Memleket çiftlik olduktan sonra!

'Zahmetsiz para kazanmaya çalışmak', sadece kestirmeden ekonomik bir faaliyet değil, var olan sosyal iklimin de bir sonucu...

Çiftlikbank'a para kaptıran psikolojiyi anlamak için 80'lerdeki banker tokatlamalarını, off-shore bankacılığını, sözüm ona faizsiz ama 'ihlâslı ihlâslı' söğüşlenmeleri, titan zincirlerini, periyodik Jet Fadıl filmlerini birlikte düşünmek gerekiyor...

Ekonominin 'yüksek kâr-yüksek risk' kuralını umursayan kitlelerin 'sıfır emek-az para-çok kâr' peşinde, bir ipe dizilip adeta tespih tanesi gibi dizilmeleri aynı zamanda yozlaşmış kültürün de bir sonucu...

Bir 'önder'e bağlanarak, başta akıl olmak üzere neredeyse bütün zahmetlerden sıyrılan, artık 'fırka-i naciye'den olduğunu düşünen, onun sayesinde cenneti bile kolaya getireceğini zanneden insanları her gün her yerde görüyoruz...

Bir dönere oy verenler de bu toplumdan çıktı... Beleşçilik âdeta 'kurumsal kimlik' kazandı... Uyanık geçinenleri tokatlamak için fırsat kollayan gerçek uyanıklar adına her taraf çiftliğe dönüşürken Çiftlikbankların ortaya çıkışına çok da şaşırmamak gerekiyor...

Mesele, arz-talep meselesi... Böyle enselerin çoğaldığı yerde o enseleri tokatlayanlara kızmamak, tam tersine onları 'müteşebbis' görmek gerekiyor!..

***

Bankerlere para kaptıranlar kısa zamanda yüzde 150-200 gibi paralar kazanacaklardı...

Daha sonra banka şubelerinin önünde toplanıp "Devlet bize sahip çıksın, paramızı versin" diye miting yapacak olanlar da off-shore'un büyüsüne kapılmışlardı...

Faiz haram olunca tatlı kâr peşindeki muhafazakârların tokatlanması için de bir yol olmalıydı... Faizsiz ama alabildiğine 'ihlâslı' bir şekilde keselendiler onlar da... Üstelik dua seansları eşliğinde, ahireti de kurtarırken!..

İklim, titanları doğurdu... Çılgın gibi eğlene eğlene paraları yenirken, yeni paralar akıyordu sisteme... Zincirin halkaları pek mutluydu... Bir koyup, sonsuz alacaklardı... Aldılar!..

Jet Fadıl ise bu sahanın istikrarlısı, en millî ve yerlisiydi!.. Karşılaştığı zorluklarda hiç yılmadı... Her defasında yeni modeller geliştirdi muhafazakâr ahmaklarımız için... Cezaevine düştü ama her düşüşünde dâvâsı için nasıl mücadele etmesi gerektiğini planladı... Her çıkışında yeni projesi vardı... Ve "Çıksa da ağız tadıyla bir daha dolandırılsak" diye bekleşen çözüm ortakları!..

Dindar zenginlerimizin 'place'lerde kiralayabilecekleri, daha inşaat bitmeden para kazanmaya başlayacakları mekânları olacaktı... Türkiye'deki haremlik-selâmlık kesmeyince Maldiv Adalarında göbeklerini bronzlaştıracakları plajları da devreye girecekti... Hem para kazanacaklar, hem gözden binlerce mil uzakta 'sea-sun-sand'ın keyfini çıkarırken sahabeyi ve dünyada sıkıntı çeken Müslümanları düşüneceklerdi... Üstelik Eyüp el-Ensari plajında... Sonra gözlerine tuzlu su kaçtı tabii!..

***

Geçenlerde Diyanet İşleri'nin eski başkanı dertlene dertlene konuşuyor: "Sahte bal satanlarla ilgilendiğimiz kadar sahte din tüccarlarıyla ilgilenmiyoruz..."

Makamdan düşünce böyle oluyor demek ki!.. Oysa meselede 'karşılıklı rıza' var... Sahte bal alan "ucuz bal aldım" diye sevinirken, sahte bal satan günü yine kârlı kapattım diye uçuyor... O sahte balı üretenler de, satışına aracılık edenler de, lüks yerlerinde bunu müşterilere sunanlar da bizim insanımız...

Diyanet, 'zahmetsiz din' pazarlayan ve kitlelerden vekâlet toplayarak bir güce ulaşan cehalete karşı ne yapmış şimdiye kadar? Sadece diğer alanlar değil maneviyat alanı da bu çürümeden fazlasıyla nasibini alırken Diyanet hangi tedbirleri geliştirdi veya geliştirmeye çalıştı?

***

Tombalak tokatçı, bakıyor memleketin her tarafı çiftlik, dalga geçer gibi kuruyor Çiftlikbank'ı ve ipe diziyor yarım milyon insanı... Herifi yakalasan belki de diyecek ki "Cari açığı kapatıyordum, çekemeyen lobilerin mağduru oldum"!..

Ortaya çıkan münferit bir dolandırıcılık değil... Aksine, sosyal yara hâline gelmiş bir yozlaşmanın tabii sonuçları... 'Emek, hak, helâl, haram, harp hâli, hile, zahmetsiz kâr hırsı, alın teri, kötü rol modeller, dindarlık ve ahlâk arasında kaybolmaya yüz tutmuş tuhaf ilişki' gibi durumlar öylesine birbirine girmiş ki insan şaşırmamayı öğreniyor...

O Çiftlikbank'ın başı, arkasında bayrakla bir video yayınlatır ve "Yakında yepyeni projelerimle geliyorum, çok kazanacağız, paraları hazırlayın" diye ortaya çıkarsa da şaşırmamak lâzım...

'Bul karayı al parayı' kültürünün hâkim olduğu bir yerde Çiftlikbanklar sebep değil, sonuçtur...

Yazarın Diğer Yazıları