Menfezin veya Türkiye'nin altını oymak!
Giresun'da yaşanan felaketin, yönetim ve organizasyon hatasından meydana geldiği kesinleşti. Sözcü gazetesinden İsmail Akduman'ın haberine göre, Tirebolu'da beş jandarma ve bir iş makinesi operatörünün sele kapılmasına sebep olan menfezin bulunduğu arazinin sahibi Ahmet Karadeniz, dere çevresindeki çakıl ocaklarının menfezin altını boşalttığını söyledi.
Karayolları Genel Müdürlüğü 10. Bölge Müdürlüğü'ne 14 Şubat 2020 günü dilekçe verdiğini belirten 71 yaşındaki Karadeniz, "Üç yıldır dereden çakıl ve kum çıkaranlarla uğraşıyorum. Dere yatağından kum, çakıl çıkararak menfezin altının boşaltıldığını gördüm. Birkaç kez buradaki karayolları şefliğine gittim. 'Bir şey olmaz' diyerek beni geri gönderdiler. Sonra 10. Bölge Müdürlüğü'ne dilekçe yazdım. Burada felaket yaşanacak diye uyardım" diye konuştu.
İlkokul mezunu olduğunu, yazdığı dilekçede dili döndüğü kadar durumu anlattığını belirten Ahmet Karadeniz, şunları söyledi:
-Burada 1980 ve 1988 yılları arasında su taşkınları oldu. Menfez, taşkın suyu kaldırmadı. Balçık doldu. Bunu da onlara hatırlattım. Menfezin giriş ve çıkışlarının sağlam dolguyla en az 50 metre doldurulmasını istedim. Önce dilekçeme cevap verdiler sonra buraya gelip menfezin ön tarafına beton bloklar koydular. Ama bu blokların menfezle alakası yoktu. Selden 15 gün önce telefon edip bu durumu da bildirdim. Geleceklerini söylediler ama gelmediler. Selde gördük ki bloklardan eser kalmadı. Çakıl-kum ocaklarının buradan çakıl kum çekmesi sonucu, menfezin ön tarafında 30-40 metre uçurumlar oluşmuştu.
***
Sadece bu olay bile Türkiye'de bürokrasinin nasıl çalıştığının göstergesidir. Tabii, bürokrasiyi oluşturan, siyasi iradedir. Siyasi irade, kendi adamları rant kazansın diye bürokrasiyi inisiyatif kullanamaz hale getirmişse, Giresun'da olduğu gibi facialar meydana gelmesi kaçınılmazdır.
Benzer bir olay, 9 Eylül 2009'da İstanbul'da meydana gelmişti. Olay, hala "Metrekareye 90 kilogram yağışın düştüğü sel felaketinde İkitelli, Halkalı, Çatalca ve Silivri'de 31 kişi hayatını kaybetti." diye biliniyor.
O gün Ayamama, Tavukçu ve Hamam dereleri taşmış, Basın Ekspres Yolu ulaşıma kapanmıştı. Çok sayıda tır ve araç sel sularına kapılarak sürüklenmişti. Birçok vatandaş da araçlarında, evlerinde ve iş yerlerinde mahsur kalmıştı. Çok sayıda ev ve iş yeri sular altında kalmıştı. Silivri'de araçlar denize sürüklenmişti.
***
Peki olayın asıl sebebi neydi? Bahsedilen semtlerin üstüne denk gelen tepede bir gölet oluşturulmuştu. Göleti baraj gibi tutan toprak setin inceliği, bu güzergâhı kullanan uçaklardan çok net görülüyordu. Olay günü aşırı yağmur sonucu, göletteki su yükselmiş, toprak set yıkılmış ve ani bir sel meydana gelmişti. Milyonlarca insanın yaşadığı bir bölgenin üzerine, sağlam bir set kurulmadan gölet inşa ettirenlere ve bu yüzden 31 kişinin ölümüne sebep olanlara kimse hesap sormadı!
Giresun'da menfezle birlikte çöken yolu kim inşa etti? Çakıl ocaklarına menfezin altını oyma iznini kim verdi, soruşturuluyor mu?
İşte, Türkiye, siyasi olarak da böyle yönetiliyor. Emin olunuz ki, İstanbul veya Giresun'da "sel felaketi" diye gösterilen olaylar, iç ve dış politikada da çok daha büyük ölçeklerde yaşanıyor. Sağlık politikaları bile bu kafayla sürdürülüyor.
Zannetmeyin ki bu durum, cahillikten, iş bilmemekten veya yanlış kadercilik anlayışından kaynaklanıyor! Bu felaketlerin sebebi, doğrudan doğruya rant elde etme amacıdır, hırsızlıktır! İnsan hayatı kimin umurunda veya 30 Ağustos veya milletin bağımsızlığı...