Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Turgay BEŞYILDIZ
Turgay BEŞYILDIZ

Küçük Bülent

1948 yılının ilk günüydü dünyaya gözlerini açtığında.
Büyükbabası Gümüşhane merkeze bağlı şimdiki adı Eskibağlar, eski adı Sorda olan köyden göç ederek Trabzon kent merkezine yerleşmişti.
PTT merkez binasının olduğu Çarşı Mahallesi’nde büyüdü.
Evlerinin önünden geçen Kahramanmaraş Caddesi’nin karşısındaki tarihi İskenderpaşa İlkokulu’nda ilk eğitimini aldı.
1950’li yılların sonlarında, her mahallenin birçok çocuğu gibi plastik topla tanıştı ve hiç bırakmadı. Tarihi ilim yuvası Trabzon Lisesi’nin okul takımında forma giydi.
İlk kez lisanslı olarak yeşil-beyazlı formasını giydiği İdmangücü, onun ilk göz ağrısı oldu.
Çok teknik ve yumuşak ayaklara sahipti. Hatta Trabzon Lisesinin arka bahçesinde 1980’li yılların ortalarına kadar duran masatenisi masası vardı. Öğrenciler arasında pinpon oyunu diye tabir edilirdi. Kauçuk raketlerle oynanması doğal ve normal olandı ama Bülent Şahinkaya, kendi eğitim aldığı dönemde genelde; küçücük beyaz topla oynanan masatenisini o, ayaklarıyla oynardı.
Üniversite hayatını Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İnşaat Fakültesi’nde tamamladı.
*
1966 yılında kırmızı-beyaz renklerle kurulan Trabzonspor Kulübünün kadrosunda yer aldı. Kangal Necati, kaleci Fatih Gürel’in yanı sıra rahmetli olmuş Grundıg Osman, Çolak İbrahim, Cevat Alkan, Toto Salih, Zekai Çakmakçı, Kara Haydar(Tuncer), Mehmet Celap (Sarı Mehmet) ve Polat Demirer gibi oyuncularla forma giydi.
Bir yıl sonra bordo-mavili forma renklerini taşıma kararı alan Trabzonspor’da, 1975’e kadar futbol hayatını devam ettirdi. Zamanın 2. Ligi’nde takımın başında kaptan olarak sahaya çıktı.
Kendisini son sezonunda bende seyretmiştim.
Trabzonspor’un minik takımında oynuyor, rahmetli Özkan Sümer tarafından bize verilen sezonluk, stadyuma serbest giriş pasolarıyla maça ücretsiz girip, A takımın ve Genç takımın karşılaşmalarını izleyebiliyorduk. Beğendiğim, topla çok hızlı olmasa da çok teknik bir oyuncuydu.
Kısa boylu, sahada da çok küçük göründüğü için sanırım, lakabı ’Leblebi Bülent’ idi. Gerçi genelde kaptanlık yaptığı için ‘Kaptan Bülent’ diye adı sohbetlerde geçerdi ya da Küçük Bülent…
Trabzonspor takımında o dönem bir başka Bülent daha vardı. Denizlispor’dan transfer gelen ve ardından Trabzon’da evlenip kentten ayrılamayan, yaşamına ailesiyle Trabzon’da devam eden Bülent Gürsoytrak. (Şu sıralar, Alzheimer rahatsızlığı nedeniyle pek evinden çıkamıyor. Allah sağlığını versin.)
O, yaşça büyük olduğu için ona Büyük Bülent, Bülent Şahinkaya’ya da Küçük Bülent denirdi. Gazetelerde de öyle yazardı. Şimdiki gibi soyadları kullanılmaz, forma sırtlarında isim yazmazdı.
*
Ahmet Suat Özyazıcı, Küçük Bülent’i ilk kez Sakaryaspor önünde, Trabzon Şehir Stadyumu’nda sahaya sürmüştü. Yanlış hatırlamıyorsam, oğlunun ilk kez forma giydiği maçını tribünden izlerken çok heyecanlanan babası İbrahim Şahinkaya, o gece Şehir Kulübü’nde arkadaşlarıyla buluştu. Yemekte aynı heyecanla maçın analizini masada yapmış, sohbet etmiş, aynı gecede kalp krizi geçirerek hayata veda etmişti. Cenazesi Trabzon Sülüklü Asri Mezarlığı’na defnedilmişti.
Trabzonspor’un halen daha en iyi orta saha oyuncularından biri olarak gösterilen ve geçtiğimiz son aralık ayı içerisinde, yaşadığı İstanbul’da kaybettiğimiz ağabeyi nam-ı diğer Gabak Coşkun’un ve Trabzonspor’un bordo-mavi formalarıyla ilk 6 şampiyonluğunun tamamında; Şenol Güneş, Turgay Semercioğlu ve Necati Özçağlayan ile birlikte kupa kaldıran sadece 4 isimden biri olan Güngör Şahinkaya’nın da ağabeyiydi.
Nam-ı diğer Leblebi Bülent veya Küçük Bülent; Trabzon’un yetiştirdiği orta saha maestrolarından idi. Enteresandır;Trabzonspor’da forma giymiş 3 kardeş (Coşkun, Bülent ve Güngör Şahinkaya) ile bu formayı giyemeyen 3 kardeş (Yılmaz, Turgut ve Sebahattin Şahinkaya) birbirinden iyi futbolculardı ve hepsinin özellikleri birbirlerinden farklıydı.
*

