Komik ama gülmüyoruz!
İktidar medyasındaki 'ülkücü aşkı' gerçekten göz yaşartıyor!.. Kamuoyunda ülkücülere muhabbetiyle bilinen ve bu hassasiyeti her daim göstermekten çekinmeyen Hilal Kaplan Hanımefendi de 'Komik ama gülmüyoruz' başlıklı yazısında bu hassasiyeti bir defa daha göstermiş!..
Yazmış Hilal Kaplan: "İzmir'de, adı ülkücülere işkence ve idamla özdeşleşmiş birinin oğlunu aday gösteriyorlar..."
Komik ama gülmeyeceksiniz!.. Çünkü bu bir insanlık dersi!.. Bu bir hassasiyet dersi!.. Ülkücüler açısından ise 'morg bekçiliği'nden çıkarılıp 'mevsimlik işçi' statüsüne kabulün sertifikası!..
***
Kendileri fazlasıyla hassastır!.. Meselâ Türk bayrağının isminin değiştirilmesini teklif ettiğinde de ihraç fazlası hassasiyete sahipti!..
Hele de şu twiti ülkücülere olan sevgisinin zirvesiydi: "Bir aydır şehit cenazelerinde hiçbir taşkınlık yoktu. Bugün olmasının sebebi eğer MHP partizanlığıysa, bilin ki en çok PKK'yı sevindiriyorsunuz..."
Bu mesaj, tamamen 'ülkücüler olaylara karışmasın' amaçlı koruma refleksiyle kaleme alınmış 'abla şefkati'nin bir sonucuydu!.. Zaten 'yine yakmış yar mektubun ucunu' cinsinden 'Sarı-kırmızı-yeşil, sarı, kırmızı yeşil' bol tekrarlı mesajlar da PKK'ya değil, Bob Marley'e göndermeydi!..
Devlete 'seri katil' derken de ziyadesiyle hassastı pelikanlı belgesellerin Kaplan'ı... "Devlet JİTEM'e terör örgütü desin, Kürtlerden de PKK'ya terör örgütü demelerini bekleyebiliriz o zaman" diye buyururken de!..
Yalnız dikkat!.. Komik ama gülmüyoruz!..
***
Kendisinin 'eğitici' yanını nasıl görmezden gelebiliriz!.. "Şehitlik kavramı İslâm'da vardır. 'Türk-Kürt savaşı' dediğimiz hadisede 'şehit' yoktur. Anlaması çok mu zor hakikaten?" diye başlayan terbiye faaliyetlerinde başta ülkücüler olmak üzere milleti toplu eğitimden geçirmelerini nasıl unutabiliriz!..
Kimse nankörlük etmesin!.. Komik ama gülmüyoruz!..
Hani sormuştu ya "TSK gerçekten Peygamber Ocağı olsaydı arife günü kan döker miydi?" diye... Bu IQ fışkıran soruya hangi 'kandan beslenen canlı' cevap verebilmişti ki? Öyle ya, ne günlerdi onlar, TSK, arife, bayram, kandil, Cuma dinlemeyip, tıpkı süt alım fiyatlarını az bulan üreticinin topluca kova kova süt dökmesi gibi kan döküyor, teröristlere karşı hiç de centilmence davranmıyordu değil mi?
Hassasiyet derken tam da bunu kastediyoruz işte... "100 bin Ermeni'yi 'gerekirse kovarız' diyebilen bir Başbakan, 100 yıl önce atalarının 'gerekeni' yapmadığına kimi inandıracak acaba?" diyebilen hassasiyeti!..
Tekrar dikkat!.. Komik ama asla gülmüyoruz!..
***
"Ermeni malları üzerine inşa edilmiş bir devletimiz var" buyuran Hilal Kaplan'ın, ülkücülük, MHP ve Bahçeli hassasiyeti o kadar yüksektir ki, bu konuda Davutoğlu'na Başbakan iken çok ciddi ayar vermişliği bile vardır...
7 Haziran 2015 seçimlerinden sonraki Meclis yemin töreniyle ilgili 'Davutoğlu neyi alkışladı?' diye soruyor ve şu satırları yazıyor:
"Selam almayı anlarım da Davutoğlu'nun neyi alkışladığını anlamadım. Aynı gün içinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan Meclis'e geldiğinde grubuyla beraber yerinde oturup, saygısızlık etmesini mi alkışladınız? Cumhurbaşkanı'na yönelik 'Beştepe'den çık, Çankaya'ya gel' diye buyurgan bir dille 'yer göstermesini' mi alkışladınız?
Yoksa 'Bilal'i ver, koalisyonu al' şeklindeki rezil üslubunu mu alkışladınız? Bahçeli, sizin oğlunuzu kast ederek 'Mehmet'i ver, koalisyonu al' demiş olsaydı, yine alkışlar mıydınız? Yok değilse, size olan teveccühün sebebinin Erdoğan'la gönüldaş olduğunuzun düşünülmesi olduğunu bilmiyor musunuz?"
***
"Newroz'u Nevruz yaparak evcilleştirmeye çalışanlara inat Newroz Pîroz be!" sloganları atabilen Hilal Kaplan gibiler, şimdi ülkücüleri 'kendi çizgilerinde evcilleştirmeye' cüret edebiliyorlar...
Komik ama tabii ki gülmüyoruz!..
Amele pazarında bekleyip, patron tarafından seçilip de kamyon kasasında işe götürülmeyi umanlara ve 'mevsimlik işçi' muamelesinden gocunmayanlara ders olması dileğiyle!..