Manisa'da suyun tahlil sonuçları neden hâlâ açıklanmıyor?
Manisa'daki kışlada yaşanan gıda zehirlenmesi şüphesiyle ilgili toplumda haklı bir hassasiyet ve infial oluştu… Devlete emanet edilmiş gencecik insanların zehirlendiğine dair görüntüler, başta aileler olmak üzere her kesimde öfkeye yol açtı… Meselâ kimine göre yemek firması 'yandaş'tı ve kollanıyordu!.. Kimine göre Diyarbakırlı oldukları için PKK'lıydı!.. Kimine göre de yeni kaos planları yapan FETÖ'cülerdi!..
Peki ya sebep başkaysa, bundan sonra yaşanabilecek yeni zehirlenmelerin ve hastalıkların sorumlusu kim olacak? Çünkü farklı iddialar da var ve henüz birçok iddiayı haklı çıkaracak laboratuvar sonuçlarının tümü açıklanmış değil… Ayrıca analize istinaden yapılan bir açıklama var ama ortada hâlâ ayrıntılarıyla kamuoyuyla paylaşılmış bir analiz yok…
Çok açık soralım: Hayvansal bakteri olan salmonella o gün yenen makarnada da var mı? Varsa bu nasıl açıklanabilir? Hindi yemeğinde koli basili çıktı mı? Analiz raporları ayrıntılı bir biçimde açıklanmadıkça bu olayda bir çok nokta karanlıkta kalacak…
Bir koro hâlinde, bu analiz sonuçlarına ihtiyaç bile hissedilmeden insanlar yazıp çiziyor… Önceki günlerde bizim gazeteden Ahmet Takan ve Cumhuriyet'ten -ki bu işin üzerine en fazla gidenlerden- Çiğdem Toker, koronun dışına çıkıp farklı şeyler yazdılar…
Takan, "Ancak akla şu soru geliyor, "Yahu bu adamlarda hiç mi akıl yok? Bir-iki, iktidar desteğinin avantajı ile umursamadılar. Aynı yolda devam ettiler. Üç-dört, bırakın ticaret hayatını, normal hayatlarının kararacağını hiç mi düşünmediler?" diye sorduktan sonra yaşananların tesadüf olamayacağını, tek başına yemek şirketinin hatalarıyla açıklanamayacağını öne sürdü…
Cumhuriyet'ten Çiğdem Toker ise Milli Savunma Bakanı Fikri Işık'ın hâlâ kesin bir sebep bulunamadığına dair kanaatine ve yeraltı sularıyla ilgili şüphe açıklamasına yer veriyordu… O tarihte Bakanlığın yemekle ilgili açıklaması yoktu ve Toker haklı olarak soruyordu: "Gıda uzmanları, gıda zehirlenmelerinin kısa süre içinde saptanabildiğini söylerlerken Manisa'daki tahlil sonuçlarının hâlâ açıklanmamış olması, güven vermekten uzaktır.
Hele ki KKTC'de de ortaya çıkan gıda zehirlenmesinin Manisa'dan oraya giden askerler nedeniyle başladığı iddiası karşısında, yapılan bütün analiz sonuçlarının açıklanması gereği ortadadır…"
Evet, kritik nokta burası… Askerî birlikte kullanılan kuyu sularının analiz sonuçları neden hâlâ açıklanmadı? Ortada birliğin kullandığı kuyu sularıyla ilgili vahim iddialar var, suda koli basili bulunduğuna ve klorun sıfır olduğuna dair…
Aynı dönemde hem Kırkağaç'taki askerî birlikte hem de Manisa Kredi Yurtlar Kurumu'nda yaşanan zehirlenme vak'aları tesadüf olabilir mi?
Bakanlık, Manisa'da yaşanan depremlerden sonra yer altı sularında karışma yaşanabileceğini ve askerî birlikten altyapı probleminin olduğunu düşünüyor aslında… Kışlaya bir aydan fazla bir süre asker alınmayacağını ve altyapının gözden geçirileceğinin söylenmesi bu gerçeği doğruluyor…
Burada şu soru kafaları karıştırıyor: Artık birliğin yemek işi belediyelerce çözüme kavuşturulduğuna göre asker alımı neden durduruluyor? Bu sürede gözden geçirilecek altyapı meselesi bu sorunun cevabı olabilir mi?
Bakanlığa düşen, soğukkanlı davranmak, laboratuvar sonuçlarını şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşmak ve hiç olmazsa bundan sonra ortaya çıkabilecek daha vahim olayların önlenmesi için şimdiden tedbir almak…
Bakanlığın 'zehirlenme' iddiasıyla ilgili olarak yemek firmasından yemek alımını durdurması 'tedbir' için anlaşılabilir bir karardı… Çünkü ortada o birlikte binlerce asker, onları merak eden aileleri, ayrıca gerçeğin tam olarak ne olduğunu bilmese bile, merak ve öfke içinde bir millet vardı… Soru işaretlerinin ortadan kalkması lâzımdı…
Şimdi Bakanlığın ikinci doğru adımı atması ve telafi edilemeyecek zararlar doğmadan gerçeği aydınlatacak raporları kamuoyuyla hızla paylaşması gerekiyor… Aksi hâlde herkesin siyasî duruşuna göre yorum yaptığı, "Yandaş, FETÖ'cü, PKK'lı" yorumlarının havada uçuştuğu bir karmaşa daha büyük ve gerçek sebepleri halı altına süpürebilir, yarın çok daha vahim olaylarla karşılaşabiliriz…
Bakanlık, rüzgâra kapılmadan cesaret göstermeli, kuyu sularıyla ilgili gerçeği bilimsel ve adil bir şekilde kamuoyuyla paylaşmalı… Fatura kime kesilecekse ancak ondan sonra acımadan kesilmeli…