Köşe ayısı!
Rahmetli Mustafa Taşar, 1991 yılında ANAP İstanbul il başkanlığı seçiminde Semra Özal’ı desteklemek üzere The Marmara Oteli’ne kamp kurmuş ve siyasi gücünü göstermek için Birinci Körfez Savaşı’nın komutanı Norman Schwarzkopf’tan bahsederek “O nasıl çöl ayısı ise ben de otel ayısıyım” demişti.
Nereden aklıma geldi çöl ayısı ve otel ayısı?
Bugünlerde, ABD ve AB güdümlü siyasi sürecin meydana getirdiği dalgalar üzerinde sörf yapan bir köşe yazarı, kaba saba tabirlerle meslektaşlarına saldırıyor da ondan.
Sanki köşe ayısı mübarek! Fakat bu hantallık ile dalganın üzerinde fazla duramayacak!
Özetle diyor ki, Ergenekon davası Avrasyacıların tasfiyesidir!
Dolayısıyla basındaki Avrasyacılar da korktu sustu ve geri durmak gerektiğini anladı!
***
Ergenekon davası Amerikancılar ile Avrasyacıların mücadelesinin bir yansıması olsa kendisine bir yere kadar hak vereceğiz!
Fakat Türk tarihinin hiçbir döneminde bu kadar yoğun iftira kampanyası hiçbir kişi veya kadro hakkında ileri sürülmemişti!
Bir defa biz yazılarımızda da, kitaplarımızda da Amerikan Avrasyacılığı ve Rus Avrasyacılığını inceledik.
Sonuçta da 5 Ocak 1993 tarihinde dedik ki, “Türk Dünyası için hedef Türk Birleşik Devletleri olmalıdır.”
Ruslarla stratejik işbirliğinin, ancak Türk birliğini tanımaları ile mümkün olabileceğini belirttik.
Yine Prof. Dr. Anıl Çeçen de “Türkiye, Avrupa, Atlantik, Rusya ve Çin’in geliştirmiş olduğu Avrasya projelerine karşı mutlaka Kafkasya ve Orta Asya’daki Türk ülkelerini bir araya getiren Türk merkezli bir Avrasya yapılanmasını gündeme getirmek zorundadır. Türkiye’nin geleceğe yönelik Türk dünyası merkezli bir Avrasya yapılanmasını hedeflemesi ve yakın vadede bölgeye hâkim olmak isteyen emperyal güçlerin savaşına alet olmaması gerektiği ortaya çıkmaktadır” görüşünü savunmuştur!
Evet Attila İlhan öldü ama biz sağız ve buradayız.
Hiçbir güçten korkumuz da yoktur!
Kaldı ki Türkiye’nin karşısındaki proje, “Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi” dir ve ABD Dışişleri Bakanı Rice, BOP’un 22 İslam ülkesinin haritasının değişmesi demek olduğunu açıklamışken Türkiye’nin başbakanı, bu projenin eşbaşkanı olduğunu söyleyebilmiştir.
Yani tehdit, sadece dışarıdan değil, içeriden gelmektedir!
Buna karşı biz durduğumuz yerdeyiz!
***
Bugünkü sürece gelince!
Daha önce de dedik ki “Özelllikle generallerin tutuklanması 2003’e, yani eski Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın bilgisayarından elde edilen ve ’darbe günlüğü’ denilen notlara, bu notların basına sızdırılmasına kadar gitmektedir.
Konu yine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en güçlü makamı olan Genelkurmay Başkanlığı’na kimin geleceğiyle ilgilidir!
30 Ağustos geçtikten sonra, sis biraz dağılır ama binlerce yıllık tarihi olan ve insanlığa devlet kurmayı, ordu kurmayı öğretmiş bir millet, bu kargaşaya mahkûm edilmemeliydi!
Soros’un kurduğu sivil darbe örgütü, alenen yürüyüş yaparken onlara dokunan da yok üstelik!”
Ve yine dedik ki “Bugün TSK’nın yıpranması pahasına, emekli komutanlara bir dönemin faturası kesiliyor, hepsi bu!”
Ama köşe ayısı, fırsat bu fırsat diye içinde ne varsa böğürerek dışarı vuruyor!
İşte, komutanlar belli oldu, kapatma davasında karar verildi! Şimdi Amerika’nın İran operasyonunda Türkiye kullanılacak mı kullanılmayacak mı, mesele budur!
Kafa yormamız gereken budur!