Kölemenler değil köle öğretmenler!
Hani, Yavuz Sultan Selim’in Mercidabık ve Ridaniye zaferlerinden sonra Osmanlı devletine bağladığı bir Kölemenler Devleti vardı. Memlûkler de denilirdi. Köle-asker olarak Mısır’a yerleştirilen Türkler, zaman içinde devleti ele geçirmişti. Devletin resmi adı Türkiye idi. Halifelik de bu devletin üstünden Osmanlı’ya geçmişti.
Günümüz Türkiyesi’nde resmen kölelik yok ama köle gibi çalıştırılan öğretmenler var. İşte bir öğretmen mektubu:
“Sayın Arslan Bulut
AKP’nin eğitim sistemini ne hale getirdiğini sizinle paylaşmak istedim. Yeni mezun öğretmenler dersanelerde asgari ücretle köle gibi çalıştırılmaktadır. Öyle ki bazı arkadaşlarım sadece asgari ücret üzerinden sigorta yatırılması ve stajyerliğinin kaldırılması uğruna haftada 6 gün, günde 10 saat dersanelerde köle gibi çalışmışlar, yeri gelmiş ayak işleri yapmak zorunda kalmışlardır. Daha birçok sıkıntı yüzünden öğretmenler, devlet okullarını bir kurtuluş kapısı olarak görmekte ve KPSS sınavına yönelmektedir. Çünkü özel sektörde yapılan iş, kesinlikle öğretmenlik değildir. Aç kalmamak için yapılan bir iş, kölelik, amelelik olabilir ama öğretmenlik kesinlikle değil.
* * *
Ne oldu da öğretmenler bu hallere düşürüldü?
Öncelikle her ile üniversite açan ‘Her üniversite mezunu iş bulmak zorunda değildir’ diyen zihniyet, ÖSS barajını geçen herkesi, Anadolu’daki üniversitelerde kurulan fen edebiyat fakültelerine yerleştirdi, böylece öğretmenlik mesleğini ‘hiç bir şey olamazsak öğretmen oluruz’ konumuna indirgediler.
Fen Edebiyat Fakülteleri mezunlarına oy uğruna öğretmen olma yolu da açıldı. Aniden öğretmen bolluğu olunca dersaneler bu fırsatı kaçırmadı ve köleliğe zemin oluşturuldu. Fen Edebiyat Fakülteleri bilim adamı yetiştiren eğitim kurumları olmaları gerekirken şimdi domates yetiştirir gibi öğretmen yetiştirmektedir.
2001 yılında KPSS formaliteyken, eğitim mezunları devlet ya da özel sektörde rahatlıkla iş bulabiliyordu. Şimdi 232 bin kişi KPSS sınavına girip kendisine bir ekmek kapısı bulmaya çalışmaktadır. 2015 yılında KPSS’ye 600 bin öğretmenin girmesi beklenmektedir.
* * *
Devlet okullarındaki durum da şöyledir:
Bu yıl 100 bin ücretli öğretmen + vekil öğretmen = köle öğretmen, çeşitli okullarda asgari ücretle çalıştırılıyor. Bu arkadaşlara okullarda üvey evlat muamelesi yapılıyor, angarya işler veriliyor. Her an işine son vermekle tehdit ediliyorlar. Bu sebeple eğitim kalitesi düşmektedir.
Birçok okulda branş öğretmeni bulunamadığından üniversite mezunları sınava alınarak derslere sokulmaktadır. Her yıl yaklaşık 40 bin öğretmen alımı olmakta fakat bu da yaraya merhem olmamaktadır.
Gerçekte ihtiyacın kapanması için gereken kontenjan yaklaşık 150 bindir.
Fakat MEB, maliyeyi bahane ederek yeterli öğretmen almamakta birçok okulda dersler boş geçmekte ya da öğretmen olmayan kişilerle bu dersler geçiştirilmektedir. Herhalde bu laçkalık, ÖSS’de sıfır çeken öğrenci sayısının yüksek olmasının sebebini açıklamak için yeterlidir.
Şu an KPSS Türkiye birincisi olan bir fizik öğretmeni 99 puanla atama beklemektedir.
Yani KPSS’den yüksek puan almak, atanmak için yeterli olmamakta, onun yerine asgari ücretle öğretmen alımı yapılarak eğitim sistemimiz çökertilmektedir.
Adalet kavramı sadece adında olan bir parti haklarımızı gasp etmekte, öğretmenlerin ailelerini de katarsak yaklaşık 1 milyon vatandaş mağdur edilmektedir. Açılımdan açılıma koşan, kardeşlik, hak, adalet, demokrasi türküleri söyleyen hükümet eğer açılım yapacaksa eğitim ve işsizlik konularında yapmalıdır. Ellerinizden öperim. Allah’a emanet olun.” (M.D.)
Bakalım genç öğretmenler, bu kölemenliğe ne zaman son verecek?