Korku inşa ederek seçim kazanmak ve Sarı Yelekliler!

Soner Yalçın, Tayyip Erdoğan'ın son seçimleri kazanmasını sağlayan taktiği tespit etti:

"Trump'ın, seçmende oluşan Meksikalı göçmenler korkusuna karşılık 'sınıra duvar öreceğim' vaadi vererek iktidar olmasını nasıl değerlendireceğiz?

Avrupa'daki faşist partilerin mülteci korkusu üzerinden oy patlaması yaptığını görmezden mi geleceğiz?

Neden Erdoğan, İYİ Parti yokmuş gibi davranıyor?

Neden Erdoğan, CHP ile HDP ittifakından söz ediyor?

Çünkü Erdoğan sürekli seçmenin korkularına hitap ediyor!

Üstelik korkuyla, gerçeği saptırıyor!

Ve seçmeni kendi yarattığı CHP önyargısıyla yanına çekiyor.

Evet, Erdoğan 'korku satışı' yapıyor. Bunda da hayli başarılı...

Önümüzdeki yerel seçimde de Erdoğan'ın 'korku silahını' kullanacağından kuşku yok. Geziyi, Soros'u filan gündeme taşıması bunun göstergesi..."

***

Tespit doğrudur. Tabii seçimlerin sonucunu sadece Erdoğan'ın sürekli propagandayla seçmenin bilinçaltında inşa ettiği korkular belirlemiyor.

Seçimlerin sonucunu, diğer partilerin Erdoğan'ın "korku inşa etme" tuzağına düşmeleri, karşı tedbir almamaları kadar, kendilerini tek başına iktidar için düzenlememeleri belirliyor. Halk, 2002 seçimlerinde, eski partilerin Türkiye'yi yönetememesi üzerine yeni ve iddialı bir kadroya ve projeye sahip olan AKP'ye destek vermişti. AKP, her seçimde lideri dışında kendini yeniliyor veya bu yönde bir gayret gösteriyor ama rakiplerinde kayda değer bir yenilik, bir umut yok!

Oysa muhalefet de en azından son seçimlerde AKP'nin iktidarda kalmasının, Türkiye'yi Suriye'ye çevireceği korkusu üzerinden yürüyebilirdi. Bunu yapmadılar, çünkü iktidar ve muhalefet rolleri dağıtılmıştı, herkes kendi rolüne razı durumdaydı.

***

Bugün değişen ne vardır? Halk arasında ekonomik krizin önü alınamaz boyutlara gelmesinden hatta memur ve emekli maaşlarının bile ödenemeyeceği günlerin gelebileceğinden söz ediliyor. Daha vahim korkular da var ama burada bahsetmek istemiyorum.

Böyle bir ortamda muhalefete düşen nedir? Türkiye'yi iç ve dış politikada dar bir tünele sıkıştıran AKP iktidarının sebep olduğu bu korkunç tabloyu bütün yönleriyle ve sürekli anlatmak ve halka umut veren genç bir kadro ve proje ile ortaya çıkmak... Başka bir meşru yol yok...

Özellikle ana muhalefet, bunun yerine "AKP'nin işlediği hataları ben daha iyi işlerim" diye dışarıdan medet umuyor, kendisini yenileyemiyor

Diğerleri de ne ciddi bir proje geliştiriyor ne de yeni bir söylem!

Bunun sebebi bellidir ama bir defa daha hatırlatayım. Ne diyordu rahmetli Oktay Sinanoğlu?

"Devletin kendisi ve silâhlı kuvvetleri NATO üzerinden Amerikan etkisi altındayken bağımsız siyasi partilerin olması mümkün değildir." diyordu...

"Biz bağımsızız" diyenler veya öyle zannedenler olabilir ama yazık ki gerçek budur.

40 yıldır bu ülkede gazetecilik yapıyorum ve bütün yazılarımda, bütün eserlerimde bunun binlerce delili vardır.

***

O halde ne yapmak gerekir?

Öncelikle teşhisi doğru koymak gerekir ki çözüm üretmek için bir çıkış noktası olsun!

Fransız halkı, ülkelerinin nasıl bir cendere içine alındığını gördü ve sarı yelekler giyerek tepki gösterdi. Şimdilik Macron adlı kuklayı dize getirdiler ama bir de 42 maddelik "siyasal program" hazırladılar.

"Sarı Yelekliler"in programını, birartıbir.org sitesi için Alican Tayla çevirdi. Bu sütuna sığmayacağı için oradan okumanız gerekiyor.

Fransa'nın hem dar gelirlisini hem sanayisini hem ordusunu dikkate alan gerçekçi bir program! Alın Türkiye'de uygulayın!

Türkiye'de hiçbir siyasi parti böyle net bir programı ortaya koyamadı. Çünkü hemen hepsi aynı oyunun oyuncuları... Son seçim gecesi, bunun en büyük delilidir!

Yazarın Diğer Yazıları