Liderlerin ne farkı var?
Yerel seçimlerin hemen öncesinde, Tunceli ve Siirt gibi illerde içme suyu şebekesi olmayan köylerde halka, çamaşır ve bulaşık makinesi ve para dağıtılması, Yüksek Seçim Kurulu’nun, seçim rüşveti lafları ayyuka çıkınca savcıları harekete geçmeye çağırması, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın valisini savunması ve tebrik etmesi, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in “YSK, AKP’yi değil siyasi partileri uyardı, yardımı biz dağıtmıyoruz, valilik dağıtıyor” diye durumu kurtarma açıklaması yapması; bütün bunlar Türkiye fotoğraflarıdır ve demokrasiden, hukuk devletinden ne anladığımızı göstermektedir!
Yardımların Tunceli’de seçim kazanmaya dönük olduğu konusunda, herhangi bir tereddüdü olan var mı bu ülkede?
Yok ise, Erdoğan ve Şahin, bu savunmalarla neyi ispata çalışıyor acaba? Herkesi kör, alemi sersem mi zannediyorlar?
* * *
Başka bir çelişki de Baykal’dan! Okurumuz Ahmet Alim’in dikkatini çekmiş: AB’nin genişlemeden sorumlu üyesi, Olli Rehn, ortak basın açıklamasında “Bence Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi, AB, Kıbrıs ve Türkiye için çok önemlidir” diyor.
Peki Baykal ne diyor?
“Kapsamlı çözümün iki toplumun eşitliğine ve yeni bir federal devletin kurulmasına dayanması gereği...”
O halde Erdoğan’dan ne farkı kalıyor Baykal’ın. “Federal devlet” demek KKTC’nin fiilen ortadan kalkması demek değil mi?
* * *
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın Brüksel’deki konuşmasında “Bu paradokstur. Eğer Medeniyetler İttifakı içindeysek biz hangi medeniyeti temsil ediyoruz?” dediği hatırlatılınca “Eğer bunca yıldır siyaset yapan deneyimli, tecrübeli bir politikacı olarak Sayın Baykal hangi medeniyeti temsil ettiğimizin hâlâ farkına varamadıysa benim burada kendisiyle o bilgiyi paylaşmam biraz ayıp olur” diye kaçamak bir cevap verdi.
Yani Egemen Bağış, “İslam Medeniyeti” diyemedi! Dese bir türlü, demese bir türlü! “İslam medeniyeti” dese, bakarsın devleti dini esaslara dayandırmaktan yeni bir dava açılır, “Batı medeniyeti” dese, Batı’nın Batı ile ittifakı olmaz! Gel de çık işin içinden! Öğrencinin sorduğu sorunun cevabını bilmeyen öğretmenin, konuyu ödev olarak vermesi gibi bir taktik kullanmış Egemen Bağış!
* * *
Egemen bey, Baykal, Bahçeli ve Ahmet Türk’ün, hükûmetin AB politikalarına destek verdiklerini anlatırken “Avrupa Birliği, Türkiye’de farklı kesimleri, farklı düşünce gruplarını, farklı etnik, dini grupları birleştirebilen ender projelerden bir tanesidir” diye bir ifade kullandı!
Demek, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını, millet olma bilinci, İslam dinine mensubiyet bilinci, ortak tarih, ortak kültür ve ortak gelecek kaygısı birleştirmiyor da, AB’nin içinde eriyip gitmek duygusu birleştiriyor öyle mi?
O zaman hangi medeniyetin içinde olacağız?
Ve eğer Erdoğan, Baykal, Bahçeli ve Türk, AB’ye girişi devlet politikası olarak kabul etmişler ise, aralarında ne fark var?
* * *
Bağış, 301, Vakıflar Yasası ve TRT yasalarındaki değişiklikleri kastederek bunların Türkiye için faydalı olduğunu da anlattı. Vakıflar Yasası, CIA’nın Türkiye’de vakıf kurmasını serbest bıraktı, bu bakımdan CIA’ya çok faydalı! 301’deki değişiklikle, Türk Milleti’ne değil ama Türklüğe hakaret serbest bırakıldı! Kimliğini saklayan psikopatlar için çok faydalı? TRT Yasası ise TRT 6’yı doğurdu! Bu da, farklı ana dilleri olan halkı, Diyarbakır Kurmançi ağzında birleştirmek, yani tekleştirmek için çok faydalı! 10’uncu yıldan itibaren sonuç almaya başlarsın ve 50 yıl içinde ayrılık bir daha geri dönülemeyecek boyutlara ulaşır. Bu bir sosyolojik bölücülüktür!