KKTC'nin tanınması yolunda önemli adım!
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Erzincan''da düzenlenen Uluslararası Türk Dünyası Sempozyumu''na katıldı.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar "tarih bu toplantıyı kaydedecektir" diye önemine dikkat çektiği Sempozyum''da yaptığı konuşmasında Kıbrıs''ta çok acılar çekildiğini fakat hiçbir zaman karamsarlığa düşülmediğini, Kıbrıs''ın, 350 yıl Osmanlı egemenliğinde yaşamış bir Türk adası olduğunu belirtti.
"Anavatan ile Gönlümüz, tarihimiz ve kaderimiz birdir" diyen Tatar, 11 Kasım''da Semerkant''taki Türk Devletleri Teşkilatı toplantısında KKTC''nin gözlemci üye olarak kabul edileceğinden duyduğu sevinci paylaştı. Türk Devletleri Teşkilatı''na çok önceden hakettiğimiz üyeliğimizin, gözlemci olarak da olsa gerçekleşmesi memnuniyet vericidir; KKTC''nin tanınması yolunda önemli bir adımdır. Cumhurbaşkanı Tatar''ın Uluslararası Türk Dünyası Sempozyumu''na katılanlara verdiği şu mesaj önemlidir ve muhakkak not edilmelidir: "Devlet olmak ne demektir? Mücadeledir, şehitler vermektir, vatan uğrunda dökülen kan demektir, acılardır, ödenen bedellerdir… Sonuç olarak ortada meşru bir KKTC vardır. Toprağı, halkı, demokrasisi, yaşamı, sınırları ve Türkiye Cumhuriyeti''nin resmi olarak tanıdığı KKTC''nin Mavi Vatan''da da hakkı vardır. Mavi Vatan bizim için çok önemlidir. Vatan, sadece toprak demek değildir aynı zamanda denizlerde, enerji kaynaklarında ve göklerdeki hakkımızı temsil eden milli hassasiyetimizdir. Kıbrıs''ı kimse güneyde küçük bir ada olarak görmesin! Türkiye Cumhuriyeti ve Türk dünyası ile adadaki Kıbrıs Türkü; şehitler diyarında bütün bu haklarımızla birleştiğimizde işte o zaman bu gönül coğrafyası çok daha anlamlı, milli ve kutsaldır… Kıbrıs''taki mücadelemiz esas itibarıyla gençlik yıllarımda Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile yaptığım sohbetlerde hep ifade ettiği şey, egemenlik ve devlet meselesiydi. Egemenliği devredilen Kıbrıs Adası''nda Rum-Yunan ikilisinin bazı müttefikleri ile Kıbrıs''taki Türk halkını yok etmek, adayı bir Rum-Yunan adası yapmak ve Enosis''le Yunanistan''a bağlamak için yapılan bütün hukuksuzluk ile saldırıların gayrimeşru olduğunu hep birlikte bütün dünyaya haykırdık."
Daha önce Anavatan Türkiye''nin Rusya ve Ukrayna arasındaki arabuluculuğu ile tahıl koridoru açılacağını söyleyen ve detayları ilk kez yayınlayan Rus İzvestiya gazetesi, geçtiğimiz günlerde bu defa Rusya ve KKTC arasında atılan adımları yazdı.İzvestiya gazetesi, Rusya''da havayolu şirketlerinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti''ne sefer düzenlemek için çalışma başlattığını okuyucularına aktardı. Rusya''nın ayrıca KKTC''nin başkenti Lefkoşa''da konsolosluk açma hazırlığında olduğu bildirildi.. Gazetenin Rusya Dışişleri bakanlığından "yüksek mevkili" kaynağa dayandırdığı habere göre, uçak seferleri düzenleme ve konsolosluk açma kararının ardında Kıbrıs''ta ikamet eden 10 bin civarındaki Rusya vatandaşına destek olma isteği vardır.Habere göre, Rus makamları, doğrudan uçuş ve konsolosluk işlevi gören ofis açılması için KKTC makamları ile direkt iletişim kurdu. Türk tarafı, bunu olumlu karşıladı. İzvestiya, her ne kadar olumlu bir gelişme olsa da, bunun KKTC''nin resmi olarak tanınması anlamına gelmediğinin altını çizdi. Bu gelişmeler Rusya''nın KKTC''yi hemen tanıyacağı anlamına gelmezken, çok kutuplu dünya düzeninde ve özellikle Rusya''nın Ukrayna''ya müdahalesi sonrasında dünya siyasetindeki dengelerin altüst olması ile KKTC''ye eşsiz fırsatlar yarattı. Mevcut konjonktür KKTC''nin birçok ülke tarafından tanınmasını mümkün kılmaktadır.BM Güvenlik Konseyi''nin iki önemli süper gücü Rusya ve Çin''in KKTC''yi tanıması her zamankinden daha olasıdır; yeter ki Anavatan Türkiye dünyadaki yeni düzen ve saflaşmaya göre gerekli adımları atabilsin!
Geçtiğimiz hafta Teori Dergisi''nin düzenlediği ve Ulusal Kanal''da canlı yayınlanan "Doğu Akdeniz''de Savaş Senaryoları" başlıklı çalıştaya katıldım. Ebedi liderimiz, KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Denktaş''ın talimatlarıyla Gezici Büyükelçisi olarak tanınma konusunda yıllardır birçok merkezde üst düzey temaslarım olduğunu ve bu temaslar çerçevesinde KKTC''nin birçok devlet tarafından tanınacağını yaşayarak gördüğümü belirttim. ABD ve Avrupa Birliği''nin KKTC''nin tanınmasının önündeki en önemli engel olduklarını, ne var ki Türk, İslam ve emperyalizm tarafından yıllarca sömürülmüş birçok mazlum devletin KKTC''yi tanıyacağının mevcut konjonktürde olası olduğunu vurguladım. ABD''nin stratejik olarak Kıbrıs''ı kullanmak istediğini, bu nedenle piyonları Rumlara destek verdiklerini, adanın Elenleşmesi için İngiltere ile Anglosakson dayanışması içinde olduklarını, Güney Kıbrıs''a yeni dinleme sistemleri kurduklarını, Rumları silahlandırdıklarını, buradaki hedefin Kıbrıs Türk halkı ve Türkiye olduğuna dikkat çekerek, bu bağlamda Türkiye''nin en önemli müttefikinin Rusya olduğunun altını çizdim. KKTC''de 2020 yılında gerçekleşen seçimde milli duruştaki Ersin Tatar''ın seçimi kazandığını ve federasyon oyununu bozduğunu belirttiğim sunumumda KKTC''de egemen eşitlik temelinde iki devletli çözüm isteyen ve bu siyasetinde Türkiye''den aldığı destekle dik duran bir Cumhurbaşkanının var olduğunu, federasyon görüşülmesinin artık mümkün olmadığını, biran önce tanınma seferberliğinin başlatılmasının şart olduğunu belirttim.