Krizin en basit anlatımı!

Dünya ekonomik krizinin teknik olarak basit izahını yapan bir ekonomiste rastlamadım. İşadamı Yaşar Canca, bu sorumluğu yerine getiriyor:
“Bankaların kredi olarak verilen paranın bir kısmını merkez bankalarında karşılık olarak tutmak zorunlulukları vardır. Türkiye’de bu oran yabancı para cinsindeki kredilerde yüzde 11, YTL cinsindeki kredilerde yüzde 6’dır. Sisteme giren her 100 birimlik para YTL olarak yatırılmış ise 6 YTL’si Merkez Bankası’na karşılık olarak yatırılır, 94 YTL’lik kredi kullandırılır.
Son yıllarda ABD’den başlayarak, bu krediler yine aynı bankada veya başka bir bankadaki hesaba aktarma yoluyla kullanıldığı için para sistemde kalmakta, üstelik kredinin aktarıldığı banka bu parayı taze kaynak olarak değerlendirdiği için yine yüzde 6’sını merkez bankasına yatırıp 86 YTL’lik yeni bir kredi kaynağı oluşturarak tekrar kredi olarak kullandırmaktaydı.
Bu şekilde YTL cinsinden 100 YTL’lik bir mevduat bankacılık sisteminde yaklaşık 15 kat yani 1500 YTL’lik bir kredi büyüklüğüne ulaşmakta ve bu genişleme yatırılan 100 YTL’nin kredi karşılığı olarak tamamının merkez bankasına yatırılmasına kadar devam etmektedir. Bu tür yaratılan paraya kaydi para denilmektedir.
Büyük ekonomilerde bu karşılıklar o denli büyüdüler ki devletler para yerine hazine bonosu, özel sektör tahvili veya hisse senetlerinin de karşılık olarak tutulmasına izin verdi. Bu paralar sanki yeni bir kaynakmış gibi tekrar tahvil veya bono alınarak piyasaya sürüldü ve tekrar bir kredi imkânı yarattı.
Bu şekilde her şeyin sanal olarak kullanıldığı gelişmiş ekonomilerde en basitinden 100 YTL’lik bir para yüzde 6 kredi karşılığı hesabına göre ortalama 20-25 kat fazla gelir yaratmaktaydı.

***

Ödenemeyeceği anlaşılan yıllara yayılmış ev kredisi borçları 180 milyar dolar idi. Devlet bu olaya el koysa, kriz yıllık birkaç 10 milyar dolar ile çözülebilirdi.
Bu yola gidilmeyince, yatırım bankalarının değerleri düşmeye başladı. Bu şirketlerin kâğıtlarını karşılık olarak tutan bankaların karşılıkları azaldığı için bu karşılıklara karşı verilen krediler, karşılığı olmadan verilmiş duruma geldiler
Sistemin ana aktörleri bu işlerin dünyanın tamamını etkilemediğini gördüklerinde dünyada her yerde kâğıtları pazarlanmış olan Lehman Brothers’ın önce içini boşaltıp sonra iflas ettirdiler; artık kriz başlamıştı.
Borsalar ve bu tahviller düştükçe, bankaların karşılık olarak tuttukları miktar erimekte, eridikçe bankaların sermaye eksiklikleri ortaya çıkmakta, yetmezmiş gibi kredilendirdikleri emtiaların da değeri düşmekte ve daha önce bağlanan krediler artık çok pahalı hale gelmekteydi.
Finans kuruluşlarının bilançoları eksiye düşmüş ve varlıkları tehlikeye girmişti. Eğer karşılıklarını yerine koyamazlarsa iflasları istenecek.
AB ülkeleri derhal bankaların sermayelerine kaynak aktararak (bankaları kamulaştırarak) durumlarını kurtardı. Ama ABD hâlâ ayak diretiyor.
Bugün Türkiye Merkez Bankası’nda karşılığı yüzde 11 olan yabancı para cinsinden, karşılık olarak tahmini 8-10 milyar dolar bir para var. Bu paranın sisteme kazandırılması istenmektedir. Eğer karşılıklar yarı yarıya indirilirse 4-5 milyar dolarlık ek kaynak sağlanacak. Bunun kredi karşılığı en azından 30 milyar dolardır.”
Bu görüşleri henüz bu sütunda yayınlamadan önce Merkez Bankası, bankaların döviz cinsi zorunlu karşılık oranlarını 2 puan düşürerek yüzde 9’a indirdi ve ihracat reeskont kredisi limitini de 2 kat artırarak 1 milyar dolara çıkardı. Böylece Merkez Bankası, bankaların 2.5 milyar dolarını serbest bırakmış oldu.

NOT: Değerli okurlarım, iki hafta izninizi rica ediyorum. 25 Aralık’ta buluşmak dileğiyle bayramınızı kutluyorum.

Yazarın Diğer Yazıları