Bakın; Trabzonspor’un efsane futbolcularından, bu ay başı Trabzonspor’un Altyapı Koordinatörlüğü’ne getirilen Güngör Şahinkaya, abisi Bülent Şahinkaya için özetle ne diyor:“Takımın beyniydi. İnanılmaz teknik bir kapasiteye sahip, zeki bir futbolcuydu. O zamanın en iyi orta saha oyuncularından biriydi. Ağabeyim olduğu için söylemiyorum ama benim gördüğüm tartışmasız en iyi futbolculardandı. A Takım ile arada bir hafta içi yaptığımız çift kale idman maçlarında karşı karşıya gelirdik. Ben de o yıllarda A Genç Takım’ın formasını giyiyordum. Ağabeyim şimdiki futbol ortamında, bugünkü şartlarda yetişseydi çok daha farklı bir konumda olurdu.”
Güngör Şahinkaya, içinde benim ağabeyimin de (kaleci Rıdvan Beşyıldız) yer aldığı, Bülent Şahinkaya ile ilgili bir anısını şöyle anlattı bana:
“Türkiye 2. Ligi Kırmızı Grup’ta şampiyon olup 1. Lige (şimdiki Süper Lig) çıktığımız 1973-1974 sezonuydu. O sezon, senin ağabeyin, Trabzonspor’un A Genç Takım kalecisi olan Rıdvan, o zamanlar kazanılması çok zor olan üniversite sınavını iyi bir puanla kazanmış, Trabzonspor’un A Takımı’na çağrılırken, o zamanlar çok fazla bir ekonomik ortamın olmadığı futbolu çok genç yaşta bırakarak, İzmir’e Ege Üniversitesi’ne okumaya gitmişti. Hiç unutmam; o sezon Gaziantep deplasmanına gittik. Gaziantep’te bizim gibi şampiyonluğa oynuyor. İyi bir rakip ve çok zor maç olacak. Ben o sene A Genç Takım’dan A Takıma yükselen birkaç oyuncudan biri olarak kadroda, yedek kulübesindeyim. Ağabeyim Bülent takımın kaptanı. 10 gün önce sağ ayağında lif kopmuş, oynaması mümkün değil. İnatla ‘oynayacağım’ dedi ama imkansız. İğne yapıldı, baldırına bandaj takıldı. Masaj falan, sahaya çıktı. Tribünler kalabalık, saha toprak zemin, ıslak ve çamurlu, karşılaşma başladı. 5 dakika sonra ağabeyim seke seke kenara geldi, biz oyundan çıkar diye bekliyoruz. O inanılmaz bir şekilde, üstelik sağ ayağını hiç kullanmadan, aslında ters ayağı olan sol ayağıyla 90 dakikayı tamamladı. Sahanın en iyisiydi. Maçı Turgay Beyazıt’ın golüyle 1-0 kazanmıştık. (Büyük Turgay, Trabzon’da yaşıyor.) Şaşırdık kaldık. Şimdi Trabzonspor’da, bu özveriyi yapacak yerli, yabancı kaç tane oyuncu bulabilirsin? Yani o zaman futbol bizim için sadece futbol değildi!”
*
