Kutuyu bizzat Erdoğan açtı!
Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu arasındaki "Şehir Üniversitesi" tartışması, "Pandoranın kutusu açılıyor" yorumlarına yol açtı.
Pandora'nın kutusu bir Yunan efsanesidir ve Prometheus'un Tanrı Zeus'tan ateşi çalması ve insanlara vermesi ile başlar. Zeus, Prometheus'u o zaman kimsenin yaşamadığı sanılan Kafkas dağlarına sürgüne gönderir. Zeus, Herkül'ün Prometheus'u kurtarmasına ses çıkarmaz ama zincir halkalarının ayağında sonsuza dek bağlı kalmasını sağlar. Bir de Pandora adlı ilk kadını yaratıp bir kutu ile birlikte Prometheus'un ikiz kardeşi Epimetheus'a gönderir. Epeimetheus, Pandora'yı görünce büyülenir ve onunla evlenir. Pandora, Zeus'un istediği gibi kutuyu açar ve bütün kötülükler oradan dünyaya yayılır!
Aslında bütün Yunan tanrıları ve efsaneleri de Mısır'dan çalıntıdır. Heredot, bazı kişilerin kendilerini Tanrı ilan etmeleri ve diğer insanların da çıkar ilişkisi sebebiyle onların peşinden gitmesinin komik olduğunu yazmıştır.
***
Olaya dönecek olursak, Ahmet Davutoğlu'nu önce bakan sonra başbakan, Ali Babacan ve Mehmet Şimşek'i bakan yapan da görevden alan da Tayyip Erdoğan'dır. Pandora'nın kutusu ise kimin elinde kaldı o belli değil!
Erdoğan "Şehir Üniversitesi" tahsisini kendisinin yaptığını söyledi ama "Malum zat başbakan olunca mülkiyet devrine dönüştürmüştür. Türkiye'de hiçbir üniversitede böyle bir şey olmamıştır." dedi. Erdoğan bir de dolandırıcılık kelimesini kullandı!
Ahmet Davutoğlu, da buna cevaben "yaşayan bütün Cumhurbaşkanları" ifadesini de kullanarak, mal varlıklarındaki artışla ilgili TBMM soruşturması başlatılması çağrısı yaptı.
Davutoğlu, kendisi de dahil ilgili yetkililerin, birinci ve ikinci derece hısımları ve akrabalarının mal varlıklarının araştırılmasını istedi.
***
Tayyip Erdoğan hakkında bir mal varlığı araştırması yapılmasını ABD Temsilciler Meclisi de istemişti. Bilindiği gibi ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence Ankara'da ateşkes açıklaması yaparken bir gazeteci yüksek sesle, "Türkiye şantaj yaptığınız için mi operasyonu durdurdu?" diye sormuştu. Pence cevap vermemişti
Gazetecinin şantaj dediği ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Demokrat Eliot Engel ve Komisyon'un kıdemli üyesi Cumhuriyetçi Michael McCaul'ün Temsilciler Meclisi'ne sunduğu tasarı idi.
ABD Dışişleri Bakanı'nın, istihbarat servisi ve Hazine Bakanlığı'yla birlikte çalışarak "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve ailesinin (eşi, çocukları, anne-babası ve kardeşlerinin) tahmin edilen mal varlığı, bilinen gelirleri ve yatırımlarına dair rapor" hazırlamasını istiyorlardı.
Halkbank için hazırlanan ikinci iddianamede de Rıza Zarraf'ın Türkiye'de kimlere ne kadar rüşvet verdiğinin listesi elde tutuluyordu!
***
Şehir Üniversitesi'nin tahsisini kendisinin yaptığını söyleyen Erdoğan, "Malum zat başbakan olunca mülkiyet devrine dönüştürmüştür. Türkiye'de hiçbir üniversitede böyle bir şey olmamıştır." dedi.
Burada kimsenin aklına gelmeyen bir soru var:
-İyi de siz başbakan iken kendi bakanınızın himayesinde kurulacak bir özel üniversite için arazi tahsis etmeniz hukuka uygun mudur?
Davutoğlu ve diğerleri "Partiden ayrılmayın" teklifini kabul etselerdi, Erdoğan bu iddiaları gündeme getirecek miydi?
***
Davutoğlu, Erdoğan'ın dolandırıcılık suçlamasına cevap olarak da "Ekonomik servet oluşturma bakımından kimlerin nasıl statü değiştirdiklerini milletimiz çok iyi bilmektedir. Her gördüğü araziye dolar hesabı ile değer biçenler bunu anlayamazlar" dedi.
Danıştay ise Kartal'daki bedelsiz arazi devrinde yürütmeyi durdurma kararı aldı. Üniversitenin bu araziyi ipotek gösterip Halkbank'tan kredi alması sebebiyle, Halkbank, Üniversitenin kredi teminatlarını durdurdu sonra da tüm bankalardaki varlıklarına tedbir koydu.
"Şimdi, kimden neyin hesabını soruyorsunuz?" derler ya…
Öyle ya başbakanların, bakanların tahsisleri kendileri için yaptığı yerde…