Medya bu fotoğrafları niye görmek istemiyor?
Bütün dünya bu haberle çalkalanıyor ama gazeteler ve televizyonlar görmüyor! Tanzanya Başkanı John Magufuli bir basın toplantısı yaptı ve ithal test kitlerinin kesinlikle güvenilir olmadığını gösteren sonuçlar açıkladı.
John Magufuli, keçiden, koyundan, papav adlı tropikal bir meyveden örnekler aldırarak yaş ve cinsiyet de belirterek insan isimleriyle laboratuvarlara gönderilmesini sağladı. Testlerden bazılarının sonuçlarına göre; bir keçi ve papav adlı bir meyve pozitif çıktı!
***
Magufuli bu olaydan sonra halka sesleniş konuşması yaptı ve şunları söyledi:
"Keçilerden örnek aldık, koyunlardan, papavdan, hatta otomobil yağından ve daha birçok değişik kaynaklardan örnekler aldık ve laboratuvara götürdük. Hatta bütün örnekleri tek tek isimlendirdik. Örneğin, Jack Fruit (tropical bir meyve) den örnek aldığımızda onu Sarah Samuel olarak etiketledik, 45 yasında, bayan... Sonuç 'kesinleşmemiş' olarak geldi. Papav'dan aldığımız örnek için Elisabeth Ane ismini koyduk. 26 yaşında bayan olarak etiketlendi, sonuç 'pozitif' geldi. İşte burada koronadan söz ediyoruz. Bu demek ki bu meyveden alınan sıvı pozitif, yani korona virüsü taşıyor.
Bir kuş çeşidi olan Kvore'den örnek aldık 'pozitif' çıktı. Keçiden örnek aldık ve sonuç 'pozitif' geldi. Görüyoruz ki örnekler alıp, bunlar insanlardan geliyor dediğimizde test sonuçları pozitif geliyor, yani 'Covid-19 hastalığı var' deniliyor. Bu test kitlerinin ardında kirli bir oyun olduğunu görüyorsunuz. Tanzanyalılara bir tavsiyem var: Endişelenmeyin, panik olmayın. Birbirimizi korkutmayalım. Politikacılar da bunu bir politik gündem olarak kullanmayı durdurmalı."
Tanzanya Başkanı'nın bu konuşmasının dünya basınında gündemin birinci sırasında olması gerekmez miydi? Adam, sadece devlet başkanı olarak değil bilimle uğraşmış bir kişi olarak dünya çapındaki "bir kirli oyun"dan bahsediyor.... Çıt yok!
***
Almanya'da ise başta Frankfurt olmak üzere birçok şehirde protesto gösterileri düzenledi. Türkiye'de bir televizyon, bu haberi, "karantinayı protesto ettiler" diye verdi. Evet, göstericilerin sloganları ve yapılan konuşmalar arasında "Almanya, özgürlük demektir" gibi sözler vardı ve devletin uygulamalarına tepki göstermişlerdi ama, asıl tepkileri Bill Gates'in bütün insanlara çip yerleştirmek istemesi konusundaydı… Alman devletini uyarıyorlar, "Bill Gates'in çiplerine hayır" diyorlardı. Frankfurter Allgemeine Zeitung, bu haberi fotoğraflı ve görüntülü olarak yayınlarken bile Bill Gates ile ilgili pankartı gösteren fotoğrafın altına "komplo teorilerini yansıtıyor" diye yorum yaptı.
Alman basınında genel olarak durum çarpıtılarak verildi, aşı karşıtlarının da gösterilere destek verdiği belirtildi. Oysa göstericiler, aşıya değil, Bill Gates'in "terapötik parçacık" dediği nubotlara yani "haberleşme molekülleri"ne ve projeyle bağlantılı şirketlere, devletlere ve Dünya Sağlık Örgütü'ne güvenmediklerini sergilemişti...
Bu durumda, sadece Bill Gates'in çipleri değil medya da insanlık için tehdit arz etmeye başladı. Zira medya, herkesin gözü önünde yaşanan gerçekleri, ya yok sayıyor ya da çarpıtarak yayınlıyor. Bu durum, insan sağlığı açısından en az korona virüs kadar tehlikelidir.