Kaptan Bülent, bordo-mavililerin 100 maç ve üzeri formasını giyen az sayıdaki oyuncular arasında ismini tarihe yazdırdı, bu asil formayı 104 kez sırtına giydi. Asistleri bir yana 7 gole imzasını attı. Kısa bir süre İstanbulspor’da oynadı, son döneminde de Galatasaray’ın formasını 5 maç giydi. Fazla değil, 9 yıl gibi kısa bir süre profesyonel futbol oynadı ve futbol hayatına nokta koydu!
Eşi Meral Hanım, Affan Lisesi’nde kısa bir süre öğretmenlik yapmıştı, şimdi Florya’da yaşıyor. Kaptan Bülent’in iki yetişkin evladı, bir de torunu vardı. İkisi de evli biri Ayşegül Şahinkaya Ekinci. Diğeri, Trabzon’un eski belediye başkanlarından ve Trabzonspor Kulübü’nün eski başkanlarından olan rahmetli B. Suat Oyman’ın kızı Büşra ile yeni evli olan oğlu ise Murat Şahinkaya.
Bülent’in bir ağabeyi yurt dışına gitmeden önce yani 65-66 yıl önce İdmanocağı’nın kalesine koruyordu. Prof. Dr. Yılmaz Eşref Şahinkaya, yıllardır Amerika’da San Francisco’da yaşıyor,
Trabzon Gençlerbirliği’nde futbola başlayan ve stoper olarak iyi işler çıkarırken İstanbul Tıp Fakültesi’ni kazanınca gurbet elde okulun yolunu tutan bir başka ağabeyi Prof.Dr. Sebahattin Şahinkaya idi. Tıp eğitimi alırken, bir yandan da İstanbul’da zamanın çok iyi ekiplerinden biri olan Süleymaniyespor’un da formasını giydi.
Toplam 7 kardeş içerisinde biri kız, altı erkekten futbol ile çok fazla haşır neşir olmayan tek ağabeyi ise geçtiğimiz ekim ayından 84 yaşında rahmetli olan Turgut Şahinkaya idi.
Tek kız kardeşleri; iki evlat annesi Esin Şahinkaya Doğan. Eşi, emekli mühendis Atilla Doğan ile Trabzon’da, bazen de İstanbul’da yaşantısına devam eden Esin Hanım’ın iki yetişkin evli evlatlarından biri Çiğdem Doğan Berber, diğeri ise Trabzonspor Kulübü’nün Başkanı Ertuğrul Doğan idi. Nam-ı diğer Leblebi Bülent, bordo-mavili kulübün başkanı Ertuğrul Doğan’ın da dayılarından biri aynı zamanda…
*
Kaptan Bülent, 1975 yılında futbolu bıraktıktan sonra İstanbul’da iş hayatına atıldı.
Yalnız kendi deyimiyle ‘kutsal topraklar’ dediği Trabzon’u hiç bırakmadı. Sık sık gidip geldi. Meşin yuvarlağın peşinden koşmayı bıraktıktan sonra, futbol ile hiç ilgilenmedi. Bir süre armatörlük ve otelcilik yaptı. Çok iyilikler yaparmış, yapılması gerektiği şekilde, gizli gizli. Bunu vefat ettiği zaman cenazesine gelenlerden öğrenmişler.
Kalp damarlarında önceden takılmış stentleri de vardı. 29 Haziran 2009 tarihinde; Trabzon’un plakası da olan 61’nci yaşını sürdüğü günlerde, gece uykusunda, babası gibi kalp krizi geçirerek hayata gözlerini yumdu.

