Liderine tapanlar düşünce üretebilir mi?

Liderine tapanlar düşünce üretebilir mi?

"Türkçe ile düşünce üretemeyiz" diyen Mahir Ünal''ın sözlerini "Türkler düşünür yetiştirmemiştir" diyerek destekleyenler var. Öyleyse, tarih neden Türklerle başlıyor?

Prof. Dr. Fritz Neumar, "Türkleri tarihten çıkarırsanız, geriye tarih diye bir şey kalmaz" demiştir!

İnsanlık tarihini yönlendirmiş bir milletin düşünce üretmediğini söylemek akıl ve mantıkla bağdaşır mı?

***

Peki nedir Türk düşüncesi? Bu sorunun cevabını yıllar önce Kazım Mirşan vermişti...

Kazım Mirşan ile birlikte Almatı''da, "Alatau", yani Aladağ eteklerindeydik. Mirşan, 19 kişilik kafilenin en önünde dimdik ormana doğru tırmanıyordu. Bursa Türk Ocağı adına Turgay Tüfekçioğlu''nun organize ettiği kafilede gazeteci olarak ben ve Servet Somuncuoğlu da bulunuyorduk.

Mirşan, ormana doğru hızlı adımlarla yürürken kendisine yetişemiyorduk. O sırada 85 yaşındaydı. Kendisiyle yaşıt olan dev çam ağaçlarından tanıdık birini arar gibiydi... 200 metre kadar yürüdükten sonra gövdesi en kalın ağacı seçmiş, kollarını açmış ve ayaklarını da yerden keserek ağaçla kucaklaşmıştı... Mirşan, iki dakika böyle kalmıştı.

Bu, eski Türk dininden kalma bir ibadet şekliymiş..

Mirşan, elbette Müslüman''dı ama atalardan kalma ibadetleri de unutmamıştı! Gerçekte ağaç, insan vücudundaki negatif elektriği emiyor ve toprağa veriyordu; bu da vücudun bağışıklık sistemini güçlendiriyor, dolayısıyla hastalıklardan koruyor ve ömrü uzatıyordu.

Mirşan, bunları anlattıktan sonra "Eski Türk inançlarının her birinin, Türk kozmolojisine göre bilimsel bir temeli vardır. Tarih içinde, bu tür davranışlara dinî anlamlar yüklense de esası bilimsel bilgiye dayanır. Türk kozmolojisinin bilimsel anlayışına, insanlık bugün de ulaşabilmiş değildir" demişti...

***

Orhan Dündar, "Medeniyetlerin Aşil Topuğu" adlı eserinde der ki, "Türklerin kozmoloji anlayışı, ''dünyevi''dir. Batı''nın kozmoloji anlayışı ise dünyanın reddine dayanır, hatta dünyayı ''şeytan sitesi'' olarak görür. Avrupalı düşünürlerin beyinlerindeki surlar, ancak Fatih''in toplarının çökerttiği İstanbul surları ile birlikte yıkıldı... Türklerin 16''ncı asır sonrasında geri kalmasının sebebi ise kendi sistemlerinden vazgeçerek, Batı''nın terk etmeye başladığı Hermesçiliğe yönelmeleridir.

Hermesçilik, insan tanrıcılıktır, insana tapmaktır. Bugün insanlarımızın bir kısmının Tanrı''ya değil, şeyhlere, pirlere, cemaat önderlerine hatta siyasi liderlere tapmasının ve onların her dediğini yapmasının asıl sebebi budur."

***

Attila, Roma''ya boyun eğdirince ve Avarlar da Avrupa''da bir hâkimiyet kurunca, kendilerini sorgulamaya başlayan Avrupalı düşünürlerin beyinlerindeki surlar, ancak Fatih''in toplarının çökerttiği İstanbul surları ile birlikte yıkıldı. Bu iklimde Luther ve Kalvin ortaya çıktı. Bu iki düşünür, şeytan yerine Türkleri koyuyor ama Türklerin kozmolojisini taklit ederek, bu dünyada var olunabileceğini görerek, ona göre düşünceler geliştiriyordu. "Kalvintürk" sözü buradan çıkmıştı. Nitekim yeni medeniyeti de bu uyanış ile kurabildiler. Türkler ise koşar adım Hermesçiliğe dönüyordu. Bunun sebebi, Gnostik düşünce akımları idi... Sufizm, Türkleri dünyevi düşünmekten alıkoyuyor, enerjilerini yok ediyordu...

Atatürk bu durumu tespit ederek, yeniden Türk aklını egemen kılmaya çalıştı. Bu akıl, Hunlar, Batı Hunları ve Göktürklerden sonra İslam döneminde de İmam-ı azam Ebu Hanife''nin başlattığı, İmam Maturidi''nin bilgi teorisini kurduğu, İbni Sinalar, Farabiler, Nasireddin Tusiler, Uluğ Beyler yetiştiren medeniyetin temeliydi.

Atatürk''ün ölümünden hemen sonra İsmet Paşa, eski Yunan klasiklerini yani Hermesçiliği Türk eğitiminin temel taşı haline getirdi! Dün "Aristo der ki" diyenler, bugünkü Türkiye''de "şeyhim der ki" veya "siyasi liderim der ki" diyor... Bu yapıdan elbette düşünce çıkmaz. Düşünmek için önce dünyevi düşünen Türk olmak, yani özgür olmak gerekir...

Yazarın Diğer Yazıları