Mesut Yılmaz'a kulak verin!
50’nci yıldönümünde 27 Mayıs tartışılıyor. CNN Türk televizyonu,
27 Mayıs’ı yapanlar ve mağdurlarından yaşayanları ekrana çıkarıp konuşturdu. Konuşmacılar arasında eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın bakış açısı dikkatimi çekti. Yılmaz, dünyanın bugünkü şartlarında, Türkiye’de darbe yapmanın mümkün olmadığını, fakat meseleye artık tarafsız bir yerden bakmamız gerektiğini söyledikten sonra, 27 Mayıs’ın gerekçesini hatırlattı:
“Meşruiyetini kaybetmiş bir iktidar!”
* * *
Yılmaz, 1950 seçimlerinde DP iktidara geldiği zaman, İnönü’nün iktidarı teslim etmesini istemeyen ordu mensuplarına yüz vermediğini, fakat bu cuntacı grupların faaliyetlerine devam ettiğini, meşru bir gerekçe bulamadıkları için darbe yapamadıklarını anlattıktan sonra, 27 Mayıs öncesinde, üniversite ve gençlik çevrelerinde, iktidarın muhalefete söz hakkı vermediği, basın özgürlüğünü engellediği, yargı bağımsızlığını budadığı, özetle Anayasa’yı çiğnediği fikrinin hakim olduğunu ve bu fikre geniş kitlelerin de destek verdiğini hatırlattı.
Mesut Yılmaz, 27 Mayıs’ı tartışırken bugün için dersler çıkarmak gerektiğini, bugün de basın özgürlüğüne müdahale edildiği, iktidarın kendisine bağlı bir yargı oluşturmak istediği ve Anayasa’yı çiğnediği tartışmalarının sürdüğünü vurguladı.
* * *
Bugün özellikle Ergenekon iddiaları çerçevesinde olup bitenleri gözümüzün önünden geçirelim. Diyelim ki ordu içinde böyle bir örgütlenme var. Fakat, iktidarın kamu kaynaklarından destekleyerek meydana getirdiği yandaş medya, sadece yargı tarafından bu iddia ile suçlananları değil, iktidara muhalefet eden herkesi aynı torbaya dolduruyor. Bugün öyle bir noktaya gelinmiştir ki yandaş medyanın tutumu “cadı avı”na benzetilmektedir. Bu durumun sorumlusu, iktidar değil midir?
Böyle bir ortamda Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, “Türk Silahlı Kuvvetlerini 27 Mayıs darbesini kınamaya davet ediyorum. Hep beraber darbe heveslisi tüm cuntacı zihniyetleri kınayalım. Türk Silahlı Kuvvetlerinin 27 Mayıs darbesini kınaması, inanıyoruz ki sembolik de olsa demokrasimize önemli bir katkı yapacaktır. 27 Mayıs’ın TSK tarafından kınanması millet vicdanında kanamaya devam eden bir yaranın kapanması noktasında olumlu bir adım olacaktır. En önemlisi de eğer hâlâ varsa darbe heveslisi bir kısım cuntacı zihniyetlere en anlamlı cevap olacaktır” diyebiliyor.
Cuntacıları elbette kınayalım da, Mesut Yılmaz’ın söylediği gibi hiç mi kendimize eleştirel gözle bakmayalım? Hiç mi kendimizi sorgulamayalım?
50 yıl sonra böyle tek taraflı yaklaşımlarda bulunabiliyorsak, tarihten hiç ders almadık demektir.
Zaten ders alınsaydı, iktidar destekçileri, Ergenekon adı altında, 27 Mayıs’ın intikamını, bugünün aydınlarından almaya kalkışmazdı.
* * *
Mesut Yılmaz, bugünkü dünya şartlarında artık darbenin mümkün olmadığını söylerken çözümü yargıda ve toplumsal muhalefette aramak gerektiğini belirtiyor. İşte mesele burada düğümleniyor. Anayasa değişiklikleri, Anayasa Mahkemesi’nden ve referandumdan geçerse, iktidar kendisine bağlı bir yargı oluşturmayacak mıdır?
Bu durumda toplumsal muhalefet ne yapacaktır?
İktidarın, meşruiyetini ABD ve AB desteği ile sağladığı bilinen bir gerçektir. Ancak demokraside meşruiyetin yegane kaynağı halktır.
Bugünkü iktidar da meşruiyetini tamamen kaybetmektedir.
Tayyip Erdoğan, Mesut Yılmaz’ın değerlendirmelerine kulak verirse kendisi için de Türkiye için de iyi olur!