Şair Cahit Sıtkı Tarancı’nın dediği gibi:
Neylersin ölüm herkesin başında,
Uyudun, uyanamadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.

İstanbul’daki Sefaköy Mezarlığı’na rahmetli annesi Zakire Hanım’ın yanına defin edildi. İstanbul’da yaşayan yeğeni Zerrin Şahinkaya, Kaptan Bülent ile ilgili şunları anlattı: “Farklı şehirlerde iken birbirimize hep mektup yazardık. O mektuplarının sonunda bana hep, ‘Gözlerinden öpüyorum Zerrinciğim.’ derdi. Duyardım; deplasmanlara giderken takım otobüsünde çok gırgır şamatalar yaparmış. Çok espriliydi. Zekiydi, leb demeden leblebiyi anlardı! Küçük yaştaydım, bir gün dişim ağrı yapıyor ve sallanıyordu. Bülent dayım, beni kandırıp dişime ince ip bağladı, diğer ucunu da yanımdaki oda kapısının koluna. Ne yapmak istediğini anlamaya çalışırken, kapıyı kendine doğru aniden bir çekti o an dişimde bir acı, ama baktım dişim çıkmış, ipin ucunda sallanıyor. Hem güldüm, hem ağladım. O güzelim bayram sabahları hep babaannemde toplanırdık önce. Kahvaltıdan sonra baş başa kahve içerdik ve bana 100 Dolar harçlık verirdi. Tabi o zaman dolar böyle yüksek bir kurda değildi ama yine de iyi bir bayram harçlığıydı.’’
Yeğeni Trabzonspor’un Kulüp Başkanı Ertuğrul Doğan ise , ”Anlatılmaz yaşanır” dediği dayısı ile ilgili kısaca şunları söylemişti: “Rahmetli Bülent Dayım bir gün bana, ‘Trabzon için ne yaparsan yap ama hiç aklından çıkarma; her zaman bu kadim şehre borçlu kalacaksın. Çünkü hiç kimse bu kentin ona kattığından daha çok şeyi, asla bu şehre veremez ve katamaz.’ demişti. Bu kulağımda küpedir ve hep aklımdadır.”
*
Leblebi Bülent veya Kaptan Bülent ya da Küçük Bülent…
Trabzon Şehir Stadyumu’nun (eski H. Avni Aker Stadyumu) tozlu toprak sahasından geldi, geçti. Adı kaldı arkadakilere yadigar.
Ne demişler:
“Hayat bir futbol maçı gibidir, her hareketiniz ve pasınız onun gidişatını belirleyebilir. Futbol, bir saniyede bir şaheser ya da hayatınızın fiyaskosunu yaratabileceğiniz bir sanattır, aynı zamanda!’”
Sanırım; Kaptan Bülent’inki de, sahada seyir halindeki görsel bir temaşa sanatı gibiydi.

whatsapp-image-2024-07-08-at-15-49-15-2.jpeg

whatsapp-image-2024-07-08-at-15-49-15-1.jpeg

whatsapp-image-2024-07-08-at-15-49-14-3.jpeg

whatsapp-image-2024-07-08-at-15-49-15.jpeg

whatsapp-image-2024-07-08-at-15-49-14-2.jpeg

whatsapp-image-2024-07-08-at-15-49-14-1.jpeg

whatsapp-image-2024-07-08-at-15-49-14.jpeg

Yazarın Diğer Yazıları