Konuşan fasulyeler!
Peygamberimizin avucunda çakıl taşları konuşur, risaletine şahitlik ederlerdi. Şu günlerde ise patatesler, kuru fasulyeler, domatesler konuşuyor ve AKP hükümetinin insanımızı açlığa mahkûm eden beceriksizliğine şahitlik ediyor.
Erdoğan o koltuğa oturduğunda kuru fasulye memleket orta direğinin ana yemeği idi. Köylü yiyebildiği kadar yer, artanı da şehirdeki oğluna, torununa kışlık yiyecek olarak çuvallar dolusu gönderirdi. O günler çook geride kaldı. Şimdi kuru fasulyenin kilosu çıkmış 12 liraya. Yetkililer, bu gidişle yakında kurunun fiyatı 17 lirayı bulur diyor. Geçtiğimiz günlerde domatesin kilo fiyatı bir ara tam 10 liraya kadar çıktı. Şimdi 5 lira. Patates 6 lira, yedi lira. Eti, sucuğu, pastırmayı geçtik, yenilebilir peynir ve zeytin 15 liradan aşağı değil.
Niye böyle?
Niye olacak, bütün ürünlerde ekim ve üretim alanları AB’nin isteği doğrultusunda daraltıldıkça daraltıldı. İktidar olduğu günden beri kendini AB’ye adayan, AB üyeliğine karşı çıkanları, “Çağdışı kafalılar” diye azarlayan ve iktidar olduğu günden beri Türkiye Büyük Millet Meclisi mesaisi ile Dışişleri ve daha pek çok bakanlığın varını yoğunu AB’ye üyelik için teksif eden Erdoğan, Türkiye’nin asla üye yapılmayacağını çıplak gözle görür hale gelince, “Biz AB’ye yük olmaya değil, AB’nin yükünü almak için talibiz” demeye başlayıverdi.
O sizin fikriniz Sayın Başbakan!
Siz AB’nin yükünü dünyanın en zengin Başbakanlarından biri olarak kendi kesenizden karşılamayacak, faturayı yine halka keseceksiniz. Millet sizin yükünüzü çekemezken bir de AB’nin yükünü nasıl çeksin, lütfen insaf ediniz..
Dahası...
Konuşan fasulyeler, “Ey Başbakan, siz daha AB üyesi olmadan bile AB’nin yükünü almaya başladınız” diyor, amma duyacak kulak, bu feryadı işitecek hassas bir yürek lâzım...
Kilosu 12 liradan alınan kuru fasulyeyi etle yahut pastırma ile pişirip sofrasına koyan Başbakanımızın, Tarım Bakanımızın ve cümle hükûmet üyelerinin ekmeklerini fasulyenin suyuna banar, kaşıklarını fasulyeye daldırıp ağızlarına götürürken milleti bundan nasıl mahrum ettikleri konusunda bir düşünceleri olduğunu hiç zannetmiyoruz... Patates yemeği lüks olan bir Türkiye hayal dahi edilemezdi, amma oldu...
İşçi emeklisine yaptıkları 45 lira zamla övünen Erdoğan ve ekibi, kuru fasulye, patatesi lüks yiyecekler arasına sokmanın övüncünü de üzerlerine almalı değiller mi? Patlıcan 5-6 lira, yeşilbiberin kilosu 10 lira... Ayakkabı kutuları milyon dolarlarla dolu olanlar ve iş adamları bağışları ile trilyonluk vakıf kuranlar için bu fiyatlar elbette terazinin kefesinde sivrisinek ağırlığındadır amma asgari ücret, yahut emekli maaşı ile geçinen on milyonlar için bu ağırlık Ağrı Dağı’ndan da ezicidir.
Öyledir...
Çoluk çocuğunun sofrasına kilosu 6-7 lira olduğu için sıcak bir patates yahut patlıcan yemeği, kilosu 12 lira olduğu için kuru fasulye yemeği yerine son kullanma tarihi geçmiş merdiven altı üretimi sosis-salam ve küflü zeytin koyması, babaların vicdanlarına kim bilir günde kaç yüz defa jilet darbeleri vuruyordur?
Kimi yutuyor, kimi yutkunuyor...
Ağamızın “Ustalık dönemi” fasulyeleri konuşturup muhalifleri susturuyor...