Kriz yönetimi
Dünya para piyasalarında son 20 gündür büyük bir kasırga yaşanıyor.
Amerika’da konut finansman fonlarında başlayan çöküş bütün dünyayı etkisi altına aldı. Aşırı derecede şişen konut fiyatlarına talebin birden kesilmesi mortgage şirketlerini zorda bıraktı.
Son üç yılda konut spekülasyonu çok can yaktı. Konut fiyatları neredeyse 1 yılda yüzde 100 artmıştı. Sonuç olarak piyasalar tıkandı ve fonlar güç durumda kaldı. 100 bin dolarlık evler 200 bin dolara çıkınca ve en önemlisi bunu alan insanlar oturmak amacıyla değil de bu konutu satıp kar etmek amacıyla alıyorsa sonuç elbette facia olur.
Türkiye’de de henüz mortgage krizi yok. Ancak konut piyasasında ciddi bir daralma var. Artık evler öyle peynir ekmek gibi satılmıyor. Neredeyse 1.5 yıldır konut fiyatı artmadığı gibi tam tersi düşüş yaşanıyor. Tabii ki bu olayın farklı bir boyutu.
Bizi ilgilendiren kriz.
Amerikan ateşi bütün piyasaları yakıp kavuruyor. Avrupa borsaları tepe taklak. Amerika neredeyse her gün büyük bir çöküş yaşıyor. Avrupa Merkez Bankası bile 90 milyar dolar satarak piyasaya müdahale etmeye çalıştı.
Ya bizde ne oldu?
Başbakan’ın çok önemsediği borsası düşüyor. Hem de soluksuz. Doların tansiyonu yüksek ve her gün yükseliyor. Artık bankacıların bile isyan ederek düşmesini istedikleri faizler tam tersi yükseliyor.
Bütün ülkelerin Merkez Bankaları, hükümetlerin ekonomi kurmayları ile toplantılar yapıp krizden nasıl en az etkilenmek için çözüm arıyorlar.
Bizde ise tık yok.
Merkez Bankası suskun.
Hükümet ise Cumhurbaşkanlığı derdinde. Medya olayın vehametini anlatmak yerine bütün ilgiyi Abdullah Gül ve cumhurbaşkanlığı üzerinde topluyorlar.
Dünya kara günler yaşıyor, İstanbul Borsası şok düşüş yaşıyor, Türkiye büyük bir krizin eşiğine gelmiş ama hükümet ve medya halen Abdullah Gül’ü tartışıyor. Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olmazsa “Mazlum” olur mu?
Tüm sorunumuz bitti Abdullah Gül kaldı. Önümüzdeki hafta dünya para piyasaları için gerçekten çok önemli.
Hadge fonlardan bazıları daha iflasın eşiğine gelebilir ve bu da dünya ile bizi çok olumsuz etkileyebilir. İş Bankası Genel Müdürü’nün bir uyarısı çok önemli. Dövizle sakın borçlanmayın.
Gerçekten şu günlerde döviz tam bir ateşten gömlek. Son 3 yıldır sıcak para ile bastırılan dolar her an ateşe dönüşebilir ve o gömleği giyeni yakıp kül edebilir. Sadece o gömleği giyen değil aynı zamanda Türkiye de yanabilir. Çünkü sıcak para politikası ile birlikte Türkiye’ye zaten ateşten bir gömlek giydirildi. Şu güne kadar o gömlek ülkeyi ve vatandaşı yakmadı ama artık gömleğin ateş seviyesi yükseliyor.
Hükümet çaresizlik içerisinde kadercilik oynuyor. Çünkü bu hükümetin her şeyi kadere dayanıyor. Kaderin bir oyunu olarak iktidar oldular ve yine o kaderin bir oyunu olarak sıcak para fırtınası ile güzel günler yaşadılar. Kader sanki bu defa AKP’nin yanında değil.
En acısı ise AKP halen bunun farkında değil. Yılbaşına kadar dünya ve Türkiye ekonomi olarak çok şeye gebe.
Bu dört aylık süreç AKP’yi çok güç durumda bırakabilir. Çünkü halk siyahla beyazın, doğru ile yalanın çok iyi ayrımına varacaktır. Önemli olan bu süreçte halkın daha da fakirleşmemesi.