Mabeyincinin köşkü ve Mehmet Ali Paşa'nın kulları!
İstanbul Kadıköy''de "Küçük Dolmabahçe", "Saray Yavrusu" ve "Perili Köşk" gibi adlarla anılan tarihî Ragıp Paşa Köşkü, alacaklı olan Türkiye İş Bankası tarafından 449 milyon 363 bin 500 liraya satın alındı.
Açık artırmaya sadece alacaklı olan İş Bankası katıldı.
Ragıp Paşa Köşkü''nün sahiplerinin avukatlarınca pazartesi günü satışa itiraz edileceği öğrenildi.
Caddebostan''da Cemil Topuzlu Caddesi''nde bulunan köşk, Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamid''in mabeyincisi Ragıp Paşa tarafından Sirkeci Garı''nın da mimarı olan Prusyalı August Carl Friedrich Jasmund''a 1906''da yaptırıldı. 27 dönüm bahçe içerisindeki Ragıp Paşa Köşkü''nün tavanları, eritilerek elde edilen altın varaklarla süslü.
Ragıp Paşa, 40 bin Osmanlı altını harcayarak inşa ettirdiği bu köşkte vefat etti. Köşk daha sonra farklı kişilerin mülkiyetine geçti.
***
Ekonomisi batmış olan bir devletin başmabeyincisi, yani Padişah''ın özel kalem müdürü, 40 bin altın harcayıp, kendisine saray yaptırmış! Bugünkü parayla yaklaşık 284 milyon lira...
Günümüzde Beştepe''de Atatürk''ün millete bağışladığı arazide, başlangıçta, Başbakanlık binası diye inşa edilen sonra da Cumhurbaşkanlığı külliyesi olarak kullanılan saray için, "350 milyon dolara mal oldu" deniliyor. Yaklaşık 6.5 milyar lira... Bugünkü Türkiye''nin ekonomisi de batmış durumda ama umutlar, Rusya''nın dost ülkelerin paralarından 70 milyar dolarlık alım yapmasına bağlandı. Bu arada, Ahlat''ta 32 dönüm üzerinde inşa edilen Cumhurbaşkanlığı külliyesi de bitti veya bitmek üzere... Dolayısıyla, Türkiye''ye girecek olan milyar dolarların harcanacağı başka bir saray yok... Bakalım, Rusya, Türk Lirası satın alırsa, gelen dolarlar hangi proje için kullanılacak? Gerçi bu paranın tamamı gelse bile Türkiye''nin yıllık borç ödemesini karşılamıyor... Cumhurbaşkanlığı''nda danışmanlık yapan kadro da tıpkı mabeyin gibi her geçen gün büyüyor. Yalnız bazıları Sedat Peker''in açıkladığı yolsuzluk ve rüşvet dosyalarında anılır oldu. Öyle ki bazıları, Cumhurbaşkanı tarafından görevden alındı.
***
Aslında Perili Köşk diye, Sarıyer ilçesinin Rumelihisarı semtinde bulunan Yusuf Ziya Paşa Yalısı''na deniliyor.
Yusuf Ziya Paşa da Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa''nın Başyaveri idi...
Burada akla bir Bektaşi fıkrası geliyor:
Bir Bektaşi dervişi, yayan olarak Hicaz''a gitmek ister. Hazırlığını yapıp yola düzülür. Yolculuk günlerce, aylarca devam eder. Gündüzleri yollarda, geceleri ise dağlarda, kırlarda geçiren Bektaşi, yorgun ve bitkin bir halde Mısır''a kadar gelir. Şehirde kalacak bir yer ararken, Mısır hidivi Mehmet Ali Paşa''nın sarayı önüne gelir, kapının önünde durur. Hayran hayran sarayı seyrederken, o sırada bir gürültü kopar, kapıcılardan biri üzerine saldırır, "Çekil be herif" diye Bektaşi''yi kolundan tutup bir tarafa savurur.
Bektaşi neye uğradığını şaşırır. Niçin kovulduğunu düşünürken birden sarayın kapıları açılır. Parlak ve sırmalı elbiseler giymiş, oynak bir ata binmiş olan bir adam ağır ağır kapıdan çıkar, yerlere kadar eğilen halkın selam ve ihtiramlarına önem bile vermeyerek mağrur bir eda ile geçip gider. Bektaşi merak eder. Geçen adama selam duranlardan birine yaklaşır:
-Kimdir bu zat.
-Mehmet Ali Paşa''nın kullarından biridir.
Bektaşi bir an düşünür. Kendi perişan kıyafetine şöyle bir göz gezdirir. Hemen ellerini semaya kaldırır:
-Hey Allah''ım. Ben ki senin kulunum. Bir benim halime bak, bir de Mehmet Ali Paşa''nın kulu olan herifin kıyafetine bak.
Başyaver, mabeyinci veya başdanışman, danışman... Asır geçmiş değişen bir şey yok...