Köle avukatlık ve baro seçimleri!
Dünyanın en büyük 3 barosundan biri olan İstanbul Barosu’nun genel kurul toplantısı başladı. Yarın seçim var.
Baro yönetimi, şu anda Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’nun elinde. Bunun dışında, Çağdaş Avukatlar Grubu, Katılımcı Avukatlar, Birlik Platformu ve Hukukun Üstünlüğü Platformu olmak üzere dört grup daha aday çıkardı.
Adayların hepsinin önemli vaatleri var.
Halen yönetimde bulunan ve aday olmayan Kâzım Kolcuoğlu’nun yerine aday olan Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’nun adayı Muammer Aydın, avukatların yargının üç unsurundan biri olduğunu, ancak Türkiye’deki uygulamada savunmanın iddia ve hüküm makamları ile aynı değerde tutulmadığını, hatta dışlandığını, tüm bu sorunları çözmek için birimler oluşturacaklarını belirtiyor.
Katılımcı Avukatlar Grubu’nun adayı Mebuse Tekay, avukatlık mesleğinin ve Türkiye’nin sorunlarına çözüm üretmek için 30 akademisyenden oluşan bir “Bilim Kurulu” oluşturduklarını bildiriyor.
Hukukun üstünlüğü platformu adayı Şadi Çarsancaklı “Katılımcı demokrasiyle bir baro meclisi oluşturacağız” diyor.
Çağdaş Avukatlar Grubu adayı Kemal Aytaç, “Çökertilmek istenilen savunmayı koruyacağız” diyor ve Ergenekon davasında baronun gereken tavrı sergilemediğini öne sürüyor.
Birlik Platformu’nun adayı Uğur Yetimoğlu “Güçlü baroyu yeniden yaratmak için adayız. Sosyal tesis ve huzurevi, bölge avukatlar evi inşa edeceğiz” sözünü veriyor.
* * *
Baro yönetimine aday olan grupların dışında genç avukatlardan önemli bilgiler alıyorum. Hukuk fakültesini bitiren bir genç, avukatlık stajı yaparken açlığa mahkûm ediliyor. Stajda iken aldığı ücret, yol parasına ancak yetiyor! Stajı bittikten sonra ailesinin desteği yoksa büro açma imkânı bulamıyor. Böyle olunca da bir avukat yanında ücretli olarak çalışmaya başlıyor. Bu ücret de genelde düşük bir miktar oluyor. Sonraki yıllarda durumunu toparlayana kadar tam anlamıyla çile çekiyor.
Biliyorsunuz, siyaset artık, kömür yardımı, erzak yardımı, düğün yardımı, sünnet yardımı, evlilik yardımı, cenaze yardımı gibi imkânlar kullanılarak yapılıyor. Genel veya yerel seçimlerin sonucunda bu yardımların etkili olmadığını söylemek mümkün değildir.
Avukatların içinde bulunduğu durumu gören bazı gruplar, kendi seçtikleri iş hanlarında, genç avukatlara dayalı döşeli bürolar veriyor. Bu avukatların sayısı hızla artmaya başladı. Tabii yardımları yapanların hedefi İstanbul Barosu’nu ele geçirmek!
İstanbul Barosu’nu ele geçirmek ise Türkiye Barolar Birliği’ni teslim almak anlamına geliyor. Ondan sonra İstanbul Barosu ve Türkiye Barolar Birliği, tıpkı AKP iktidarının devlet imkânlarını kullanması gibi bir zihniyet tarafından yönetilir. Sonuçta bağımsız bir meslek olan avukatlık mesleği, “köle avukatlar” dan oluşan bir grubun eline geçer!
* * *
Tabii, mevcut yönetimin de eleştirilecek yönleri var ama en azından baro, bütün avukatların barosu niteliğini taşıyor. Yarın katı ideolojik gruplardan birinin; mesela köle avukatlık sistemini kuranların eline geçerse, baro baro olmaktan çıkar, hukuka ve adalete değil ideolojilerden birine veya bir cemaate ve hatta bir siyasi partiye, hatta bölücülüğe hizmet eder hale gelir.
Bu bakımdan mevcut yönetimi daha aktif çalışmaları kaydıyla desteklemek, seçimden sonra baro faaliyetlerine katılım yoluyla ve bütün grupların görüşlerinden faydalanarak avukatlık mesleğini ayağa kaldırmak gerekiyor.
Genç avukatların istismar edilmesi mutlaka önlenmeli, stajyer avukatların hem staj sırasında hem büro açarken sıkıntılarının çözülmesi için yasal hazırlıklar ve projeler gündeme getirilmelidir.