Meraklıları için yolsuz sözlüğü
"Başkaları yerken iyiydi, biraz da bizimkiler yesin…"
Bu savunma, yolsuzluğun en klasik, en aşağılık savunmalarındandır… Haksızlığa giydirilmiş en adi üniformalardan biri sayılır… İddia sahibi, kendisinin veya adamlarının malı götürdüğünü kabul eder fakat bunu daha önce başkaları da yediği için hak olarak görür… Bir anlamda rövanş sayar… Artık onun için bu bir gasp değil, adeta adaletin yerine gelmesidir!..
***
"Para bir silâhtır ve iyi insanların elinde olmalıdır…"
Bu, konuya ideolojik yaklaşan hırsızların, yolsuzların, namussuzların savunma şeklidir… Buna göre, düşmana karşı donanımlı olmak lâzımdır… Günümüzde en büyük silâh para olduğuna göre, paranın ''bizden'' olanlarda ''iyi insanlar''da olması şarttır… Peki ''iyi insan'' kim? Tabii ki biz!..
"Altınları hırsızlara mı bırakacağız?" uyarısı, bu yaklaşım biçiminin en iyi özetidir… Çünkü başkası yapınca ''hırsız''dır, kendisi ise meşru gerekçelere sahiptir, dâvâ adamıdır!..
***
"Seçimler geliyor, para lâzım olacak…"
Kamuda tokatçılığa giydirilmiş iyi gerekçelerden biri de bu… Yolsuzluğu içselleştirme ve ona meşruiyet kazandırmada en kestirme yöntemlerdendir… Böylece yolsuzların, konuyu utanmadan sıkılmadan birbirine izahı kolaylaşır, organize olma kabiliyetleri artar… Çünkü seçimlerde ''düşman''a karşı rekabet gücünüzün yüksek olması gerekiyor… Kamunun hakkından kırpacağınız büyük paylar, sizin nefsiniz için değil, tabii ki inandığınız siyaset ve millete hizmet için fedakarlık yaparak oturduğunuz koltuk içindir!..
***
"Başkaları 10''a yapıyorsa, biz 9 buçuğa yapalım…"
Burada kapı sözde iyi niyetle açılır, hesapta kamunun menfaati korunmuş olur!.. Öyle ya daha öncekilerden ucuza yapılıyor iş… Ama uygulamada iş farklılaşır… Bu yöntemle başlangıçta hafif aralanan kapı, ardından kayıt dışı ciddi bir işbirliğine ve ekonomiye dönüşür… İşi yapanla, denetleyip ödemeyi yapacak olan arasında tatlı bir işbirliği gelişir… Başlangıçtaki o 9 buçuk, bir süre sonra 19 buçuk olur…
***
"Bizimkiler yapıyorsa bir bildikleri vardır…"
Üçüncü sınıf partizan tesellisi… Etrafa izah edilmekte zorlanıldığında bu yönteme başvurulur… Yapıyorsa, bir gerekçesi vardır!.. Dâvâmız içindir!.. Garibana, mağdura ve mazluma yardım ediyordur!.. Öğrenci okutuyordur!.. Hayır hasenat yapıyordur!.. Mutlaka fırka-i naciyeden olanlara kaynak aktarıyordur!..
***
"Uzayan kol bizden olsun…"
Bu teori, kendi irfanımızla mayalanmış en ilkel, en adi savunmalardan, hatta savunma da sayılmaz, en namussuz hücumlardan biridir… Haksızlıkla alınmış ne kadar mesafe varsa, onu ''bizden'' gerekçesiyle meşru hâle getirir, adaletin ırzına geçer, toplumsal çürümenin önünü açar…
***
"Herkes yapıyor, âlemin kerizi ben miyim?"
Bu da yolsuzluğun artık yağmaya dönüştüğü düzenlerde, "Bizim çocuklar taş mı yesin?" mottosuyla girişilen bireysel silâhlanma biçimidir… Kim neyi tutuyorsa, küçük büyük demeden oradan götürür… Bal tutanın parmağını yaladığı düzenlerde, o parmağı, bütün bunlara inanmak istemeyenin, gözüne değil, eeee kulağına da soksanız yine direnecektir!..
***
Geriye küçük ayrıntılar kalıyor; yetim hakkı gibi, kamu malı gibi, helalleşme gibi, Allah korkusu ve ahiret gibi, vicdan gibi, insaf gibi, ahlâk gibi!.. ''Genel'' yazımız buraya kadardı… Onların da bir ara icabına bakarız!..