Korkan adamdan korkacaksın!

Yıllar önceydi... 18 yaşındaydım ve çocukluğumun geçtiği İstanbul’a kısa bir ziyaret için gelmiştim. İstanbul kabadayılarından biri ile sohbet ediyordum. Eski İstanbul kabadayıları, sonradan çıkanlar gibi öyle istihbaratın, polisin veya askerin desteklediği kişiler değildi, tamamen kendi bileklerine ve yüreklerine dayanırlardı.
Halk arasında sevilmelerinin sebebi, mahallenin namusuna sahip çıkmaları, düşkünlere yardım etmeleriydi. Konuştuğum kabadayı da öyle biriydi ve benim gençliğin verdiği aşırı güvenle konuşmam karşısında, “Korkan adamdan korkacaksın... Cesur adamdan zarar gelmez. Dünyanın en tehlikeli adamı korkan adamdır” diye tavsiyede bulunmuştu.


***


Türk halkı Tayyip Erdoğan’ı “cesur adam” diye tanıdı ve kabadayı adamlarda bulduğu güveni onda bulduğu için oy verdi. Fakat Erdoğan bu günlerde fena halde korkuyor... Taksim Gezi Parkı eylemlerinin, Mursi’nin düşürülmesi gibi bir hedefle, yani kendisini iktidardan indirmek için ve “aynı merkez” den başlatıldığını düşünüyor. Dolayısıyla önlem almaya çalışıyor. Öyle korkuyor ki son olarak tencere tava çalmanın bile suç olduğunu iddia ederek, geniş kitlelerin bundan sonraki büyük eylemlere katılımını durdurmaya çalışıyor. Yani Tayyip Erdoğan halkı korkutmaya çalışıyor. Bu fikri kendisine veren kişi, tencere-tava çalmak diye bir suç olmadığını bildiği için, korkutmayı yaparken konuyu “gürültü kirliliği” çerçevesinde değerlendirmesini istemiş anlaşılan... Yoksa Tayyip Bey’de zerre kadar hukuk mantığı yoktur. Fakat, “iktidar elimden gidecek” korkusu yüzünden, doğrudan “ben verdim” dediği talimatlarla polisin, göstericilere sert davranmasına, hatta ateş ederek gençleri öldürmesine veya gaz bombalarının kapsüllerini mermi gibi kullanarak cinayetler işlemesine yol açmıştır ki asıl hukuk faciası buradadır.
Tayyip Erdoğan bunları neden yaptırıyor? Korktuğu için...
Bu sebeple “Korkan adamdan korkacaksın” sözünü hatırladım.


***


Fakat; beterin beteri var, ölümden de kötü olaylar var... Siirt’deki taciz olayı gibi... Siirt Belediye Başkan Yardımcısı Abdullatif Ç’nin biri 17, diğeri 13 yaşındaki ikizler olmak üzere üç kız kardeşe cinsel istismarda bulunduğu anlaşıldı. Polisin soruşturması sırasında, sanığın, kızların annesini de taciz ettiği anlaşıldı.
Anne, polise verdiği ifadesinde büyük kızının uğradığı cinsel istismarın farkında olduğunu ancak Abdullatif Ç.’nin tehditlerinden korktuğu için engel olamadığını, bunun karşılığında da gıda ve giyim yardımı aldığını söyledi. Abdullatif Ç.’nin, kızların babasını temizlik firmasında taşeron işçisi olarak işe aldığı da belirtildi. Bundan dolayı 17 yaşındaki kızın cinsel taciz olayını 2 yıl boyunca sakladığı anlaşıldı.


***


Düşünebiliyor musunuz; adam, babayı boğaz tokluğuna bir işe yerleştirmiş, anneye makarna kömür yardımı yapıyor; böylece hem anneyi hem kızlarını satın almış oluyor!
Eee bir ülkede Başbakan, Taksim’deki eylemcileri eleştirirken “Bunlar sandık sonuçlarını hazmedemediler. Makarna kömüre oy sattınız diyorlar. Madem öyle sen de dağıt” diyorsa, sonuç böyle olur. Mısır’da da Müslüman Kardeşler adlı örgüt de aynı yöntemi uyguladı, yardım dağıtarak oyların dörtte birini satın aldı ve tek başına iktidar oldu.
“Oy namustur” denildiğinde pek anlaşılmıyordu. Siirt’teki olay, makarna ile namus ilişkisini, makarna ile oy ilişkisini de ortaya koyuyor. Makarnaya oyunu veren namusunu da teslim edebiliyor! Bunlar gerçek fotoğraflardır, laf değil...
Buna karşılık sizin hukuk düzeniniz, makarna verip çocukları satın alan veya pala ile kadınlara saldıranları serbest bırakıyor da Atatürk resimli bayrak satan seyyar satıcıyı tutukluyorsa, o ülkenin halkından ve onun öfkesinden korkmak gerekir!

Yazarın Diğer Yazıları