veren İzak Alaton, Cemil İpekçi gibi isimler artık Tayyip Erdoğan kadrosundadır.
“Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” sözünü hatırlamak gerekiyor.
Bu ekiple yol arkadaşı olan bir kişinin, yani Tayyip Erdoğan’ın kim olduğu da böylece belli olmuyor mu?
Şimdi Tayyip Erdoğan bu ekibin de İslâma hizmet ettiğini söyleyebilir ve kendisine bağlı kitleleri buna inandırabilir. Çünkü o da tıpkı Muaviye gibi halkı afsunlamanın bir yolunu bulmuş durumda. Aslında İslam tarihi ile ilgilenenler bilir ki Muaviye’nin kadrosu da aynı böyleydi!
***
Hasan Pulur’un zaman zaman gündeme getirdiği Muaviye kıssasını bir daha nakledelim:
İslamiyeti en geç kabul edenlerden Muaviye Şam’da, Hazreti Ali ise Kufe’de validir, aralarında anlaşmazlık vardır, savaş çıkmak üzeredir.
Bir gün, bir deveci, yüklediği mallarla Kufe’den Şam’a gelir, açıkgözün biri deveye sahip çıkar:
“Bu dişi deve benimdir!”
Kufeli kendisinden emindir, çünkü devesi erkektir.
Sorun Muaviye’ye kadar yansır; halk bir meydanda toplanır; Muaviye “Bu dişi deve benimdir!” diyen Şamlıya sorar:
“Bu dişi deve kimindir?”
“Benimdir!”
Muaviye de onaylar:
“Evet, bu dişi deve Şamlınındır!”
Sonra halka sorar:
“Bu dişi deve kimindir?”
Hep bir ağızdan cevap verirler:
“Bu dişi deve Şamlınındır!”
Kufeli neye uğradığını anlayamaz, şaşkın şaşkın bir kenarda dururken Muaviye çağırır:
“Bana bak, ben de, sen de biliyoruz ki, bu deve erkektir. Kufe’ye dönüşte Ali’ye de ki, Şam’da öyle bir ahali var ki, erkekleri de dişileri de, onların cinslerine değil, Muaviye’nin ağzına bakarak söylüyorlar, o dişiye erkek dese, ya da erkeğe dişi dese, hepsi ona itaat ediyor. Var git Ali’ye söyle ayağını denk alsın!”
***
Bugün öyle bir ahali var ki, kendi milli kimliğinin ne olduğunu bile Tayyip Erdoğan’ın ağzına bakarak söylüyor!
Tayip Erdoğan ise demokratikleşme diye diye özerkliğin yolunu açtı, Muaviye’nin Hz. Ali ordusunu tepelemesi gibi o da Türk Milleti’ni tepelemek üzeredir.
Fakat millet hala onun ağzına bakıyor.